Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kitap Tanıtımı-İstek-1808-1918 arası Osmanlı`yı çökerten politikalar 1938`den günümüze aynen uygulanıyor mu? Abdülmecid niçin "Senin İçin Öldük Avrupa!" yazılı madalyalar bastırıp dağıtıyordu? Osmanlı 1856 yılında o dönemin Avrupa Birliği demek olan Europeen Concert`e tam üye olduktan sonra nasıl adım adım çöküşe sürüklendi? Avrupa Devletler Birliği`ne üye olmak uğruna Garter Haçlı Şövalyeleri Tarikatı`na üye edilen Osmanlı padişahları kimlerdi? İslam`ın koruyucusu ilan edilen Alman İmparatoru II. Wilhelm, Müslüman ve Hacı mıydı? Osmanlı`nın son Genelkurmay Başkanları Alman mıydı? Mustafa Kemal`e sandıklarla altın rüşvet teklif eden yabancılar kimlerdi? Mehmet Akif Ersoy Hıristiyan Almanya`yı Osmanlı`nın kurtarıcısı ve İslam`ın güneşi olarak mı görüyordu? 5.000.000 Alman altını karşılığında Cihad ilan edenler kimler? Alman Malı Cihat Fetvası`nı imzalayan Said-i Nursi ne zaman Almanya`ya kaçtı? Hıristiyan parasıyla, Hıristiyan komutası altında İslam Cihadı olur mu? Hitler, gerçek adı Haydar Ebu Ali olan bir Müslüman mıydı? Kimler Mussolini`yi Musa Nili adıyla Müslüman yaptı? Said-i Nursi 1957`de hangi tugay camisinin temelini attı? 1915`te Çanakkale`ye çıkartma yapan düşman birliklerinde yer alan Siyonistler kimlerdi? Siyonistler 1917`de Filistin`de Osmanlı`ya karşı savaştı mı? Kafkaslar ve Balkanlar`daki Müslüman Türkleri Hitler`in ordusuna katıp savaşa süren Müftü kimdi? "Dinler Arası Diyalog"u başlatan Hitler mi?
2. Nazım'ın Bitmek Bilmez Tatlı Aşkı Kahire’de Çek dostlarından biriyle karşılaşan Nâzım, beraberindeki Veray’la birlikte bu dostun peşine takılırlar. Mesele gene tatlıdır, ancak bu sefer bambaşka bir tatlı: Nâzım, gerisinde çocukluğunun bütün tatlılarının yattığı camlı vitrinin önünde durdu: Veracığım, tut beni! Şimdi burada ne varsa satın
Reklam
O Belde
Denizlerden Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin. Bilsen Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ,
Sevgili...
Ellerim boşlukta, senin, Uhud günü dağılan saçlarını arıyor Gözlerim göz bebeklerini, Hira dağında Gözümdeki damla biliyor şu anda yanakalarında soğuyor Ebubekir’in olup mağrada, Alin olup yatağında Seni Hatice’nin kalbinde,Aişe’nin dilinde , Zeyneb’in gözlerinde buluyorum Doğan günde, ayın ondördünde Baktığım her yerde seni görüyorum Sen
El-Hüseynî ve el-Geylanî'nin Hitler ve Mussolini ile ilgili Allah ile aldatma oyunlarının en hayasızlarından biri şuydu: Bu adamlar, Hitler'in 'Haydar' adıyla gizlice Müslüman olduğunu Mussolini’nin ise yine gizlice Müslüman olup Musa Nili adını aldığını yayıyorlardı Filistin’den Kafkaslara kadar. Propaganda o kerteye gelmişti ki bazı Müslüman gruplar şöyle nakarat tutturuyorlardı: Ne monşer ne mister Gökte Allah yerde Hitler
Osmanlı toplumunda Avrupa'daki gibi Yahudi karşıtı gelişmeler yaşanmamıştır. Aksine, öteden beri Osmanlı - Yahudi ilişkileri olumlu bir minvalde seyrede gelmiştir. Nitekim, bundan dolayıdır ki Yahudiler, Avrupa'dan daha iyi bir düzen olarak gördükleri Osmanlı'ya belli aralıklarla sığınmak zorunda kalmışlardır.
