Diriliş Güncel siyaseti bırakıp sadece kitaplarla meşgul olmaya niyet ediyorum ki; ceza, infaz, mahkum, hapis gibi kavramları duyduğum anda "Aman, bana ne?" deyip geçemiyorum. Yakın zamanda üst üste okuduğum için olsa gerek aklım Dostoyevski'nin Ölüler Evinden Notlar'ına taa Sibirya'ya, oradan Kafka'nın Ceza Sömürgesi'ne, oradan Diriliş'e gidiyor. 'Suçlu' kavramını sorguluyor, suçluları suça iten sebepleri düşünürken kendimi Reis Bey'i dinlerken buluyorum. Tolstoy'un Nehlüdov'unun da tesiri ile işlenen her suçta kendime pay çıkarıyor, mahkum ediyor, Dostoyevski'nin on yıllık hapishane gözlemlerine güvenerek suçluyu hapsetmenin mahkumları ıslah etmediği kanısına varıyorum. Aslında şu an kitabımı açıp dünyadan, gündemden uzaklaşmak istiyorum ama edebiyat beni siyasete itiyor.
Hedeflediğimin altında performansla geçen bir ay oldu. Şubat ayında telafi etmek ümidiyle diyor ve yorumlarıma geçiyorum:
Ayın ilk kitabı uzun zaman önce yarıda bıraktığım Oblomov'du. 'Bu kitapta önemli olan Oblomov değil; Oblomovluktur.' ön sözüyle başlayan kitapta kendi ataletimle yüzleştim. Tembellikten değil aşırı düşünme
Kültürel Referanslar
Rus kültüründe Kvas köklü bir geleneğe sahiptir. Ve bu gelenek Rus edebiyatında kendini ortaya koyar. Bir Rus tarafından yazılıp da Rusları anlatan bir edebiyat eserinde Kvas'a rastlamamak zordur:
Fyodor Dostoyevski Karamazov Kardeşler romanında, akşam yemeği sırasında içilen ve civarda ünlü olan "Manastır
Tolstoy, Diriliş'te Nehlüdov'dan bahsederken şunları söyler.. "İnsan sanki inadına yapar gibi gider, hep yaralı yerini çarpar, bunun tek nedeni ise çarptığını ancak yaralı yerini vurunca fark etmesidir.."
Diriliş kitabını bitirdim. Bi kısmı , oyunlardaki yan görevler gibi, çok gerekli değil ancak konuya derinlik katıyor.
Lev Tolstoy yine kanal7 dizilerine bağlamış. Ben bu tarz anlatımları sevmiyorum. Ülkemizde yeterince ağlayarak anlatan var. Karakterlerden Nehlüdov'a o kadar nefret doldum ki, elimi kitaba sokup boğazlayacaktım. Alıntı yaptığım cümlelerde de göreceğiniz gibi, insanların davranışları sosyolojik olarak açıklanmış.
Bütün insanlarda olduğu gibi, Nehlüdov'un içinde de iki insan vardı. Biri, başkalarına da yarar getirecek iyilikler peşindeki ruhsal insan, diğeri yalnız kendisi için iyilik arayan ve bu iyilik için dünyanın bütün iyiliklerini gözden çıkarmaya hazır tensel insan.