Sümeyra (@mymicrohabitat) 1000Kitap'ta - 1000Kitap

Sümeyra

@mymicrohabitat

Ufaktan bir Uzak Doğu merakı sardı. Güney Kore, Japon, Hong Kong yapımı filmler derken Japon Edebiyatı çekti beni. Bir süre buralardayım sanırım.

PDR

Lisans

10 okur puanı

Aralık 2020 tarihinde katıldı

Şu anda okuduğu kitap

Müslüman Kadının Kurtarılmaya İhtiyacı Var mı?Lila Abu-Lughod

Okuma Hedefleri

2024 Okuma Hedefi

1/8 kitap - 31 günde 1 kitap okumalı.

16Kitap 14Takip edilen 16Takipçi 4İnceleme 14Alıntı 0İleti

Sümeyra

, bir kitap okudu

@mymicrohabitat·

28 Mart 2022 02:20

69 syf.

Puan vermedi

Gezgin Halil Cibran

7/10 · 11,1bin okunma

Reklam

Sümeyra isimli okurun 3 yeni kitabını göster

Sümeyra

@mymicrohabitat·

08 Ocak 2021 15:22

"Yaşamaktan yorulanları sev..."

Kitabı okudu

Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı Ferit Edgü

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör

Sümeyra

@mymicrohabitat·

08 Ocak 2021 15:20

Hem, duvara yazılmış tek kelimeyi okumakla, bir romanı okumak arasındaki fark zannettiğimiz kadar büyük müdür?

Kitabı okudu

Mor Mürekkep Nazan Bekiroğlu

Sümeyra

@mymicrohabitat·

03 Ocak 2021 20:40

261 syf.

· Kitabı okudu

Puan vermedi

Karakterler, ıssız bir adaya düşen çocuklar; iyisi, kötüsü, saldırganı, uysalı, itaatkar olanı, lider olanı, güleni, ağlayanı, kilolusu, zayıfı, uzunu, kısası, büyüğü, küçüğü... Zıtlıkların, savaşın ve kazanın bir araya getirdiği bir avuç çocuk... Büyük Britanya'dan havalanan bir uçak içindeki erkek çocukları olası bir atom savaşından korunmak için güvenli bir yere götürürken saldırıya uğrar ve ıssız bir adaya düşer. Hayatta kalanlarla macera başlar. Çocukların adada hayatta kalmak için çabalarını, birbirlerine karşı olan tutumlarını okuyoruz. Yazar insanların, çocuk da olsalar ne kadar tehlikeli olabileceğini çarpıcı bir dille anlatıyor. Kitap akıcı bir üslupta ilerliyor, sonlara doğru heyecan tırmanıyor. Okurken siz de adada çocuklarlaymış gibi hissediyorsunuz. Maceraperestler için biçilmiş kaftan. Fakat şunu belirtmeliyim ki basit bir macera değil bu, insanın içinde sakladığı kötülükleri inceleyen psikolojik yön, ıssız adada olsalar dahi kurdukları topluluk ve o topluluğun sosyolojik incelemesi, kitaba yön veren düşüncelerle felsefeden faydalanma söz konusu.

Sineklerin TanrısıWilliam Golding · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202080,8bin okunma

Reklam

Sümeyra

@mymicrohabitat·

03 Ocak 2021 20:39

126 syf.

· Kitabı okudu

Puan vermedi

Kitabın ana kahramanı Werther, gezgin bir ressam, kederli bir genç ve umutsuz bir aşık. Başarılı ressam Werther bir gün doğa resimlerine yönelmeye karar veriyor ve bunun için kırsal bir yere taşınıyor. Werther taşındığı bu kırsal kasabada Lotte isimli bir genç kızla tanışıyor ve ona aşık oluyor. Fakat bir sorunumuz var Lotte nişanlı ve evlenmek üzere... Genç ressam imkansız bir aşk olduğunu bile bile Lotte'yi sevmekten vazgeçmiyor. Lotte ise Werther'i sadece iyi anlaşabileceği bir dost olarak görüyor. Werther bu aşamada yaşadıklarını, aşkını, duygu ve düşüncelerini hayali dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplarla anlatıyor. (Sanırım Wilhelm de biz okuyucular oluyoruz. Werther mektuplarda çarpıcı savlar ortaya koyuyor, şaşırtıcı sorular soruyor ve bizden cevap bekliyor. Ki biz de ister istemez kendimizi Werther'in sorularına cevap ararken buluyoruz. Onun acılarına ortak oluyoruz. Werther bizim de dostumuz oluyor.) Kitabın ilk sayfaları sıkıcı veya yorucu gelebilir sakın bırakmayın, sonra açılıyor adım adım. Konusu bakımından Vadideki Zambak ile benzerlik gösterse de kendine has akıcı bir üslubu var ve mektup şeklinde ilerlemesi rahatsız etmiyor. Geçişlerde herhangi bir kopukluk yok. Kitabın genelinde duygusallık hakim. Sanırım en çok alıntı yaptığım kitaplardan biri. Cümleler oldukça etkileyici, neredeyse her sayfada akışı durdurup birkaç dakika bir cümleyi tekrar okuyup düşünüyorsunuz. Goethe ustalığını konuşturuyor.

