Çocukların var mıydın Zorba?
Baktı:
Neden soruyorsun bir kızım var.
Evli mi
Zorba güldü
Niye gülüyorsun Zorba
Bu da soru muz patron? Budala mı ki evlensin.
"Niye gülüyorsun?" diye sorunca, 'Ben de Hataylıyım yani biraz da akraba sayılırız" dedi ve Arapça sohbet etmeye başladı. Bir binanın girişinde oturup dinlendikten sonra "Aman bu tür şeylere karışma” türünden tavsiyelerde bulundu sonra da vedalaşıp gitti. Giderken de “Sen burada bekle durum sakinleşince çık evine git" dedi. Tam uzaklaşırken, “Sende kaçak Arap çayı vardır. Adresini ver de bir ara gelir içeriz" deyip sokağın sonundan Harbiye'ye doğru yöneldi. Ben de arkasından “Ağabey çok kolay, Fındıkzade'de Akasya Sineması'nın oraya gel beni sor hemen bulursun" diye bağırdım.
Yaklaşık bir ay sonra sözünde durdu ve evi bularak gelip çayımızı içti. O gün Suriye'den taze kaçak çay gelmişti ve kısmeti olarak bir torbasını ona verdim. Van'a tayini çıkıncaya dek arada bir gelir sohbet ederdik.
“Ne olmuş?”
“Anneannemiz ölmüş. Başımız sağ olsun.”
“Oh my God!”
Sırt çantamı alıp çıktım evden. Minibüse bindim, minibüsten inip otobüse bindim, sonra otobüs vapura bindi, vapurdan indi köprüden geçti, otogara girdi. Otogarda otobüsten indim çevreye baktım, tanıdık yerler değildi. Büfeye gittim, “Bu şehrin en işlek caddesi neresi acaba?” diye
Larkyra dudaklarını büktü. “Yaraları iyileştirmek ve şarkı söyleyerek herkesi heyecana sürüklemek haricinde birçok farklı yeteneğim de var lordum.”
“Bundan hiç şüphem yok.”
“Öyleyse niye gülüyorsun?”
“Çünkü,” dedi Darius. Bakışlarını Larkyra’nın mavi rengi gözlerinden ayırmadı ve sonraki kelimeleri dudaklarından zorla döküldü. “Buraya geldiğinde benim kıyametim olduğuna inanmıştım ama anlaşılan o ki sen benim kurtuluşumsun.”
Larkyra’nın yanakları kızararak nutkunun tutulmasını sağladığında Darius göğsüne tuhaf bir keyif yerleştiğini hissetti. Kendi düşünceleri; arzuları, görevi ve acısı arasındaki savaşta bölünmüş halde olsa dahi bu yaratık yakınlardayken -kayıp tanrılar yardımcısı olsun ki- aklından geçenleri söyleyemezdi.