Sabır. Mal çünki o dimi sabır.
Ama bu cariyedir beğenirsen koynuna alacaksın, istediğin gibi terbiye edeceksin.
- Bana lâzım değil.
- Niçin? Kız kişiliğine uygun gelmediyse ne türlü güzel istersen tarif et, öylesini bulayım.
Sayfa 117 - İskeleKitabı okudu
Sonra, başınıza gelecek en kötü şeyleri düşünün: Günün birinde öleceğim, annem Ve babam da ölecek; Veterinerin söylediğine göre, köpeğim -tabii eğer bir arabanın falan altında kalmazsa- yalnızca 12 ya da 13 yıl yaşayacak; en iyi arkadaşım önümüzdeki yıl başka yere taşınacak…
Şimdi, bütün kaçırdıklarınızı düşünün: Büyük büyük dedemi hiç tanımadım, en beğendiğim dizinin arka arkaya iki bölününü de kaçırdım, en sevdiğim ayakkabılar küçüldü...
Sahip olmadıklarınızın bir listesini çıkararak devam edin: Dağ bisikleti, en son çıkan bilgisayar oyunu, cep telefonu...
Son olarak da, ne olamayacağınızı hayal edin: En güzel, en ünlü, en rengin , en zeki, en güçlü...
Sizi sevmeyenleri aklınıza getirmeyi de sakın unutmayın.
Her sabah, hepsini bir güzel karıştırın: bu tarif her seferinde tutar: Gün boyu mutsuzduk garanti!
Mutsuz olmak çok kolaydır. Nelere sahip olmadığımızı, ne yapamayacağımızı, geçmişte olan ve hatta gelecekte başımıza gelebilecek kötü şeyleri düşünmemiz yeter de artar. Her zaman, herkes için yeterince mutsuzluk vardır.
Sayfa 7 - Günışığı Kitaplığı
Çeke Çeke/ Erdal ERZİNCAN
instagram.com/reel/CnhuEz9K22...
Sizlerle Güzel Bir Sır Paylaşmak istiyorum (;)
Yıl 2008
Derneğimizin Dayanışma gecesine Sevgili Erdal ERZİNCAN ve Şehmus FİDAN' ı davet etmiştik ve sağ olsunlar bizleri kırmayıp Desteklerinde tereddüt etmeden geldiler...
Konser Etkinliğini, Adıyaman Hacı Bektaş-ı Veli Dayanışma
"Geri gelmeyecek günlerin, yaşanmayacak mutlulukların bekçisi olup çıkmıştım. İşin en kötüsü de özlediğim ve nefret ettiğim ne kadar şey varsa, hepsi geçmişimin tozlu sıralarına kurulmuş, beynimin başköşesine oturmuştu. Hem geçmişe dönmek hem de arkama bile bakmadan oradan uzaklaşmak stiyordum. Bu yüzden, beynimin içindeki zaman ilerlemi-
Sayfa 85 - Servet YayıneviKitabı okudu
Herkes bir başkasının sağırı. Herkes kendisine benzemeyenin körü. Herkes kendisinin, ‘kendim’ derken içini doldurduğu her şey budalası.
s.15
Anlamak ister gibi yapıyoruz duvarın ardındakini ama aynadaki suretimizin sarhoşuyken ne mümkün.
s.16
‘sen’ diyebilmek cevheri.
s.17
“Kendimi düzeltirsem yeryüzü bir yanlıştan kurtulacak.”
“Cümleler
Sayfa 91 - profil kitapKitabı okudu
Polis Okulu 2
Duygu ile vedalaştıktan sonra bir taksi çaprıp yeni okulumuzun yurdunu tarif ettik kızlarla koyu bi sohbete dalmıştık ikiside Duygu'num kim olduğunu merak ediyordu. Bende 1000kitap'ta 15 yaşından beri tanıştığımızı anlattım. okula yaklaşmak üzereydik anladığım kadarıyla soföre sorduğumuzda 2 dakika sürer demişti. Ve dediği gibi olmuştu. yaklaşık 2 dakika sonra okula gelmiştik. Abiye 300 TL verdik. Önce okula grlmiştik. Çünkü yurt okulun yanındaydı. Okulu gezmeden önce valizleri yurda yerleştirdik. Bizim üçümüze özel 5 kişi kalacaktık. Özel oda yani normalde sadece biz olmak istiyorduk. Ama ora Vip yeriymiş. Yani bizle kalacak iki kişi daha var Valizimizi yerleştirip okulu gezmeye çıktık. Ezgi'nin ayağı taşa takılıp düşüyordu ki...
Biri Ezgi'yi tuttu. Uzun 1.85 boylarında kumral çok koyu kahverengi gözlüydü. Giydiği gri tişört tam filmlerdeki havayı veriyordu. Ezgi gülümseyip.
"Teşekkür ederim." dedi.
"Rica ederim, sizin gibi güzel hanımefendiyi tutmal şeref." dedi. Buse ve ben kıkırdamaya başladık. Ezgi ise kızarmıştı. Havalı çocuk kıkırdadı.
"Siz yenisiniz galiba?" dedi. Kafamı sallayarak.
