Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DENİZ olunmalı, oğlum; bulutuyla,gemisiyle,balığıyla,yosunuyla.
174 syf.
·
Puan vermedi
BU KENT SENİ BIRAKMAYACAKTIR
Sadece yürüyüp gitmemeli insan. Her yürüyüş bir yolculuk olmalı. Yolculuklar izler bırakmalı. Hele ki yürüdüğün kent medeniyetler beşiği İstanbul ise. Son on yıldır her sene en az iki kez gittiğim ve her sokağını arşınladığım Yeniköy semti bu ziyaretimde beni o kadar şaşırttı ki. Nasıl mı? Anlatayım. Kaldığımız ev Yeniköy’ün en yüksek tepesinde.
Bu Kenttir Gidip Gideceğin Yer
Bu Kenttir Gidip Gideceğin YerKonstantinos Kavafis · Can Yayınları · 202095 okunma
Reklam
Karşı Evin Annesi
Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi. İmrenirdim... Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim dişlerimin arasına... Bilmezdim anne, Karşı evin babasında bitermiş iş; Bunu görmezdim. Hep başın ağrırdı... Başın, hep ağrırdı... Sırf bu yüzden
·
Puan vermedi
'‘Atilla Keskin toplumun vicdanıdır, belleğidir, geleceğidir"
Atilla Keskin 68´lerde Deniz, Hüseyin, Yusuf, Sinan ve daha niceleriyle çıktığı yolculuğu "Acılara Yenilmeyen Gülümseyişler“ adlı anı-romanında anlatıyor. Romanı okuyanların yorumlarına bakıyorum. Yazıların ortak özelliği, okurken insan nutkunun tutuluyor olması! Nasıl olmasın? "Ölüme İlk isyanım“ ile başlayan kitap, "Ölümle
Acılara Yenilmeyen Gülümseyişler
Acılara Yenilmeyen GülümseyişlerAtilla Keskin · Gendaş Yayınları · 200848 okunma
CEM KARACA - TAMİRCİ ÇIRAĞIN BESTESİNİN HİKAYESILİ
“Tamirci Çırağı” esasında bir aşk hikâyesi. Çalıştığı tamirhaneye arabasını getiren bir kıza görür görmez aşık olan bir tamircinin öyküsü. Tamirci, bu güzeller güzeli kıza vurulur, onu tekrar göreceği gün saçlarını arkası puslu bir aynada tarar. Ve ustasına “Bugün tulumları giymeyeyim” der. Onun yanında kendisini kötü hissetmek istemez. Ancak kız,
BULUT MU OLSAM Denizin üstünde ala bulut Yüzünde gümüş gemi İçinde sarı balık Dibinde mavi yosun Kıyıda bir çıplak adam Durmuş düşünür. Bulut mu olsam, Gemi mi yoksa? Balık mı olsam, Yosun mu yoksa?.. Ne o,ne o, ne o. Deniz olunmalı oğlum, Bulutuyla,gemisiyle, balığıyla,yosunuyla (Nazım Hikmet Ran)
Reklam
Eh, kardeşcik... diye sözlerini sürdürdü. Şimdi şu deniz bin ruble fırlatıverseydi bana! Hey anam be! Hemen bir meyhane açardım. Seni yanıma yamak alır, kendime de tezgahın arkasında bir döşek serdirip bir şarap fıçısını hortumla ağzıma bağlatırdım. Canım biraz neşelenmek istedi miydi, "Hey Maksim!" diye bağırırdım, "Aç şu musluğu" Lık-lık-lık... İç babam içerdim... Oğlum Yemelyan, yutkun bakalım... Ne hoş olurdu be!..
"Toplumda kayınvaliden gibi o kadar çok kadın var ki oğlum evlenince düzelir diye başka kızların da hayatlarını karartıp mahvediyorlar. Sen oğlunu adam edemezsen başkasının kızı senin oğlunu nasıl adam edecek?"
Sayfa 203 - Dls Yayınları
192 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
sahibine asla ulaşmayacak mektuplar…
Yazar Camilo Jose Cela bu kitapta yer alan mektuplar ona ulaşmadan kısa bir süre önce, bir yolculuk esnasında tanışıyor, kitaba adını veren Bayan Caldwell ile. Bayan Caldwell, Ege Denizi’ndeki bir fırtınada kaybettiği genç yaştaki oğlu Elia Arrow Coldwell için not şeklinde minik mektuplar yazıyor. “Sevgili Oğlum Elia’yla Konuşuyorum” başlığı
Bayan Caldwell Oğluyla Konuşuyor
Bayan Caldwell Oğluyla KonuşuyorCamilo Jose Cela · Olvido Kitap · 202273 okunma
Zerîlerin Direnişi Güneş kavminin kadın hikâyeleri Rojbîn Deniz
"Anne gel bu dünyadan ayrılalım. Sen önce beni ve kardeşimi öldür bu cehennemden kurtulalım. Eğer yapamazsan ben yapayım. Seni ve kardeşimi öldüreyim, sonra kendimi öldürürüm." Oğlum bunu söylüyor daha beş yaşında küçücük bir çocuktu. Ama yaşadıkları ona bunu söyletecek kadar ağırdı.
Reklam
KARŞI EVİN ANNESİ Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi İmrenirdim Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim dişlerimin arasına Bilmezdim anne Karşı evin babasında bitermiş iş Bunu görmezdim Hep başın ağrırdı Başın, hep ağrırdı Sırf bu yüzden
ÇATIŞMA Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman
V
Üşüyor mu deniz üstüne boşandıkça yağmur? Ondan mı dersin tüyleri böyle ürperiyor? Ben gidersem bi gün bu biçim bi sağanakta Alı al moru mor bir sandal gibi acaba Yıllar sonra yılmayıp yine Çarpar mı yüreğim yurdumun sahillerine?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.