Gelsinler. Bir rakı bardağı, bir su bardağı, bir çatal. “Ne içersin?” Bardaklar söylüyor ya. “Bira,” dedi nedense. “Sen bilirsin.” Bardaklardan birini kaldırdı hemen, yuvarlak masanın üstüne biraz fıstık koydu. Geçen gelişimde, bir senetkırıcısıyla ‘I found my love you’ şarkısını söylemiştik Bilge. Bira, içini üşüttü. “Plâki yaptım taze. Vereyim mi?” Rakıya doğru sürüklüyor beni. “Rakı da ver.”