“Bir gece sabaha karşı
en kilitli kapılarım açılacak
yalnızlığımdan çıkıp gideceğim
ne sensiz kalırsam korkusu
ne kitaplarda okuyup altını çizdiklerim
ne alkol tutabilecek beni
ne ölüm telaşı.”
- Neden hiç mutlu değilsin Zeze?
+ Neden mutlu olmalıyım?
- Çünkü dünyaya bir kere geliyoruz.
+ İyi ki bir defa geliyoruz Portuga.
- Neden?
+ İkinci bir hayatı kaldıramazdım.
"Ruhumu ihbar ediyorum çiğnediğim çimenlere.
Ve pes ediyorum peşinden, bıktım, oynamıyorum.
Takıldığım yerine hayatın, siyah bir ayraç koyun.
Sizden bana hayır yok,
Kuşlara gidiyorum.."
İnsan söylediği şarkılara borçlanıyor ya
biz de yaşamak kadar içindeyiz özlemin
demli çay yok burada dünyaya sallamayız
ölüme karşı hepimiz birer çuvallamayız
Diriler mi, ölüler mi? Çobanlar mı, sürüler mi? Efendiler mi, köleler mi? Kim kazandı?
Sevgili dost,
Herkes kaybetti. Ölüm kazandı. Mezar taşlarına “hüve’l bâki” kazandı.
"İnsanların sorunu ne biliyor musun?" diye sordu sonra kendi kendine. "Sonsuza kadar yaşayacakmış gibi davranıyorlar. Oysaki ölüm çoktan yola çıkmış, bize doğru geliyor, göreceğimiz günler o kadar az ki. Bak şimdi ağbi kardeş oturmuş sohbet ediyoruz, içiyoruz, daha kaç akşam böyle oturabileceğiz karşılıklı, beş mi, on mu, belki o kadar bile değil. Makammış mevkiiymiş, silahmış rozetmiş, şuymuş buymuş, bunların bir önemi kalacak mı ölüm kapıyı çaldığında?.. "