Genç Werther’in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2019121,7bin okunma

Sümeyra

@mymicrohabitat·

03 Ocak 2021 10:49

158 syf.

· Kitabı okudu

Puan vermedi

" Ben, kötücül hasta bir adamım... Sevimsizin biriyim." Sanırım varoluşcu felsefenin edebiyattaki yansımalarına bayılıyorum. Yeraltından Notlar da bunlardan biri. Kitabın anlatıcısı, kahramanımız "Ben, kötücül hasta bir adamım... Sevimsizin biriyim." diye başlıyor kitaba. Kendisi yorgun, kırgın, umutsuz, uyumsuz, kafası karışık hayır hayır karmakarışık bir adam. İç çatışmaları çok yüksek. Sürekli sorular soruyor, sorulara dönüp kendi cevap veriyor sonra kızıyor hem sorduğu sorulara hem kendine hem de insanlığa. Çevresi tarafından hor görülmenin, dışlanmanın acısını çekiyor. Ona bunları yaşatan çevresine kendini kabul ettirmeye çalışırken aslında bunun için çabalamaması gerektiğini, insanların ikiyüzlü ve acımasız olduklarını anlıyor ve adım adım yeraltına çekiliyor. Adeta kahramanımızın can çekişmesine tanık oluyoruz. Kahramanımız aynı zamanda açık sözlü de kötü huylarımızı bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Kitabın genelinde bütün ağırlığına rağmen akıcı bir üslup hakim. Okurken durduğunuz nokta çok oluyor ama bu akış sorunu olduğundan değil sizi düşünmeye zorladığından. Kendisi küçük etkisi büyük dediğimiz cinsten bir roman. Alter yayınlarından okuduğum basımı 143 sayfa. Ama bu yüz kırk üç sayfadan çıkarılacak dersler nice yüz kırk üç sayfa eder... Muhteşem, etkileyici, çarpıcı ve bir o kadar da rahatsız edici! Kısacası Dotoyevski bu romanla Rusların meşhur oyununu oynuyor: Rus ruleti! Sizi bir düelloya davet ediyor ve tetik çekiliyor... Üzerinizden bir tır geçmiş gibi olacak ama ben yine de şiddetle tavsiye ederim.

Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 2020129,2bin okunma

Sümeyra

@mymicrohabitat·

03 Ocak 2021 10:47

303 syf.

· Kitabı okudu

Puan vermedi

"Şehri kapatın!" Veba, özellikle bu pandemi döneminde salgını anlamak, çözüm üretmek ve tüm gerçekliğiyle yaşamak için Albert Camus tarafından yazılmış bir kılavuz niteliğinde. 194...' te Cezayir'in Oran kentinde ölü farelerin çoğalmasıyla beraber bir salgın hastalık patlak verir. Tüm şehir etrafta bulunan ölü fareleri konuşurken, hızla insanlar ölmeye başlar... Salgınla mücadele eden bir doktor, vebanın çıkmasını toplumun bozulmasına bağlayan bir din adamı ve valiliğin "Şehri kapatın!" emri ile şehirde mahsur kalan bir gazeteci... Salgını, yaşananları, karakterleri çarpıcı bir üslupla okuyucuya sunan bu eserde, her şey hiç oluyor. Yazar sizi salgının ortasına bırakıyor, doktor ve arkadaşlarının mücadelesinde siz de oradaymışsınız gibi hissettiriyor, bazen vebaya yakalanmış acı çeken bir çocuk oluyorsunuz bazen doktorun yardımcısı... Albert Camus'un okuduğum diğer romanlarına göre daha sakin bir roman. Felsefenin ağırlığını hissetmiyorsunuz, yazar görüşlerini daha anlaşılır bir dille kitabın geneline yaymış. Kitabın arkasında yazdığı gibi; Camus, okuyucuları yaşama anlam katmaya çağırır. Yani kısacası akıcı üslubu, muhteşem kurgusu ve etkileyici anlatımıyla tüm raflarda olması gereken bir kitap Benim kitaplığımın vazgeçilmezi.