Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadınlar Susarak Gider
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek
"Nedir ümit? Öldükten sonra, hesap gününde Allah'a olan ibadetlerinin geçerli olduğunu öğrenmenin ümidi. Ümitsizlik bu bakımdan Müslümanların reddettikleri bir şey. Yoksa, ümidimiz bir gün dünyanın rahatlığına ereceğimiz yönünde ise, işte o zaman işler sarpa sarıyor demektir."
Sayfa 53
Reklam
O "bir gün" ümidi
Zaman konusunda bizi en çok içinde yaşadığımız zaman kandırır, çünkü hiç bitmeyecekmiş, daha yıllarca sürecekmiş yanılsaması yaratır.
Sayfa 183Kitabı okudu
Son.. Mu?
Renk yürüyordu. Nereye gittiğini bilmeden sadece yürüyordu. Hiçbir şey hissetmeden.. Bakıyordu ama görmüyordu.. Telefonu çalıyordu ama o duymuyordu.. Zaten hiçbir şey duymuyordu.. Ağlamıyordu.. Taş kesilmişti.. Şoktaydı.. Sonra sonra baktı telefonuna, bir sürü kişi aramıştı. Annesi, Yelda, Yekta, ablası. Mesajlar da cabasıydı. Tam telefonu
"KADINLAR SUSARAK GİDER !" Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o
80 syf.
10/10 puan verdi
Harika! Tek kelime ile harika bir kitap. Pişmanlık ve korkuyu o kadar güzel betimlemiş ki. Sanki birazdan tüm korkularınız bir vücut halini alarak yakanıza yapışacak. Zweig'in aslen soyut olan duyguları böylesine somutlaştırması, hayran olunası bir kalem olduğunu tekrar tekrar gözler önüne seriyor. Kitapta geçen bir yer var sizlerle paylaşmak istediğim. Sanırım şöyle bir şeydi; Bir şeyden korkarsan aklın sürekli onda olur. Korkumuz aklın düşmanıdır. Fikirlerinize sürekli hücum eder. Korkumuzu ve korkumuzun kaynağı olan kişiyi sürekli düşünürüz. Ve korku zamanla yerini nefrete bırakır. Nefret de savaşa.. Maalesef dünyamızda bu kadar savaş varken şu cümleleri okumak, üzerinde düşünüp, fark etmediğim şeyi işaret ediyor. Evet savaşta birbirinden nefret eden iki taraf vardır. Ve yukarıdaki sözde de geçtiği gibi savaş, genellikle bir tarafın karşısındakini bir tehdit olarak görmesine karşın hissettiği korku ile aşama aşama gün yüzüne çıkar. Korkuyu bertaraf etmek için savaş çıkartılır. Yani savaşmak, saldırıda bulunmak bir cesaret veya güç gösterisi olmaktan ziyade bir korkaklık göstergesidir. Ve savaşmayı haklı gösterebilecek tek şey masumları korumaktır. Herkesin, masum canlıların zarar görmediği ve barış dolu bir güne uyanması ümidi ile.. Kitaba gelirsek ise sanırım Stefan Zweig'in beni şaşırtmasına artık şaşırmamam lazım. Benden size ufak bir tavsiye; ulaşım araçlarındayken okumayın. Aksi taktirde benim gibi durak kaçırmanız olası..
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022102,9bin okunma
Reklam
AŞK KAPANMAYAN YARADIR 47 yaşındaki recep bir tatil günü evde yalnız otururken kapı çalar. Gelen 19 yaşında bir kızdır ve kendisini arıyordur. Amasya’dan gelmiştir. Şükran diye bir kadının kızıdır. Ve üvey babasının şerrinden korumak için annesi tarafından gönderilmiştir. Gerçek babasının ise recep olduğunu söyler. Recep şoktan çıkamadan
Kadın Özgürlüğü Hareketinden sadece kadınların sorumlu olduğunu mu düşünüyorsunuz? Dünyada sürmekte olan Kadın Özgürlüğü Hareketi, erkeklerin yarattığı bir olgudur. Bunun da bir erkek komplosu olması seni şaşırtacaktır. Şimdi, erkek kadından kurtulmak istiyor. O hiç sorumluluk istemiyor. O kadınların tadını çıkarmak istiyor ama sadece eğlence
980 öğeden 961 ile 975 arasındakiler gösteriliyor.