Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hasan-Âli, Mustafa Kemal'in hayallerini gerçek yapabilecek icraatın başına geçebildiğinde ise hiçbir zaman omuz omuza çarpışamadığı "dava arkadaşı" artık aziz bir hatıradan ibaretti.
Reklam
Mustafa Kemal:
"İçine düştüğümüz bu felâket ve sefâlet düzeltilebilir bir şey değildir.Mutlaka bunu yıkmalı ve yerine yenisi yapılmalıdır."
Çağdaş edebiyatımızın birçok önemli simaları, eski ve uzak uygarlıkların şiirlerinden çeviriler yapmışlardır: Orhan Veli Kanık, Asaf Halet Çelebi, Oktay Rifat, Sabahattin Eyuboğlu, Can Yücel, Ülkü Tamer, A. Turan Oflazoğlu, Cemal Süreya, A. Kadir ve Azra Erhat, Selahattin Batu, Tahsin Yücel, Said Maden... Çeviri sanatındaki ustalıklarıyla tanınmış olan Said Maden, Cevat Çapan, A. Sami Akalın, Bülent Ecevit, Rüştü Şardağ, İsmet Zeki Eyuboğlu, Gürkal Aylan, Yekta Ataman, Mustafa Canpolat, Sami Ferliel, Musa Baran ve başkaları bu alanda Türk şiirine büyük yararlar sağladılar. İsmail Hikmet Ertaylan, Samim Sinanoğlu, Nihad Çetin, Muhaddere N. Özerdim, Ali Nihat Tarlan ve Cemil Meriç'in kitapları ya da makaleleri bu edebiyatların tarihini ve geniş estetik çerçevesini verdi bizlere. Kitaplarıyla en değerli katkıları yapanlar, çin ve japon şiirinde A. Sami Akalın, Homeros'tan çevirileriyle A. Kadir ve Azra Erhat, Hint edebiyatı tarihiyle Cemil Meriç, Yunan ve Latin antologyalarıyla Oktay Rifat, Latin ozanlarından çevirdiği kitaplarıyla İsmet Zeki Eyuboğlu, Yunan trajedi yazarlarından çevirileriyle Sabahattin Eyuboğlu ve Güngör Dilmen, Sappho kitabıyla Cevat Çapan ve kapsamlı antolojileriyle Said Maden olmuştur.
" Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem, Daha çok seviyorum Cansever'i, Uyar'ı, Can Yücel'i Bir de Fethi Naci'yi ve elbet Mustafa Kemal'i Ankara Ankara Bir kent değil burası, bir acente dizisi"
10 Kasım 1938 günü saat 9'u beş geçe Dolmabahçe'de Türk'ü aydınlatan meşale Mustafa Kemâl'in cansız elinden düştüğü zaman onu ilk kapan ve çok sevgili önderinin naaşının üzerinden tekrar göklere kaldıran Hasan Ali olmuştur.
Sayfa 144
Reklam
Yahya Kemal... Bu, edebiyatımızın Kabakcı Mustafa'sıdır. Yalan yanlış her şeye itiraz eder...
Sayfa 200Kitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk,
“En büyük hakikatler ve terakkiler, fikirlerin serbest ortaya konması ve teati edilmesi ile meydana çıkar ve yükselir."
