......."Neden olmasın Agu? Belki de bazı şeyler öyle olmak
zorunda olduğu için olur. Bir nedeni olmaz. Sadece öyle
olması gerektiği için olur. Söyleyebilir misin bana Agu,
ben neden bir ay perisiyim? Sen neden küçük bir agutisin?
Neden güneşin rengi sarıdır veya gökkuşağı yedi
renklidir? Neden kuşlar uçar? Balıklar yüzer? Neden
kar yağar? Neden üzüldüğümüzde gözümüzden yaşlar
akar? Neden kötüler kötülükler yapar? Neden dünyada
sadece iyiler yaşamaz? Neden?… Böylece tüm nedenli
sorular uzayıp gider. Ve hepsi sonunda ‘Neden olmasın?’
cevabının içinde kaybolup gider.”.......
sayfa 143, II.Paragraf
"Söylesene Mary," dedi Sagastao, "Bugün sivrisinekler bizi çok fena yedi. Neden böyle baş belası yaratıkların olduğunu biliyor musun? Onlar hakkında bir hikaye var mı?"
"Var. Şu tuhaf ruhlardan biri olan Wakonda gönderdi onları." dedi Mary.
Ölüm evde de, seferde de ölümdür. Ne zaman ve ne şekilde geleceği ise yalnız Allah'a malumdur. MÂdem ki her nefis ölümü tadacak (Ankebut/57) o halde neden Allah yolunda olmasın!
"Sizi üzmek istemem ama kaçmaya niyetim yok."
Arkamdan duyulan narin sesle kimin konuştuğunu anlayamadım. Ahmet'e baktığımda bakışları büyümüş, konuşan kişiye bakıyordu.
Kim olduğuna bakmak için döndüğümde daha sesi duyar duymaz kalp atışımın neden hızlanmaya başladığını anladım.
Bakışlarımız buluştuğunda olduğum yerde donup kaldım.
Lütfen bu bir rüya olmasın...
Hayır, o maziyi düzeltmekle, hatta güzelleştirmekle meşguldü. Neden olmasın sanki, kendimize daima yaşanacak iklim yaratmaktan başka ne yaparız? Hâl denen keskin bıçak sırtında oturamayacağımıza göre..
''Bir erkeğin yapabileceği en felaket AFC hamlesi, geçmiş cinsel
deneyimlerini açıkça anlatmak ve/veya birlikte olduğu kadından önce kaç
kadınla birlikte olduğuna dair (doğru olsun ya da olmasın) bir sayı vermektir.
Bu basit hareket, ister bilgiyi siz teklif edin ister o sizden zorla alsın, her
zaman kendini beğenmişlik olarak algılanır ve genellikle güvensiz bir
kadının duygusal şantajı olmasa da duygusal kızgınlığın çığ gibi
büyümesine neden olur. Bu, öğrenmeniz için sadece bir kez yapmanız
gereken bir çaylak hatasıdır.''
Şimdi imrenme içerikli kıskançlık sorununa dönersek, bunun değişmez bir biçimde üretildiği temel, sürekli olarak gelişen bir umutsuzluktur. Bu, özel bir şeye yönelik bir kıskançlık değil, Nietzsche'nin Lebensneid diye betimlediği, kendini daha güvenceli, dengeli, daha mutlu, dosdoğru, daha özgüvenli hisseden herkese yönelik çok genel bir kıskançlıktır.
Bir insanda böyle bir umutsuzluk duygusu gelişmişse, bilinç düzeyine yakın olsun ya da olmasın bunu açıklamaya çalışacaktır. Bunu - analitik gözlemcinin yapacağı gibi - karşı konulmaz bir sürecin ürünü olarak görmez. Bunun yerine, bu umutsuzluğa ya kendisinin ya da başkalarının neden olduğunu düşünür. Genellikle biri ya da öteki öne çıkmış da olsa, her iki kaynağı da suçlayacaktır. Suçu başkalarına yıktığı zaman, genelde kadere, koşullara ya da özel kişilere - anne, babaya, öğretmenlere, koca ya, doktora - yöneltilebilecek suçlayıa bir tutum ortaya çıkar. Sık sık dikkati çektiğimiz gibi, başkalarına yönelik nevrotik isteklerin büyük ölçüde bu açıdan anlaşılması gerekir.
Her zaman,ama her zaman, bir gün evveline göre daha fazla yaşayabilir insan. Neden olmasın? Daha uzun değil, daha huzurlu değil, daha fazla; belki kısacık ama daha fazla.