Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
TOPLUM YAZILARI SERİSİ-12
Günaydın yüreği güneşe selam duranlar. Günaydın aşını taştan çıkaranlar. Uzun bir aradan sonra yeni bir toplum yazılarıyla merhaba diyelim yeni güne ne dersiniz? Bildiğiniz üzere bugün okullar açıldı. Her yer çocuk sesleriyle doldu taştı. Sanırım dünyanın en güzel müziği bu olsa gerek çocuk sesleri ve güzel bir kış yağmurunun sesi. Bugünkü
"Ah bu bakışların bazen nasıl manaları, nasıl incelikleri, nasıl renkleri vardı... Ne ifade edilemez, ne anlatılamaz şiirleri, şairaneliği, insanı nasıl birden saadet göğüne ulaştıran renkleri vardı! Bazen derin, siyah, vakur, suskun olurdu; sonra bir rica ışığıyla titreyerek yalvaran, perişan bir bakışla bakardı; bazen zorba, emreder, sonra munis, razı olur, lütufkâr, vaat eder, "Evet, peki!" derdi. Bazen sadece "Seviyorum ve mesudum!" diye, sonra şuh ve kadın olup şüpheli bir güvenle bakarak, mamur ve mest, teşekkür ederek, ah bu bakışlar ona ne saadetler veriyordu. Henüz açılıp da mest olacağına, o kadar yaşayacağına inanamayan bir arzu goncası gibi naif ve ince bir saadet..."
Sayfa 160 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Spoiler
Kutlunun kitaplarında sık rastladığımız toplumdan duygularıyla ayrılan bir karakter: Postacı. Elbette sadece kitapta değil hayatta da denk geliriz böyle insanlarla. Soyutlarlar kendilerini akıştan. Kimiz akışa yetişemiyoruz diye sızlanırken kimimizin umrunda olmaz. Postacı da böyle bir karakter işte. Başarısız geçen evliliğinin üstüne bir
Menekşeli Mektup
Menekşeli MektupMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20124,144 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Genç bir adam, babasının kadim bir arkadaşı olan Faris Karami bey ile tesadüfen tanışır. Faris Karami, onun kendisine babasını hatırlattığını ve kendisi de onu artık oğlu gibi göreceğini söyleyerek sık sık ziyarete gelmesini rica eder. Bu sık ziyaretlerle birlikte genç adam Faris Karami beyin kızı Selma' ya aşık olur. Selma' nın da onda gönlü vardır, ama bir gün oranın piskoposu ulağını onlara gönderip kendisinin Faris Karami ile önemli bir konu hakkında konuşmak istediğini söyler. Piskopos Selma' yı yeğeni ile evlendirmek istemektedir. İşte bu olayla birlikte genç adamın ilk aşkının imkansızlığı, hayal kırıklığı ve umutsuzluğu başlar. Peki daha sonra neler olur? Burasını da meraklıları okuyarak kendileri tamamlasınlar. :) Benim Halil Cibran' dan okuduğum ilk kitaptı. Aslında doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar geç tanıştığım için hayıflandım kendimce, çünkü yazarın o kadar güzel betimlemeleri ve çıkarımları var ki hikâyenin içine çekiyor insanı. Ve okurken farklı bir tat bırakıyor insanda. Sanki naif, pürüzsüz bir el düşüncelerinize, hislerinize dokunuyormuş gibi hissediyorsunuz.
Kırık Kanatlar
Kırık KanatlarHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20189,6bin okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
•Çok çok sevdiğim bir kitapla geldim; Kürk Mantolu Madonna. Sabahattin Ali'nin başyapıtlarından. Bir ara çok fazla popüler olmuştu ve okuyan okumayan herkesin elindeydi bu kitap. O zamanlar okumadım, hiç içimden gelmemişti. İyi ki de sonra okumuşum. Gördüğüm, okuduğum sevgi bambaşka oldu gözümde. •Eski kitaplar ne kadar naif, ince ruhlu, sevgiyi geçiriyor böyle insana. Raif Efendi'nin aşk dolu yolculuğunu, iç dünyasını anlatıyor kitap. •Rasim karakterinin işini kaybetmesiyle başlıyor her şey. Yeni iş bulduğu işyerinde aynı odada çalışma arkadaşı oluyorlar Raif Efendi'yle. Raif Efendi yaşlı, sessiz, sakin, çok konuşmayan, kendi halinde bir adam. •Raif Efendi hasta olduğu için işe gitmez bir gün. Rasim'den iş yerindeki çekmecesinde bulunan eşyalarını getirmesini rica eder. İşte burada başlıyor hikayemiz; Rasim'in kara kaplı o defteri bulmasıyla... •Raif Efendi'nin hayat hikayesi yazıyordur o kitapta. Rasim, okuduktan sonra kitabı yakacağına dair söz verir Raif Efendi'ye. Babası sabunculuk işiyle uğraşırmış Raif'in ve Raif'de işi öğrensin diye Almanya'ya göndermiş oğlunu. •Çok fazla detayını anlatmayayım, burdan sonrasını okuyarak öğrenin. Ne olacak acaba, heyecanını yaşayarak. Maria Puder ve Raif Efendi. Arkadaşlıkla başlayan sonrasında aşka dönüşen bir hikaye. Sonu çok etkileyiciydi. Çok güzel bir aşkları ve sevgileri vardı, hissettim sanki gerçekmiş gibi. •Mutlaka okunması gereken bu kitabı bırakıyorum buraya, okuduysanız sizin de yorumlarınızı bekliyorumm.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021315,7bin okunma
Bir parça mutluluk..
