Körlük, her yerin kapkaranlık olduğu değil, bembeyaz olduğu bir körlük. İnsanların kısa bir süre sonra ilkelleştiği, hatta tamamen hayvani duygularına teslim olduğu bir dünya. Hikayedeki dünyayı çoğu kez körlerin gözünden görüyorsun! Ama aralarında gören tek bir kişi var ve onun gözünden de bir ayrı görüyorsun. Kitap baştan sona okurla sohbet ediyor gibi ilerliyor. Bu elbette güzel bir şey ama bir ara aşırı sıkıldığımdan dolayı yarım bırakmamak için direndiğimi de itiraf etmeliyim. Çeviriden mi kaynaklı, orijinali de böyle mi bilmiyorum ama virgüller, noktalar, diyaloglar aralarında savaş halinde sanki, o açında da biraz yorucu. Kitabın sonlarına doğru ise insanın içine işleyen, sarsan, oldukça anlamlı birçok konuya değiniyor ve "iyi ki okumuşum" dedirtiyor. Keyifli okumalar.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,8bin okunma
Hikaye Türk okuru için ne anlam ifade ediyor? Virginia Wolf ve Stefan Zweig'ı ne çok okuyoruz. Sabahattin Ali hâkezâ. "Hayatımız roman", hikâyelerimize dair bir deyiş. "O değil de" diye sözü ortasından koparaşlarımız hâkeza.
Hikayede şiirin yeri nedir? Şiirsiz hikâye olur mu? Ali Ural, Nazan Bekiroğlu... Sıtmalı kesik
Uşaklıgil’in “En çok beğendiğim romanım” diye tasvir ettiği, kendi dönemine ait edebiyat alanındaki yenilikçi fikirleriyle, o dönemdeki Serveti- Fünun topluluğunu temsil eden Ahmet Celil karakteri ile karşımıza çıkıyor. Türk romancılığında da yeni bir çığır açan, ilgi gören, her dönemde okuyucuyu etkileyen mükemmel bir eserdir.
Mai ve siyah;
Torakansi Başbakanı - Vay inek vay!.. Demek, topraklarımızda gözü var ha!..
T. Dışbakanı - Evet, gözü var...
T. Başbakanı - Gözü çıksın!
T. Dışbakanı - Gözü çıksın!
T. Başbakanı - Buna karşı ne gibi tedbirler düşünüldü? Genelkurmay Başkanı neler düşünüyor?
T. Genelkurmay Başkanı - Sınırlarımız boyunca tahkimatımızı pekiştirdik.
T. Başbakanı
Okumalıyım sanırım hem de çok okumalıyım yazmak için okumalıyım unutmak için tekrar sevmek için ama okumalıyım işte nasıl olur ki! nasıl saatlerce kaybolabilirim sayfaların arasında okumak bana göre değil ben yazmalıyım diyordum kendime isteyen okur umrumda mı! ben yazmalıyım sadece ama kavgalıydım kelimelerle ve imlalarla kelimeler tek başına cümle olma peşinde ünlemler susarken noktalar bağırıyordu içimde virgüller birer kadın gibi hayatımın en olmaz yerinde bölüyordu uykumu olmuyordu işte soru işaretleri bütün ilham kuşlarını kaçırdı olmadık yerde, ben okuyamıyorum sayın yargıç en azından kendim olarak okuyamıyorum yazsam olmaz mıydı bilirim şöyle uzunca yazamam yazsamda kimse okumaz okumasınlarda zaten kitapları bitirmekle meşgul insanların uzun cümlelere dayanamadığını hiç olmazsa kendimden bilirim onların ne suçu var 40 yılın başı iki kelime yanyana gelmiş ondada araya virgül koyduk hahaha sayın yargıç bu olmadı işte bu hiç olmadı...
Bu dünya böyle bir yer işte. Nereye baksan muamma.
Bu dünyada sır var esrar var. Sırr-ı esrar var.
Bu dünyanın sırrını çözen var var çözmeyen var. Çözmeye kalkıp da altından kalkamayanlar, Ebu Cehil dağ olsa, onu aşıp da bir yamacın sırtında sendeleyenler var.
Nice şifa dağıtıp kendine derman olamayan hekimler, içi dışı ayrı hilebazlar, ateşbazlar
Sâmiha Ayverdi'nin diğer romanlarında olduğu gibi bu romanında da tasavvufî aşk işlenmiş. Yazarın kaleminden çıkan ilk kitabı. Kitabın bir kısmını başka bir yazar yazmış fakat ömrü yetmemiş ve Sâmiha Ayverdi'den devam ettirmesini istemişler. Kitap basılmamış, PDF şeklinde internette bulunuyor. Yazarın kitabı yayınlatmamasının sebebi ise
Biraz daha mı sussam
Şöyle bir ömür kadar
Issızlığa uzansın bütün paragraflarım
Sular vursun kıyıya silinsin boydan boya
Kalsın cümleler yarım
Virgüller dara düşsün
Parçalansın noktalar
Kaybolup gitsin ne var
Ben böyle bahtiyarım
Eline iğne iplik almış gece, dikiyor gözlerimi kendi çarşafına. Rüzgarın uğultusu işliyor kanıma. Gökyüzü ışıl ışıl. Oturduğum yere özeldi sanki dolunay. Bütün rutinliğin, kargaşanın, yorgunluğun bir molaya ihtiyacı var. Sıcacık çayım ve kitabımla randevum var.
Kitabımı okumadan önce muhakkak sarılırım. Görmediğim dostumla ansızın