Dün akşam Nahid Sırrı Örik'in Sultan Hamid Düşerken isimli kitabını okumaya başladım. Bu vesileyle size bir listeden bahsetmek istiyorum. Mutlaka bilenler vardır fakat bilmeyenler için de faydalı olabilir. 2017 yılında akademisyenler, yazarlar ve edebiyatçılardan oluşan bir ekiple Türk edebiyatının en iyi 100 romanı belirlenmiş. Biliyorum bu
— .. Bôyledir toplum olayları. Bir deli bir taş atar kırk akıllı kuyudan çıkaramaz... Bu ayrılıklar körüklendikçe bu kavganın sonu gelmez... Nasıl ayırırsın bu iç içe girmiş insanları? Kumaş ya da konserve kutusu değil ki ayrı ayrı raflara dizesin!
Sayfa 113 - Cumhuriyet Kitapları, 13. Baskı: Nisan 2010Kitabı okuyor
Şairlerin de (bu nesneler müzecileri) kunduracılar,
marangozlar, yapı ustaları gibi bir ustaları vardır.
Kan, toprak akrabalığı. Bu yüzden şairler yine
şairlerle büyür. Başlangıçta bu geniş bir alana yayılır.
Sonra sonra bu tek bir ozana indirgenir. Şeyh Galip,
Necati'nin toprağına atar kancasını, o toprağı birlikte
sürmeye başlarlar. Elbette her biri kendi duvarını da
çıkar. Baudelaire yıllarını Edgar Poe'ya adar. Mallarme'nin
de Poe'dur, Poe'nun demir attığı topraktır,
onun da toprağı. Ahmet Haşim, Şeyh Galip'i Tarancı
ile Dıranas'da Baudelaire'i görür.
Her şair surlarını böyle çıkar. Böyle kendi olur.
'Aşk biraz risktir, biraz tuzaktır, ama kumar değildir.
Aşkta kazanmak yoktur sevgili Doğan, bilerek isteyerek kurulan tuzaklara düşmek vardır.
Aşk biraz da kaybetmeyi göze almaktır.'
Sevgi gönüllerden kazındı da yerini nefrete ve kine terketti mi hayat yaşayan için de yaşatmak için de bir anlamı taşımaz olur. Hayatı aydınlatan kaynaklar kurur ve hayat çekilmez hale gelir. Veli de olsa deli de olsa gönlüne kin tohumları ekildi mi insanın eli kan içinde yüzmeye can atar.
"Bugün burada bizim rahatımız kaçtıysa, şimdiden yarın başımıza ne gelecek diye onların da rahatı kaçmıştır. Böyledir toplum olayları. Bir deli bir taş atar kırk akıllı kuyudan çıkaramaz."
Adı bilinmeyen bir ülkede, hiç kimsenin ihtimal vermeyeceği bir olay olur ve bir sabah ölüm görevinden vazgeçer. Başlarda coşkuyla karşilanan ölümsüzlük beraberinde bir çok sorunu getirir. Her gün can çekişen ama bir türlü ölmeyen (ölemeyen) aile bireyleri, dolup taşan hastaneler ve bakım evleri, emekli maaşı sorunları... tıpkı Jose Saramago'nun bir başka kitabı olan "Körlük" deki benzeri bir ahlaki çöküş burada da yaşanır ve kısa sürede maphia olaya el atar :v
Ölüm bir gün ansızın geri döner ve bu sefer farklı bir fikri vardır. Artık insanlar ölmeden 7 gün önce, öleceklerine dair eflatun bir mektup almaya başlarlar. (7 gün sonra öleceğimi öğrensen bugün ne yapardım??)
Kitabın sonunda bizi beklenmedik bir aşk hikayesi de bekliyor..
Yazarın körlük kitabını daha çok beğenmekle beraber akıcı, hızlı tüketebileceğiniz çerez bir kitap olarak şans verilebilir. Ölümün bir nimet olduğunu daha iyi anlamak için belki basit bir yol ama, unutmayalım çocukların öldüğü bu dünyada ölmek çocuk işi :)))