İmzayı aldıktan sonra Şennur ablamla da fotoğraf çekildik, sonra ondan kitabıma içinden geçen kelimeleri yazmasını rica ettim, yazdığı şu güzel cümleye bakar mısınız..? Ne kadar naif, ince, sade bir kadınsın sen..🥹
Reklam
biraz konuşalım mı
... - "İstediğin kadar bağır çağır, susan birini yenemezsin" kimin sözü ya.. + Artık benim.. Gerçi narsist pisliğin tekidir - Oooo niyeymiş? + Susmak psikolojik şiddettir çünkü.. - Bana tartışmadaki sorunları çözmüş, söze gerek duymayan, naif bir suskunluk gibi gelmişti.. + Sorun halledilmiş olsa karşı taraf neden bağırsın, susarak halletmeye çalışan, karşı tarafı ve sorunları görmezden gelen bir ruh hastası tarifi olarak algıladım ben de :) Algıda seçicilik olsa gerek:) - Yeni perspektif edindim. Zihnim açıldı. Evet böyle olabilir :)))) + Rica ederim, ne demek :)) .
100 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Ah Pervin ahh..
Pervin İzmirde yaşayan on dokuz yaşında genç bir kızdır. İstanbul'a çok ilgi duyar, sürekli kitaplardan okur, oraya gidenlerden dinler, İstanbul hayatına heves eder. Babasından bin rica izin alarak İstanbul'a amcasının yanına gider. İstanbul'u gözünde o kadar büyültmüştür ki oraya gidince gördükleri tam bir hayal kırıklığından
Genç Kız Kalbi
Genç Kız KalbiMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20197,2bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Sabahattin Ali'nin eşi aliye hanım ile kızı filiz'e yazdığı mektuplardan oluşuyor kitap. Kitabın kapağındaki aile fotoğrafına baktıkça içim burkuluyor. Ne kadar şirin, ne kadar naif. Kitabın sol sayfasında sabahattin ali'nin kendi el yazısından mektupların görüntüsü var, sağ sayfada ise kitap baskısı hali. İlk olarak 15 şubat 1935 tarihli mektup var. 13 mart 1948'deki son mektuba kadar sabahattin ali, eşine arap harfleriyle, kızına latin harfleriyle yazmış mektupları. Kızına yazdığı mektuplar, karısına yazdığı mektupların yanında küçük birer ek niteliğinde. Esasen karısına yazıyor mektupları. Henüz evlenmeden önce başlıyor mektuplaşmaları. Bu ilk mektuplar iltifatlar, aşk ve sevgi sözcükleri, beraber yaşanacak mutlu bir geleceğe dair umut besleyen nitelikte. Yıllar sonra mektupların niteliği değişiyor. Geçim sıkıntıları baş gösteriyor. Sabahattin ali, ailesine para gönderiyor, kısıtlı miktarda para olduğu için karısından tasarruflu davranmasını rica ediyor ancak, ilk zamanlardaki umutlu halinin son mektuplarda yerini karamsarlığa ve pes edişe bıraktığını görüyoruz. Özellikle dergi/gazete çıkarma ve haksızları yazma konusunda. Bu kitapta aliye hanım'ın yazdığı mektuplar da olsaydı, karşılıklı mektuplaşmalarını okuyabilseydik harikulade olurdu. Ve önsözde de yazdığı üzere; canım aliye, ruhum filiz'de yayımlanan bu mektup ve kartlar sabahattin ali'yi nişanlı, eş ve baba olarak tanımamızı sağladığı gibi, onun aşkı, evliliği ve aile hayatını nasıl yaşadığını da gösteriyor: coşkulu bir aşık, sorumlu bir eş, sevecen bir baba.
Canım Aliye, Ruhum Filiz
Canım Aliye, Ruhum FilizSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202024,6bin okunma
60 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.