Sevmelerim Ağırdır Benim Kaldıramazsın
Sevdalarımız ağır olur bizim
Belki çok istersin ama taşıyamazsın sevdiğim
Omuzların çöker
Göz torbaların şişer
Saçlarına düşen akların sayısı,
Ne güzel şeydir ağlamak,
Gücünü yitirdiği anda,
Bu beni aşıyor dercesine kurtulmak
Bazen bir vazgeçiştir,
Bazen deliler gibi bağlanmak,
Ne güzel şeydir ağlamak
Ne güzel şeydir ağlamak
Çaresizliğin tam ortasında
Bazen dört duvar arasında
Öyle herşeyi gözyaşına satarak
Herşeyin içinden kurtulmak
Ne güzel şeydir ağlamak
Ne güzel şeydir ağlamak
Kimi zaman mutluluktan
Çoğu zaman mutsuzluktan ağlamak,
Ya Gidiyorum demektir
Ya da gitme demektir ağlamak,
Ne güzel şeydir ağlamak
Ne kötü şeydir gülmek,
Ağlamak gerektiği yerde gülmek....
- Mustafa Payam
Saat 07.46.Yine soğuk bir pazartesi sabahı.Uyandım.Her akşam uyanmamak üzere kapattığım gözlerimi bir kez daha açtım.Bu sabah sol yanım ağrıyordu.Hayır,bu sabah sol yanım daha çok ağrıyordu.Sen gittiğinden beri en çok bu sabah ağrıyordu.Çünkü bugün gidişinin yıldönümüydü.Beni ve seni her daim seven kalbimi bırakıp gidişinin yıldönümüydü.Ve kalbim
“Bizim hakkımızda yazabileceğim daha pek çok hikâye var. Ancak anlattığım hikâye bu. Anlatmamı istediği hikâye bu. Sözümü tuttum. Dünyanın kara ormanına dalan Hansel ve Gratel gibiydik. Asla hayal bile edemeyeceğimiz cazibelerin, cadıların ve iblislerin yanı sıra ancak bir kısmını hayal ettiğimiz ihtişamlarla karşılaştık. Bu iki genç adına hiç
Sevdalarımız ağır olur bizim
Belki çok istersin ama taşıyamazsın sevdiğim
Omuzların çöker
Göz torbaların şişer
Saçlarına düşen akların sayısı,
Ak sakallı dededekini geçer
Dizlerin titremeye başlar
Parmakların tutmaz olur
O öyle bir şey ki, o öyle bir huzur ki yüreğime. Mutluluğun tanımı gibi. Tarif edilemeyen duygular gibi, bi şarkı sözü gibi. Bi yazıda ona rastlamak gibi. En küçük kelimesiyle mutlu olmak gibi. Birbirinden ayrılmayan etle tırnak gibi. Gökyüzü gibi, bulut gibi, güneş gibi. Bazen yakıp ısıtan bi ateş, bazen üzüp ağlatan bi şarkı gibi. Sesini duyunca dünyalara sahip olmuş gibi, tüm dünyayı avuç içlerime bırakmışlar gibi. Mutluluk gibi... Bildiğim bi mutluluk bu, fakat tarifi yok. Gülümsemek gibi, huzur gibi. Soğukta ellerini ısıtan, bi çift el gibi. Susadığında bi su gibi. Yalnızlığında bi dost, kötü gününde en güzel arkadaş gibi. Sevgili gibi. Varlığını hissettikçe mutlu olmak gibi, özleyince hüzünlenmek gibi. Ama bi kelimesiyle mutluluktan ağlamak gibi. O bence aşk gibi, huzur gibi, mutluluk gibi bütün kelimelerin tanımı. Ve o rastladığım en güzel sokak, en güzel şarkı, en güzel şiir, en güzel kitap gibi. En çok aşk gibi...
"TOZA SOR"
Öncelikle birlikte bitiremesek de bana eşliği için
Samet Hızır'a sevgilerimle :))
Ahhh, Arturo Bandini'cim kitap boyunca kişiliğinin derin sularında yüzdüğümü hissettim biliyor musun? Yaşadığım bu duygunun asıl sebebi pdr okuduğum ve artık insanlara çok daha farklı bir gözle baktığım (derinlemesine görmek
Kitabı okurken, yazarın da dediği, kendi hayatınıza da alıcı gözle bakabiliyorsunuz. Yaşarken tekrarlarımızın, alışkanlıklarımızın üzerine düşünmüyor, kaderimizi yazdığımızın farkına varamıyor, ipler bizim dışımızda herkesin elindeymiş gibi davranabiliyoruz çoğu zaman... Gülseren Hanım'ın kitapları iç farkındalığımızı uyandırmak adına çok değerli bir imkan olanağı tanıyor bize!Görmek, uyanmak, değişimi ve gelişimi kucaklamak isteyene sevgiyle tavsiye edebileceğim bir kitap daha...
Gülmek kadar ağlamanın da sevinçten ve mutluluktan olabileceğini, Ağlamak kadar gülmenin de kederden, çaresizlikten olabileceğini; farklı yaşam öykülerinde yine, yeniden görebiliyorsunuz.
Kral KaybederseGülseren Budayıcıoğlu · Remzi Kitabevi · 201516,8bin okunma