Nobel ödüllü fizikçi Pierre Curie'nin sözlerini düşünüyordum:
"Endülüs'ten bize otuz kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyorduk.”
Hepimiz, tüm beyni olan canlılar gibi, işimize yarayan, hayatta kalmamıza ve ürememize destek verecek olayları zihnimizde işaretleyip o fırsatları daha çok kullanmamıza yardımcı olacak bir “ödül sistemi”ne sahibiz.1 Temel olarak dopamin adlı bir kimyasal maddenin salgılanmasına dayanan bu sistem, zihinsel bir haz ve ödüllendirme etkisi oluşturur.
Gerçek anlamda bir şeyler keşfetmek için tekrar “okumaya” başlamak lazım. Yanlış anlaşılmasın. Aslında her zamankinden daha çok okuyoruz. Ama paylaşmak için, alıntılar yapıp beğenilmek için, başkalarının yaptığı alıntıları çoğaltmak için... Çünkü internet denizinde başarılı bir sörfçü olabilmenin sırrı bu. Sürekli hareket hâlinde olmalısınız. En çarpıcı kitabı bulup en paylaşılabilir cümlesini keşfetmelisiniz. O fikrin gerçek anlamı üzerinde düşünmeye vaktiniz yok, sıradaki dalgaya geçip yolunuza devam etmelisiniz.
İnsanlığın binlerce yıllık tarihinden süzülüp gelen kültür birikimi birkaç yüzyıl boyunca kitap formunda kitlelerce okundu. Günümüzde hepsine istediğimiz anda ve rahatlıkla ulaşabilir hâle geldik. Geçen yüzyıl boyunca çekilen ödüllü filmlerin tamamı artık parmaklarımızın ucunda. Biz ne yapıyoruz? O filmlerin yerine kedi videoları izleyip kitaplar yerine birkaç cümlelik bilgi kırıntılarını tüketmeyi tercih ediyoruz.
Biz galiba okumayı unutuyoruz.
Sayfa 16 - Barış Özcan, Kitabı Issız Adaya DönüştürmekKitabı okudu
"Herkesin hayatında bir an gelir, içindeki ateş söner. Sonra, bir başka insanla karşılaşınca alevlenir. Hepimiz içimizdeki ruhu yeniden tutuşturan o insanlara müteşekkir olmalıyız." der.