Sayfa 50 - 1. Bölüm: Doğa Bilimleri Açısından Özgürlük ve Tarih Kavramları - IIIKitabı okudu
Güzel kaos çıkar buradan,
Kişisel özgürlüğün makul ve ortaklaşa alınmış kararlar dışında keyfi nedenlerle ortadan kaldırılmak istenmesi ancak diktatoryanın, tiranlar idaresinin kurulması ile mümkündür. Popper, özgürlüğün, icab ederse silahla korunması gerektiğinde tereddütsüzdür. Bu fikir, tabii ki Popper'in orijinal fikri değildir: Maraton'da Termopil'de,
Sayfa 44 - 1. Bölüm: Doğa Bilimleri Açısından Özgürlük ve Tarih Kavramları - IIIKitabı okudu
varoluş
Search for: Arama.. Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri Atatürk Ansiklopedisi > Genel > Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri 31 Ara Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri PDF
Reklam
Askeri ve siyasal çevrede Mustafa Kemal, sivil ve entellektüel çevrede de Hasan-Âli irrasyonalizmin hem geleneksel Osmanlı-İslam hem de modern Avrupa türlerini aynı şiddet ve inançla reddettikleri için kendilerini engin bir yalnızlığın içinde buldular. Ulaşabildikleri kulak ve beyinlere genellikle irrasyonalist kanalların açık bulabildiklerinden süzülerek vardılar. Birbirlerini nihayet kişisel olarak buldukları zaman, Mustafa Kemal ömrünün belki de en zor ve en ıstıraplı yıllarının başında bulunuyordu. Hasan-Âli, Mustafa Kemal'in hayallerini gerçek yapabilecek icraatin başına geçe bildiğinde ise hiçbir zaman omuz omuza çarpışamadığı "dava arkadaşı" artık aziz bir hatıradan ibaretti. Ancak Hasan-Ali'ye "dava arkadaşıyla" tek bir defa omuz omuza gelmek nasib oldu, o aziz hatırayı omuzunda taşımak ayrıcalığına ve bahtiyarlığına ulaştı. Türkiye Büyük Millet MecHsi'nin Atatürk'ün naaşını taşımak üzere kur'a ile seçtiği 12 milletvekilinden biri olarak görevini yaparken hissettiklerini en güzel kendisi dile getirmiştir: "Biliyor musun, bu ağaçtan kolunu tutarak taşıdığın tabutun içinde kim var? O insan mı? olamaz. O bir cihandı. Fezalara sığmamalıydı; nasıl bir soğuk mahfazanın içinde durabiliyor? Oraya niçin girdi, nasıl girdi? biliyor musun? bilemezsin. Anlıyamazsın. Sen bu muammayı çözemezsin. Önüne bak, işine bak. Taşı, o cihanı bu tabutun içinde belliyerek taşı!..”
Sayfa 15 - GirişKitabı okudu
Onsekizinci yüzyıl Fransız aydınlanma hareketinin pozitivist ve determinist yaklaşımınınJJ büyük ölçüde devamı olan ondokuzuncu yüzyıl sosyal bilim hareketleri, yirminci yüzyılın başında doğa bilimlerinde —özellikle fizik ve biyolojide— meydana gelen ve bilhassa determinizmin geçersizliğini gösteren büyük devrimlerden hiç etkilenmeden yirminci yüzyılın içine taşınmışlardı. Gene onsekizinci yüzyılın sonunda JeanJacques Rousseau'nun (1712-1778) hissi akıldan üstün gören bilim düşmanı düşüncelerinin doğurduğu romantizm akımı, ondokuzuncu yüzyılın ilk otuz yılı içinde pozitivizm ile ilginç bir sentez oluşturmuş, felsefede G. W. F. Hegel'in (1770-1831) ekolünden türeyen hem sağ hem de sol politik doktrinleri, tarihçilikte Leopold von Ranke'nin (1795-1886) ilahi pozitivizmi denebilecek öğretileri doğurmuştu. Bu akımlar yirminci yüzyılın irrasyonel sosyal kuramlarına kaynak oldukları için, Mustafa Kemal yalnız askeri değil, çok ciddi, hatta kronik, sosyal ve kültürel sorunları bulunan ortaçağ kalıntısı bir imparatorluğun genç bir subayı olarak kendini bu irrasyonel fikirlerle çevrili buldu. Osmanlı İmparatorluğu düşünürleri arasında yirminci yüzyılın başında hakim olan irrasyonel fikirler, yalnız Avrupa'dan ithal edilen romantik/pozitivist karması olanlar değildi. Osmanlı İmparatorluğunun kökleri, hemen tamamen irrasyonel geleneklerden oluşan doğulu bir toprak tarafından besleniyordu. Tutucu irrasyonalistler bu köklere sarılıyor, kendini ilerici sananlar ise Avrupa'dan ithal edilen irrasyonalist fikirlerden medet umuyorlardı.
Sayfa 14 - GirişKitabı okudu
996 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.