Kolay mı mükemmel Müslüman olmak?! "Kendi hatalarımızı bulmakta sebat gösterelim, inatçı olalım, meydanları nefse bırakmayalım, pişmanlıkta geç kalmayalım, hatalardan hazer eylemenin rahmetinden yararlanalım, tevbe edelim ve arınalım. Bizzat kendi şahsımız üzerinde bu tür bir kontrol tesis edemezsek, yirminci yüzyılın, insanoğlunu Tanrı’sından uzaklaştıran genel etkisi altında büsbütün savunmasız kalırız. İşte “gaflet” dediğimiz hal! Nuri Pakdil: “Daha da vahimi, insanlarda gittikçe daha da belirginleşen kişiliksizlik. Sürüleşmek.” diyor ve ilave ediyor: “Kişiliksizliği yaygınlaştırmak gibi bir işlevi de oldu yirminci yüzyılın. Çünkü insanoğlu en çok bu yüzyılda aşağılandı, savunmasız bırakıldı”. Komünizm’e ve Kapitalizm’e inanan insanların meydana getirdiği topluluk, ancak bir sürüdür. Ama Müslümanlardan meydana gelen topluluğun adı cemaattir, ümmettir. Buna, özellikle düşmanın silahını düşmana karşı kullandığımız zamanlarda azami şekilde dikkat etmek gerekiyor."
"Kuantum alan teorisi ile ruhların bast-ı zaman, tayy-i mekan yaptıkları akılla izah edilebilir hale geldi. O halde ruhlarımız geçici bir alan olan dünyada dönüp durmuyor, başka bir aleme gidiyor. Kuantumla da bunu kanitlayabiliriz. Buna inanmamak insanın nefsine kolay geliyor, çünkü hesap verilebilirlik nefse ağır gelen bir olgudur. "
Reklam
Allah'ın Sevdiği Kuluna Beş Öğüdü...
Adamın biri bir gün bir rüya görmüş. Belki salih bir zat belki de peygamberân-ı izâm hazerâtından birisi, bilemiyoruz. Farklı rivayetler var. Rüyasında hâtiften bir ses ona demiş ki: "Sabah olup da sokağa çıktığın vakit gördüğün ilk şeyi ye. İkinci şeyi sakla. Üçüncünün isteğini geri çevirme. Dördüncüyü üzme. Beşinciden de kaç." Sabah
Şu halde daha çok "insanın kendisi" anlamına gelen nefsin potansiyel tehlike veya düşman şeklinde düşünülmesi yanlıştır. Nefis, iyiliği ve kötülüğü, fazileti ve rezaleti aynı anda barındıran bir alandır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, nefis, insandan ayrı, farklı bir varlık da değildir. "Nefisle mücadele" mefhumu nefsin farklı bir varlık kategorisi olarak algılanmasına yol açmış olabilir. Ancak bu mücadele insanın kendisiyle, hırslarıyla, bitmek tükenmek bilmeyen istek ve arzularıyla imtihanından başka bir şey değildir. Resûl-i Ekrem akıllı olmanın bir işareti olarak sunduğu bu mücadelenin nasıl yapılacağını şu hadisiyle bizlere ögretmiştir. "Allı kişi, nefsine hakim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Zavallı (ahmak) kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan (ve buna rağmen hala) Allah'tan (iyilik) temenni edendir." "Şeytan, sizi Allah'la (O'nun affina güvendirerek) aldatmasın" ayetinde de ifade edildiği gibi şeytan "Nasıl olsa Allah affedicidir." düşüncesini insana sürekli telkin etmek suretiyle nefse kolay bir şekilde nüfuz edebilmektedir. Peygamber Efendimiz (sav) adeta nefsani arzularının esiri haline gelen bu durumdaki insanları zavallı ve ahmak olarak nitelemektedir.
Sayfa 307
...Oysa ruh huzura teslim olmuşsa,zihin problem çöplüğünde kangrenleşmekten kurtulduysa eskiden yük gelen sorumluluklar nefse de kolay geliyor artık.
Susmanın bu kadar faziletli olmasının sebebi nedir? Bilmelisin ki: Bunun başlıca sebebi dilin afetlerinin çokluğudur. Çünkü hata, yalan, dedikodu, gıybet, riya, nifak, kötü söz, ağız bozukluğu, iki yüzlülük, kendini temize çıkarma, övme, düşmanlık, gereksiz işlere dalmak, batılı savunmak, Allah'ın yarattığı bir şeye eziyet, bir kimsenin namusuna iftira atmak hepsi dilin ve gereksiz konuşmanın afetleridir. Bütün saydığımız şeyler dilin öne çıktığı kötü şeylerdir. Hatta bunlar dile kolay, nefse ve kötü huy sahiplerine hoş gelen şeylerdir. Şeytanın da körüklediği şeylerdir. Şeytan dilin serbest bırakılmasını sever.
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.