Ebu Ömer (b. Abdilberr) dedi ki: Akabe Biatma katılmıştır. İbn İshak’ın sözüne göre Uhud Savaşına da kocasıyla ve oğluyla birlikte katılmıştır. Rıdvan Biatinde bulunmuştur. Sonra Yemame’de Müseyleme ile olan savaşa katılmıştır. O gün on iki yerinden yara almış, eli kesilmiş ve oğlu Habib öldürülmüştür.
Ümm Said bt. Sad b. Er-Rabi şöyle diyordu: “Umm Umara radıyallahu anha’nın yanına girdim ve:
“Uhud günü gördüklerini bana anlat” dedim. O da şöyle anlattı:
“Sabah erken saatte yanımda su dolu bir kapla yola çıktım ve ashabının yanında bulunan Resûlullah’a gittim. Galibiyet Müslümanlardaydı. Fakat çok geçmeden mağlup duruma düştüler. Resûlullah’ın etrafındaki sahabeler ya dağılıyorlar veya şehit oluyorlardı. Etrafında çok az kimse kalmıştı. Resûlullah’a bir zarar gelmesinden endişe duydum, hemen yetiştim. Müşriklere karşı savaşmaya başladım. Kılıçla, okla müşrikleri Resûlullah’dan uzaklaştırıyordum. Bu arada yaralandım.”
Ravi diyor ki:
“Onun omzunda büyük bir yara gördüm.” Sonra İbn Kamie kıssasını zikretmiştir.
Diğer bir isnad ile Umare b. Gaziyye’den, Ümm Umare radıallahu anha’nın o gün müşriklerden bir süvariyi öldürdüğünü söylediğini rivayet etmiştir.
Başka bir rivayet yoluyla Ömer radıyallahu anh’den rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Uhud gününde sağıma soluma her bakışımda Ümmü Umare’yi mutlaka etrafımda Savaşırken görmüşümdür.”
Hermann Hesse | Siddhartha
Siddhartha babasının biricik prens oğlu, gelecekte bir bilge kişi ve iyi rahip olacağını düşündüğü genç Işıl Işıl bir gençtir.
Siddhartha en yakın arkadaşı Govinda ile birlikte tüm yaşamını ailesini geride bırakarak bir yolculuğa çıkarlar.
Ben arayışıdır bu yolculuk
Bu yolda dünyevi tüm hazlardan soyutlanmak kendini
Kitap romandan çok bir monolog niteliğinde olup, kitabın ana karakteri Paris'li bir avukat olan Jean-Baptiste Clamence'in kendi ile konuşmalarını içermekte. Kitapta aşırı felsefik cümleler bulunmakta. Sanki deneme okuyorsunuz gibi bir hissiyata kapılıyorsunuz. Ben şahsen roman okuduğumu hissedemedim.
Karakterimiz aslında
"Buluşanların mutlaka ayrıldığını ne zaman öğrenmiştim?"
Kitap, Güney Kore Edebiyatı' ndan bir kitap. Yazardan ve edebiyattan okuduğum ilk kitap. Sevdiğimi söyleyebilirim.
Yazar, eserinde edebi dilin özünü koruyarak bilim kurgu ve disyopyaya selam durmuş. Kitapta insan ve robotları karşılaştırmalı olarak anlatmış.
Kitabın özeti şu şekilde : Prof. Choi, bir yapay zekâ geliştirme kampüsünde robotlar ve hümonoidler üzerine çalışmaktadırlar. Profösör, oğlu ve iki robot, biri gerçek üç kedisi ile yaşarken dış dünyaya yapay zekâ ve insanların çarpmasından kaynaklanan bir kaos hakimdir. Bu kaosda Prof. Choi'nin oğlu kaçırılır ve olaylar gelişmeye başlar.
Kitapta sevdiğim alıntılar ise şunlar :
"Yaşadığımız süre boyunca mutlu olduğumuz anlar o kadar da fazla değil. Çoğunluğu ıstırapla ya da ne zaman geleceğini bilmediğimiz kısacık mutluluk anlarını beklemekle geçiyor. Ve ölüm önünde sonunda her canlıyı buluyor."
(Syf: 125)
"Tüm duyguları daha güçlü hissedebilmek için hayatın sonsuz olmadığının farkında olman gerekir."(Syf:73)
"Acı çekti ama umudu da vardı. Bu evrenin bir yerlerinde bilinçli bir varlık olarak doğmuş olmak çok nadir ve değerli bir şey."(Syf:126)
"İnsan denen varlık, ne kadar zayıf ve dengesiz." (Syf :219)
Not :Kitabı, yapay zekâ ve robotlara ilgili olan çocuklar da okuyabilir. (Ortaokul seviyesi)
Hikaye ve olay örgüsü o kadar sürükleyici ve etkileyiciydi ki tekrar tekrar okunabilecek bir eser. Atsız'ın kaleminden Deli Kurt Gökçen aşkı ve sınır tanımaz kahramanlıklara sahne olan anlar.
Mutlaka okuyun.
Deli KurtHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202215,8bin okunma