‘Yaşam kaybetmeyi öğrenmektir...’ diyor eserde. Yaşam kaybetmeyi öğrenmekten başka nedir ki ? diye düşünmekten alamıyorum kendimi. Gerçekten yaşam , yaşamak , yaşadığını zannetmek nedir ki? İnsan okurken ‘yaşam ne ki’demekten alamıyor kendini. Ana karakterin iç çatışmaları o kadar ustaca serpiştirilmiş , o kadar dozundaydı ki , beni de bir muhasebeye sevketti.
Ahmet Ümit’in çoğu kitabını okuyan biri olarak canım yine Ahmet Ümit çekti . Dedim ki ‘ yine bir komiser Nevzat macerası okumalıyım ‘ . O amaçla elime kitabı Kukla ‘yı aldım . Ama bir baktım ki bir kaç öykü ve masal denemelerinden sonra ilk polisiye romanlarından olan Kukla çok farklı tarzda yazılmış . Ana karakterin iç hesaplaşmaları ,insanlarla olan ilişkileri ve yaşadığı olaylar anlatılmış . Uzun ve sık paragraflarla yazılmış olmasına rağmen hiç sıkmayan ustaca yazılmış ve çok severek okuduğum bir eser oldu.
Sadece en çok şaşırdığım konu ana karakterin sürekli alkol tüketip de o kadar mantıklı ve hesaplı haraket etmesi...
12 eylül ve sonrası , sağ -sol çatışması , kendilerini dünyayı kurtaran yada dünyada en önemli kişi kendileriymiş gibi hayale kapılan yada kaptırılan ,kandırılan kukla gibi kullanılan gençlik, sönen hayatlar , umutlar , ceplerini dolduranlar , kendilerini akıllı zannedenler...
Keyifle okuyacağınızı düşündüğüm bir eser Ahmet Ümit işte !..
Sahi yaşam neydi ki?