Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben oturup ağlamadım diye, konuşmayıp yazdım. Üstüm kumla kapatıldığı an bağırmadım diye, Ellerim omuzlarını itmedi, küfretmedim, bir kez olsun kimseye dürüst bir söz vermedim diye, Yok sayıldım Göz ardı edildim Ben, ben yaptım diye oldu. Ne soruların ardı geldi, ne kavgaların devamı Bir kez olsun yumruk atacaktım sahi mi diye tekrar
224 syf.
10/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Dünyanın En Güzel Şiirine...
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Yağmur
YağmurNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20192,406 okunma
Reklam
Ne kadar çok kan döküldü! Ne kadar çok güzel kız, tatlı çehrelerini utançtan elleriyle örtmek zorunda kaldı!
Sayfa 66
Vasiyetimdir Sevgili Atölyem;
‘Ah’lar Ağacı 1- Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, Biraz kolonya sürünsem, Ferahlasam, pencereyi açsam. Şöyle bir şey yazdım sonra: Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Şu insanoğlu kadar kan dökücü başka bir canavar var mıdır acaba? Ne çok kan döküldü, ne zamana kadar sürecek bu vahşet?
"Bence bunu tekrar gözden geçirip revize etmeliyiz. Ayrı­ ca hala günlerden cuma, yani hafta sonu tam da başlamış sayılmaz." "Eva ... " "Sadece düşüncesi bile tahrik ediyor beni" diye fısıldadım ve bacaklarımı üst bacağına dolayıp kendimi ona sürterek nasıl ıslanmış olduğumu hissetmesini sağladım. Kendimi
Sayfa 316
Reklam
Bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne Şimdi bütün gökyüzü benim olsa n'olur Sıtmalı akşamlardan biriydi Yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda İlkin arkamda gürültülü adımlar duydum Korkacaktım vaktim olsaydı Evimi kim bu kadar uzağa koymuştu ya da ben neden bu kadar uzaklardaydım? Yağmur çiseliyordu Aylardan marttı Günü sorma bana
AH’LAR AĞACI – Didem Madak
Bu şiiri Tuğba Dursun'un enfes sesinden dinlemenizi tavsiye ederim. YouTube ve Spotify linklerini bırakıyorum. Spotify: open.spotify.com/episode/1DbK3Py... YouTube: youtu.be/uuMws4PB01E?si=... AH’LAR AĞACI Bir ilaç içsem bari diye düşündüm, Biraz kolonya
Tarih: Ağustos 1099.. Yer: Bağdat...
Suriye kadısı Ebû Saad el-Haraví, sarıksız, kafası matem İşareti olarak kazınmış bir halde, Abbasi Halifesi el-Müstazhir Billah'ın divan toplantısına bağıra çağıra dalıyor ve karşısındakilerin rütbelerini dikkate almaksızın şöyle haykırıyordu: "Suriye'deki kardeşleriniz kılıçlara ve sırtlanlara yem olurken ve onların deve eğeri veya akbabanın midesinden başka oturacak yerleri yokken, siz çiçek gibi uçarı bir hayatın içinde, huzurlu bir güvenliğin gölgesinde uyuklamaya nasıl cesaret ediyorsunuz? Hiçbir şey olmuyormuş gibi nasıl rahat durabiliyorsunuz? Ne kadar çok kan döküldü! Ne kadar çok güzel kız, tatlı çehrelerini utançtan elleriyle örtmek zorunda kaldı! Yiğit Araplar hakarete alıştılar mı ve kahraman İranlılar şerefsizliği kabul mü ettiler?" Bazı devlet adamları bizzat Bağdat'a gelip yardım isteseler de yazık ki elleri boş dönmüşlerdi. Bu serzenişler ve yardım istekleri sonuç vermemişti... Ama yıllar sonra bıçak kemiğe dayanacak ve İslâm ümmeti dirayetli liderlerinin öncülüğü ile direniş hamlesini başlatacak ve bu direnişe paralel bir diriliş çabası ortaya koyacaktı...
Sayfa 22 - Pınar yayınlarıKitabı okudu
İnsan Sarrafıyım! Yeliz vapura binmemiş, meydanda adamın biriyle samimi bir şekilde tokalaşmıştı. Durduğum yerden adamı tam arkasından görebiliyordum. Boyuna bosuna, endamına bakıp adamı tanıyıp tanımadığımı, daha önce görüp görmediğimi çıkarmaya uğraşıyordum. Yeliz'in bu adamla vapura binip Kadıköyü'ne geçmesi pek şüpheli görünüyordu o
Reklam
Kaç gece kan ter içinde uyandın? Ya da kaç gece sabaha kadar uyuyamadın? Kaç yüz bedene mezar oldu yüreğin? Kaç acının izi kaldı yüzünde? Kaç volkan kurudu yanaklarında? Kaç sabah müjde ile uyanmak istedi içindeki çocuk. Ve kaç sabah uyandığında oyun arkadaşlarını göremedi? Ne kadar korkuyu taşıyabildi kalbin, Kaç atışı kaldırabildi
Halikarnas Balıkçısı
Daha sonraları Halikarnas Balıkçısı diye anılan Cevat Şakir’i, çocukluğumda değil, ancak gençliğimde tanıdım. Çünkü ben doğmadan önce babasını öldürmüş, Cumhuriyet ilan edilip genel af çıkıncaya kadar Sinop hapishanesinde yatmış, sonra da siyasal bir suçtan ötürü Bodrum’a sürülmüştü. Ama daha sonraları Cevat’ı sık sık gördüm. Nisan 1966’da,
Sayfa 149 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bütün bu sohbetler, meyve soyup yemeler, çay içmeler, vakitlice yatmalar, lavanta kokan çarşaflar iyiydi, hoştu. Ama mutluluğu andırmıyordu. Bunların adına dense dense huzur denirdi. Kişiliksiz, sıradan bir huzur. Huzur böyle sıradanlaşınca bir değeri kalmıyordu. . Bu, razı olmaktı. Hayatın getirdiklerine razı olmak, onlarla oyalanmak, hatta bir
199 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.