Nihat: "Ne istediğini bilsen canın sıkılmaz!" dedi.
Ömer, yalvarır gibi cevap verdi: "Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım..."
Nihat güldü: "Gördün mü? Derhal sapıtıyorsun. Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır..
Halbuki yüzüne dikkat etsen, ruhunun iç taraflarında nasıl külçe halinde bir yalanın saklı olduğunu görürsün.En korkunç yalan da budur: Kendimize karşı bile kullanacak kadar pençesine düştüğümüz bu derin ve gizli yalan...
İşte bu şekilde, saçma bir cüretten yapılmış surların ardında, dizi dizi ağaçların ve solup giden şeylerin ürpertilerinin arasında, benim yerimde bir başkası olsa, üzgün dudakların daha yüksek mahkemelerde reddedilmiş bir itrafı mırıldandığını duyabilirdi.Son Şövalyelerin Şatosu, bilinmez bir avludaki mızrak şakırtılarının arasında, bir daha asla huzur yüzü görmeyecekti, üstelik şövalyeler tepesinden görünen yoldan bir gün geri dönse bile, yolun bu tarafında ise akşamları Mağrip masallarıyla ölmüş çocuğu avutan, onu hayatla, mucizelerle coşturan kadının anısı kalacaktı.
Mevsim yaz olmalıydı
Saat olsun olsun beş
Bütün şehir sevişiyordu sanki
Ölümlerini öğrenmiş gibi
Ellerin ateş gibiydi
Gözlerimde.
Şimdi düşünün bilmiyormuş gibi.
Doğa yenilenirken yinelenir
Gene papatya,gene gül,gene kayısı...
Toplum yinelenirken yenilenir
Yarısı dündedir,yarındadır öbür yarısı.
Doğanın kendine alışkanlığıdır,
Sanatın yeniden, yeniden ürpermesi.
İnsanın kendine alışkanlığıdır,
Ölümü önceden beklemesi.
Akşamın sessizliğinde çıt çıkmazdı. Kitabına eğilen doktor, zamanla birlikte donup kalmış gibi görünürdü. Onun gözünde koskoca evrende kitap ve yeşil siperli abajurdan başka bir şey olmazdı artık.
Mutsuz insanların bencilliğinin her ikisinin de duygularına egemen olduğu anlaşılıyordu.Çünkü mutsuz insanlar bencil, kinci, acımasız olur, kolaylıkla haksızlık yapar, birbirlerini anlamayacak kadar ahmaklaşırlar.
Sevilmek, azizim anlaşılmak, tüm sevinçlerin en büyüğüdür;bunu tatmanız için dua ediyorum! Ama ruhunuzun çiçeğini incitme riskini kesinlikle almayın, şefkatinizi koyacağınız kalpten emin, çok emin olun.
İnanın bana azizim,gerçek aşk sonsuzdur,hep kendine dönüktür,ılımandır,saftır,şiddetli gösteriler gerektirmez; bu aşkı hisseden kişinin başı beyaz saçlarla kaplanabilir,ama kalbi her zaman gençtir.
Asalet yükümlülüktür mottosu size şimdi verdiğim tavsiyeleri özetliyorsa,hanımlarla ilişkileriniz konusundaki daha ileri tavsiyem şövalyeliğin diğer bir mottosu olacaktır:"Hepsine hizmet edin,ama yalnızca birini sevin!"
Ayaklarımızın altında çıtırdayan sonbahar yapraklarının arasında yürürken bana "Keder sonsuz, ama sevinçler sınırlı," demişti.Bu sözler bir önceki haftanın geçici mutluluklarıyla kıyaslandığında acılarının büyüklüğünü göz önüne seriyordu.
Ona "hayata iftira etmeyin," dedim."Siz aşk cahilisiniz,aşk cennette parlayan bir mutluluk gibidir."
Üstünde yürüdüğümüz hayat yolu,istek ve arzularımızdan karmaşık ve anlamsız bir şekilde ayrılıyormuş gibi görünse de,bizi eninde sonunda o görünmez hedefimize ulaştırır.
İnsanın kaslarıyla ilgili olarak ihmal ettiği şeyler,sonradan telafi edilebilir.Buna karşın düşünsel olana yükselme ve ruhun içsel olarak onu yakalama gücü,sadece o düşünsel şekillenmenin gerçekleştiği yıllarda geliştirilebilir;iç dünyasını genişletmeyi erken öğrenen kişi,daha sonra tüm dünyayı içine sığdırabilir.
Evdeki sert muhalefetten korkmaya da gerek yoktu;tiyatro ve edebiyat,kağıt oynamanın ya da genç kızlarla arkadaşlık etmenin aksine "masum tutkular" arasında sayılıyordu.
Sonra ince duyarlıkların zirvesine yükseldiğinin farkına vararak, bunun aşk olduğuna ve aşkın dünyanın en muhteşem şeyi olduğuna karar verdi. Geri dönüp hafızasının koridorla rında kayıtlı tüm geçmiş heyecanlarını, vaktiyle kendisini tutuşturmuş kıvılcımları; şarabın sarhoşluğunu, kadınların okşamalarını, itişip kakışmaktan ve bedensel mücadeleden aldığı zevki gözden geçirdi; o anda hazzını duyduğu ulvi ateşin karşısında ne kadar abes, ne kadar değersiz, ne kadar bayağıydılar.
"Kitaplar oldukları yerde kaldığı sürece, yalnızca kağıt tomarından öteye geçmez. Muazzam güç harcanan şaheserler bile, muhteşem öykülerin anlatıldığı büyük eserler bile, kapakları açılmadığı sürece kağıt parçalarından ibarettir. Fakat insanların duygularını döktükleri, değer verdikleri kitaplar yürek barındırır."
Kedi usulca güldü. "Bu ruh halini hiç yitirme. Haksızlıklarla dolu bir dünya da yaşam sürdürebilmek için en önemli silah, mantık ya da kol gücü değildir." "Mizahtır, değil mi?"