Bu muydu Filistin Çöllerinde yürüyen nasıralı İsa? nasıl böyle değişmişti? gelse, buracıkta dursa, şu fresklerdeki, kabartmalardaki, heykellerdeki suretiyle göz göze gelse tanır mıydı altına bulanmış kendi duygusuz yüzünü? sıbtını, anasını?
Önümde dağlar vardı, onları aşa aşa gidiyordum. Bazen durgun, mahzun, suskun; bazen de koşa koşa gidiyordum. Önümde dağlar vardı. Bir gurbetimi önümden alıp diğerine bağlayan dağlar. Yıllar yılı birikmiş dertlerimi, açılmış yaralarımı; nasırlı elleriyle dağlayan dağlar.
İsa Aleyhisselam buyurmuş ki; "Geceler ve gündüzler hazine sandıklarıdır. Bunlara ne koyacağınıza bir bakın.
Lokman hekiminde oğluna şu nasihatı yapmış; "Yavrum! Kendilerine vaat edilen şey (ölüm ve ahiret) insanlara nasıl da uzak geliyor, ancak vaat edildikleri şeye doğru süratli şekilde gitmektedirler."
Meryem oğlu İsa, başının altına bir yarım kerpiç almış, yatmış uyumuştu. Uyanınca gözünü açtı, bir de ne görsün? İblis başının ucunda duruyor! İsa, "A melun, ne bekliyorsun?" dedi. İblis dedi ki: "Kerpicimi başının altına aldın... Bütün dünya benim malım mülküm ya... apaçık meydanda ki, bu kerpiç parçası da benim malım. Sen mademki benim malımı kullanıyorsun, kendini bana eşit ettin, benim gibi oldun demektir." İsa hemen başının altından kerpici alıp fırlattı, attı... yüzünü toprağa koyup uyumaya niyetlendi. İsa kerpici atınca, İblis dedi ki: "Artık yanından gidiyorum... iyi uykular. Allah rahatlık versin."