"Ey nefsim, titre, kendine bak, kendini gör, kendini bil, kendini anla, kendini tecessüs et. Ancak nefsine müfettiş, nefs-i emmarene mürakıp olmak yüksekliğine çık."
Der ki ;nefsine zor gelen hakkında hayırlı olandır. Ölçü budur evlatlarım. Bırakın yansın canlarınız ,bırakın nefsiniz kıvransın,bırakın ki malınızla olan imtihanı kazanın . Kendinize zor geleni ,yapacakken içinizden bir sesin size ‘yapma’ dediğini yapın ve bilin ki hayırlı olan işte odur.
"Ey nefsim, titre, kendine bak, kendini gör, kendini bil, kendini anla, kendini tecessüs et. Ancak nefsine müfettiş, nefs-i emmarene mürakip olmak yüksekliğine çık."
Bir hasta da iyileşme isteğinin her türlü tıbbî müdahaleden önce gerekli unsur olduğunu bilenler, niçin ümitli olmak ve ümitli olmak için ne yapmak gerektiğini de anlarlar; önce hâl idraki, nefs muhasebesi ve çaba...
Sırası gelmişken söyleyelim ki, "nefs" kelimesi Arapçadan başka hiçbir dilde yok... Bu kelimenin çerçevelediği mana, muazzam... Kalbin hakikatini ifade eden nefs ile ruh arasındaki bağ. Allah'a erme davasında en ince ukdeyi belirtir ve çözümü sadece ve sadece İslam tasavvufundadır.
İmamı Gazalî Hazretleri, nefs muhasebesinin en büyüğünü yaşamış olan insandır. O kadar ki, ruhî hali fiziğine tesir ediyor ve bir damla suyu içemiyor, yerlerde yuvarlanıyor, midesi bütün temessül imkânını kaybetmiştir.
1-Vecd ve aşkla yanmanın vasfı;
2-Sır idraki ile duymanın vasfı;
3-Kâinat ve nefs muhasebesi ile düşünmenin vasfı;
4-Eşya ve hâdiseye hâkimiyet ve şecaatle davranmanın vasfı;
5-Her türlü fedakârlık ve disiplinle ileriye atılmanın vasfı;
6-En derin merhamet içinde en keskin şiddet seviyesine ermenin vasfı;
7-Büyük aksiyon dehâsıyla işe ve hamleye girişmenin vasfı;
8-O’nun ahlâklanmanın ve başka hiç bir yol tanımamanın vasfı;
9-En nadide zevk ve estetikle süslenmenin ve dış âlemi süslemenin ve her kıymeti içte bilmenin vasfı...