Sayfa 21 - Kronik Kitap
Reklam
Sultan II. Abdülhamid-Theodor Herzl Görüşmesi
Filistin, Osmanlı toprağı olduğuna göre, buradaki kararı bizzat Sultan II. Abdülhamid verecekti. Bunu bilen Theodor Herzl, II. Abdülhamid ile görüşmek için beş kez İstanbul'a gelir ve görüşme için teşebbüslerde bulunur. Ancak bunlardan sadece bir defasında, 17 Mayıs 1901 tarihinde Cuma selamlığının ardından huzura kabul edilme imkanına sahip olur. Fakat bu görüşmeden de bir netice elde edemez ve İstanbul'dan ayrılır. Sultan Hamid ile Herzl'in görüşmesi ile alakalı olarak Türkiye'de halk arasında, belli çevrelerde genel bir kabul olarak anlatıla geldiği gibi, Sultan bu görüşmede Herzl'i öyle iddia edildiği gibi terslememiş ve azarlamamıştır. Aksine uzun süren bu görüşmede Düyun-u Umumiye ve Filistin'e göç meselesi karşılıklı olarak konuşulmuştur. Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı devletinin dış borçlarının ödenmesi noktasında Herzl'in fikirlerini almış ve sonuna kadar onu dinlemiştir. Kabulde herhangi bir anormal durum vuku bulmamıştır. İkili arasındaki irtibat bundan sonrasında mektuplaşmalar yoluyla devam etmiştir. Mektuplardaki genel üslup da aynı şekilde karşılıklı nezaket ve memnuniyet üzerine idi.
Sayfa 25 - Kronik
192 syf.
·
Puan vermedi
NİLİ, I. Dünya Savaşı sırasında Filistin topraklarında kurulmuş olan bir Yahudi Casusluk Örgütünü anlatıyor. Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde, önce Filistin meselesinin bir özeti, Filistin'e Yahudi göçleri, NİLİ adlı bu İngiliz yanlısı, Türk karşıtı casusluk örgütünün kuruluşu, faaliyetleri anlatılıyor. İkinci bölümde ise örgütün kurucularından olan Alexander Aaronsohn'un Türk Ordusuyla Filistin'de adlı propaganda kitabının tercümesi var. Kitap, baştan sona Türk düşmanlığı ve iftiralarıyla dolu. Ancak dönemin Kanal ve Filistin Cephelerinden malumatlar vermesi nedeniyle önemli.
Nili-Ortadoğu'da Casuslar Savaşı
Nili-Ortadoğu'da Casuslar SavaşıNecmettin Alkan · Kronik Kitap · 2017139 okunma
"PROUST İMGESİ I. Marcel Proust’un on üç ciltlik À la recherche du temps perdu’sü (Yitik Zamanın Peşinde), mistiğin dalıncıyla naşirin sanatını, heccavın şen coşkusuyla araştırmacının kılı kırk yaran dikkatini ve monomanyağın sürekli kendisiyle uğraşan bilincini otobiyografik bir yapıtta bir araya getiren
192 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Adını ilk defa duyduğum bir istihbarat teşkilatı olup çok ilgimi çektiği için harıl harıl okuma isteği uyandırdı bende. Başta teşkilatın düşünce altyapısını ve kuruluş nedenlerini açıklıyor. Devamında ise tek tek başrolü çeken karakterleri anlatıyor amma velakin nerede neler nasıl verilmiş neyi kaçırmışlar konusunda çok yüzeysel kalmış bir eser gibi geldi. Diyebiliriz ki zaten istihbarat gizlidir ne bekliyorsun ki ama insan daha çok şey bekliyor. kitaptan ziyade lisans bitirme tezi gibi bir eser çokta değişik bilgiler barındırdığını iddia edemem. Arapların tembelliğini ve iyi bir nişancı olduğunu Yahudilerin ağzından duyacağımız kitap o kadar.
Nili-Ortadoğu'da Casuslar Savaşı
Nili-Ortadoğu'da Casuslar SavaşıNecmettin Alkan · Kronik Kitap · 2017139 okunma
Reklam
Elinizdeki kitapta galat-ı meşhur deyimini farklı ele alacağım. Siyasi-ekonomik-kültürel anlamda doğru bilinen yanlışlar üzerinde duracağım. İzah edeyim: - Napoléon Mısır'ı işgal ettiğinde Fransızlar, "Gizlice Müslüman oldu; gerçek adı Ali Bonapart'tır" diye halkı kandırdı. - Almanlar İkinci Dünya Savaşı'nda Müslümanları yanlarına çekmek için şu yalanı ortaya attı: "Hitler gizlice Müslüman oldu; adı, Haydar'dır!" - İtalyanlar boş durur mu; "Mussolini gizlice İslam'ı seçti; adı-soyadı Musa Nili," dediler. - İngilizler baktılar... Kıbrıslı Türkler kendilerine ateş püskürüyor; Prens Charles'ı Müslüman yaptılar; adı, "Hüseyin" idi! - En renklisini rahmetli Kaddafi söyledi; "Shakespeare Müslüman idi ve adı Şeyh Pir"di!
Sayfa 15
358 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.