"Yeniyiz." dedim. Kafasını salladı ve "Hoşgeldiniz aramıza" dedi. "O zaman ben gideyim siz beraber takılın." dedi. O sırada Ezgi "İsmin neydi?" diye sordu.
"Arda, sizin?" diye sordu.
"Ben Ezgi, bu Buse, bu Ece." dedi.
Kafasını sallayıp, memnun olduğunu belli edip gitti.
"Ay ne iyi çocuktu." dedi Ezgi. Biz Buse ile gülüşmeye başladık. "Ne var komik mi?" diye sordu.
Aşık olmak
Tarif edemiyorum, ne yazsam boş gibi geliyor. Hissediyorum ama yazamıyorum, her şey içimde ama bunu kimseye anlatamıyorum, zaten kimse de beni anlamıyor. Daha önce aşık olduğuma emindim aşkın ne olduğunu bildiğime de emindim. Ama hayat bazen sizi öyle güzel şaşırtıyor ki… Ben daha önce ne aşık olmuşum ne de aşkın ne demek olduğunu biliyormuşum.
Edebiyat denen şey, hayatı mümkün olduğu kadar gerçek kılmak için çaba sarf etmenin bir adıdır. Hepimizin bildiği gibi, farkında olmadan edimlerde bulunduğumuzda bile, hayatın doğrudan algılanabilen gerçekliği kesinlikle gerçekdışıdır. Tarlalar, şehirler, düşünceler kendi kendimizi hissedişimizden, bu karmaşık duyumdan doğan, tamamen kurgusal şeylerdir. Edebiyatını yapmadığımız takdirde, izlenimler başkalarına iletilebilme özelliğinden yoksundur. Çocuklar, hissettikleri gibi konuştukları için müthiş edebiyatçılar sayılırlar, hem ayrıca hissettikleri, başkalarının ne diyeceği hesaba katılarak hissedilenler cinsinden değildir... Bir keresinde bir çocuğun ağlamak üzere olduğunu anlatmak için yetişkinler, yani aptal insanlar gibi "canım ağlamak istiyor," yerine , "canım gözyaşı istiyor," dediğini duydum. ( Eğer böyle bir tane bulup da yazai bilse) ünlü bir şairde gayet dokunaklı bulacağımız kadar edebi olan bu cümle, dosdoğru gözkapaklarının altından fışkıran sıcacık yaşlardan doğmuştur ve gözkapakları yaşamakta olduğu sıvı ıstırabın bilincindedir. "Canım gözyaşı istiyor!" O küçücük çocuk, ne de güzel tarif etmişti kendi sarmalını.
Dunning Kruger Sendromu
"CAHİLLİK NE GÜZEL HER ŞEYİ BİLİYORSUN" SENDROMU
Yetersizliğimizin, yetersizliğimizi fark etmemizi de engellemesi olarak tarif edilen 'Dunning-Kruger Sendromu' aynı zamanda niteliksiz insanların kendi niteliklerini abartma eğilimi olarak da karşımıza çıkar. Bu kesimin kendine sonsuz güveni, onca kanıta rağmen apaçık gerçekliği görememesi bir tür psikolojik rahatsızlık kabul edilebilir.
Sendromun izah ettiği diğer olgu gerçekten nitelikli insanların, niteliklerini gerçekte olduğundan daha düşük görme eğiliminde olmasıdır. Çünkü nitelikli insanlar genellikle kendilerine kolay gelen işlerin diğer insanlara da kolay geleceği düşünerek yeteneklerini küçük görürler.
Burada şöyle bir gözlem var; kendine inanmak o kadar önemli ki kişi bu enerjiyle gerçekten yeteneksiz, bilgisiz de olsa azimliyse başarıya ulaşabiliyor. Ticarette olumlu örneklerine rastlamak mümkün, siyasetteyse bu tür akıldışı eğilimlerin yandaş bulması ve yönetim kadrolarına girmesi onarılmaz yaralar açabiliyor.
Çocukluk işte safii ve umutla dolu..
Hayallerim dedi çocuk ; tıpkı yağmur gibi ilk yerden buharlaşarak bulutlara yükseliyor,sonra bulutlardan yağmur olarak geliyor.. Umudunu tarif edişin ne güzel... Ne güzel umudun, inancın var, güzel çocuk :)
"Sevdanın tanımını bana sorarsanız hep teraziye benzetirim, biri gönlünden verirken diğeri hep bir parça umudundan koyar denge kurmak için teraziye insan umudunu yitirir züleyhanın yusufa attığı iftiranın sonrasında o bekleyişi kadar güzel tarif varmı belki edemem onca insanın içerisinde yusuf diye seslenişi onu samimi kılar mı sizce bekleyenin ardı,kitapların bitişi, hayatın doğuşu bazen hüsran değil yeniden doğmaktır. sabrı olmayanın ne züleyha gibi yol gözleyeni nede yusuf gibi yari olur bilin istedim."
Zerda Ergin ✍🏻
ne kadar güzel bir tarif...
Ana rahminde mayalanıp çocuklukta yetişiyor aslında insan
Sayfa 30Kitabı okudu
