İlyada Destanı, bilindiği üzere Truva(Troya) savaşını konu edinir. Sanıyorum ki bu konu üzerine ne yazılsa spoiler değeri taşımaz. Eğer Truva Savaşı ile ilgili hiçbir şey bilmiyorsanız bu uzun inceleme yazısını da okumayabilirsiniz. Lakin başlarda, ki uzun bir kısım bu kitapta yer alan olayları değil öncesinden bilgiler yer alacaktır. Çünkü
Nigâr Hacızade
Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor.
Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü
Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
...Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili, biz kendimizden başka herkesin üźüntüsünü üzüntümüz , acısını açımız yaptık çünkü....
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak...
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Yılmaz GÜNEY
Çirkin Kral
Gwen Cooper’in kalema aldığı sıradışı bir kedinin gerçek hikayesi. Tıpkı biz insanlar gibi hayvanlarında bir hikayesi vardır bu hayatta. Bu hikaye de Kedi Homeros’a ait. Daha bir yavruyken enfeksiyon sonucu iki gözünü kaybeder ve onu sahiplenen aile acı çekmeden uyutulmasını ister.
Oysaki Veteriner Hekim, Patrica Khuly kediyi tedavi edebilirse
27 Ekim 1932
Merhaba en yakınım olan kadın.
En yakın arkadaşım, dostum belki de daha ötesi...
Seni görebilecek, seninle karşılıklı sohbet edebilecek şansı bulmayı bırak; aynı dönemde bile yaşamıyor da olsak, sen benim sohbet ettiğim, içimi her şeyi ile anlatabildiğim tek insan... Senin de o ruhunun derinliklerini bana açmış olmanı isterdim.
“Bence ha yarın evlenmişler, ha Jane adamın karakterini bir yıl incelemiş ondan sonra evlenmişler çok bir şey fark etmez. Mutlu olma şansı her iki durumda da yüksek. Evlilikte mutluluk tamamen şans işidir. Taraflar birbirlerinin huyunu suyunu ne kadar iyi bilirse bilsinler ya da ne kadar benzer olursa olsunlar bunun mutluluklarına zerre kadar katkısı yoktur. Sonraları nasıl olsa huyları farklılaşır, nasıl olsa birbirlerinin sinirlerine dokunurlar. Ömrünü beraber geçireceğin insanın kusurlarını ne kadar az bilirsen o kadar iyi.”
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili.
Biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz,
acısını acımız yaptık çünkü.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı.
Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
Ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın...
Film uyarlamasını izlediğim ancak okumadığım klasiklerden biri idi “Büyük Umutlar”. Tesadüfen elime geçince bu çok bilinen romanı okumak ve Dickens’ı daha iyi tanımak fırsatını değerlendirmek istedim. İyi ki de öyle yapmışım; zira bir kez daha kimi film uyarlamalarının bizi klasiklerin o özgün ruhundan nasıl uzaklaştırdığını, hikayeyi nasıl da