Şehrim kalabalıklaştı.
Gökyüzümdeki yıldızlar şehrin ışıklarından görünemez oldu. Tek bir afet o muazzam yıldızları görmemi sağlayacaksa bir deprem, bir kıvılcım beklemek çok mu küstahca?
Balkona rengarenk çiçekler ekecek,suluboya resimleriyle saatlerimi geçirecek kadar hayat doluyken nasıl birdenbire gecelerce uykusuz kalıp tek bir noktada
Aşk,kararlı olanları sever ama ne yazık ki sevgili prensim,sen yeterince kararlı değilsin.Aşk cesur insanların yüreğinde konaklar Ama sen yeterince Cesur değilsin.
"Bir yere giderken sadece toprak parçasına, doğaya önem verebilseydi insan. Ama ne yazık ki biz insanları ırklarına, dinlerine, dillerine göre sınıflandırmayı becerebilmişiz. Sen dilleri, dinleri,ırkları birleştirebildiğin için güzelsin Antalya."
Sayfa 113 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Gerçekten bu ülkenin en önemli zenginliği insan unsurudur. Bunu iyi değerlendirmek lazım. Ne yazık ki bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de en iyi okullarda zengin çocukları okuyor. Sonra Avrupa'ya gidiyor, tahsiline devam ediyor.
Fakir çocuklarının ilk hedefi kısa yoldan bir mektep bitirip işe girmek, ailesinin geçimine yardımcı olmak. Bunlar arasında ne cevherler var. Ama gelir farkı, bunun doğurduğu adaletsizlik çocukların harcanıp gitmesine sebep oluyor.
Dramatik bir durum.
Bunun önüne nasıl geçilir?
Gelir farkını azaltmak. Ülkenin her yanına iyi okullar açmak.
Hadi canım sen de.
Sevgilim bak, geçip gidiyor zaman;
Aşındırarak bütün güzel duyguları.
Bir yarım umuttur elimizde kalan,
Göğüslemek için karanlık yarınları.
Ağzımda ağzının silinmez ılık tadı,
Damağımda kösnüyle gezinirken;
Yüreğimde yılkı, aklımda ölüm vardı,
Dışarda rüzgâr acıyla inilderken.
Unutulmuyor ne tuhaf dünya işleri,
Seninle bir döşekte sevişirken bile.
Düşünüyorum hüzünlü genç anneleri,
Çarşılarda, pazarda ellerinde file.
Bu kekre dünyada yazık geçit yok aşka
Bir şey yok paylaşacak acıdan başka.
Zaman beni sürükleyen bir nehir, ama nehir benim;
beni parçalayan bir kaplan, ama kaplan benim.
Beni tüketen bir ateş, ama ateş benim.
Evren, ne yazık ki, gerçek;
ben, ne yazık ki, Borges’im.
Elbisesine verdiği değeri maalesef ahlakına vermiyor günümüzde insanlar bedenine gösterdiği özeni ne yazık ki göstermiyor ruhuna kalbine aklına yaşamaya gösterdiği rağbeti göstermiyor hayata bu yüzden galiba haberi yok gönül denen şeyden..
Yüreği acıyor, çok acıyor...
Durup bekledim acısını sadece acıtan dindirebilirdi sadece o şifa olabilirdi. Dermen yine derdin sahibiydi. İşte buna yazık ki ne yazık hiçbir zaman dermanı bulamayacaktı.