Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Belki de daha önceki iki karısını öldürdüğünü, hapis yattığını söyleyerek televizyondaki evlenme programına çıkıp yeniden evlenmek istediği söyleyen yaşlı adam gibi davranacaktı. Adet böyleydi; onlara kader kurbanı deniyor, anlayış gösteriliyordu. Duvara " Kahrolsun hükümet" yazdığı yada okulda Deniz Gezmiş şiiri okuduğu için anti terör yasasına göre örgüt elemanı gibi gösterilip otuz yıla mahkum edilen gençler, öğrenciler gibi tehlikeli değildi toplum için.
Sayfa 290Kitabı okudu
TEMBELHÂNE YANIYOR!
Osmanlı zamanında ,okuduğum kitapta ismi zikredilmeyen, bir padişah varmış ve bu padişah tembel mi hasta mı olduğunu anlayamıyormuş. Yanına bilirkişi çağırmış ve tabi o kişi de padişaha ''Tembelsiniz.'' diyememiş. Halktan da birçok insanın böyle hissettiğini söylemiş. Padişah da o insanlara yazık olmasın diye bir ''tembelhâne'' açmaya karar vermiş. Burada bu insanların sigarasına kadar birçok ihtiyacı karşılanıyormuş. Belirli bir süre sonra bu rahatlığı gören insanlar dolmuş buralara. Padişahı uyarmışlar, böyle olmaz diye. Gerçekten tembel olanları belirlemek gerektiği söylenmiş. Bu hânede bir yangın çıkartmaya karar vermişler ki kim tembel kim değil belli olsun. Çok tembel olduğunu iddia edenler bile alevi görür görme kaçmış. İçeride sadece bir tane adam kalmış ki ateş de ona çok yaklaşmaktaymış. İş olacak gibi değil! Adam da yanacak! Onu oradan uzaklaştırmışlar. Meğerse adam da tembelin hasıymış. Elinde bir sopa olduğunu söylemmiş ve en azından onu ateşe tuttuktan sonra onu uzaklaştırsalar daha iyi olur diye düşünerek serzenişte bulunmuş. Yani ateşten ''uzaklaşırdım'' da demiyor, ''uzaklaştırırdınız'' diyor. Tembel ağası ilan edilmiş bu adam. Bu söz Galatasaray Lisesi'nde yatakhanede de öğrenciler uyanmayınca kullanılmış. Haluk Dursun ''Gençlerle Hayat Bilgisi'' kitabında sayfa 139'da söylüyor bunu. O günden beri böyle kalıplaşmış sözcük mü deriz artık bilmem kullanılagelir olmuş. Bizler de yangın varken yerimizde saymayalım. Uyumayalım. ''TEMBELHÂNE YANIYOR GENÇLER, GÜZEL İNSANLAR UYANIN!''
Reklam
Öğretmen kalitesini düşürme çalışmaları
Yeni model ise, bütünleşme yerine parçalanma getirmeliydi. Buradan hareketle, öğretmen okulları 1970 yılında liseye dönüştürülerek, üniversiteye özendirilme başlar: Bu gençler arasında üniversiteye girebilecek kadar yetkin olanlar, oralara gidecekler, başarılı olamıyanlar da köylere öğretmen olarak gideceklerdi. 1974 yılında, «ilkokul öğretmenleri
Sayfa 187Kitabı okudu
“Her şeyi görmeye çalışan insanın ümitsizliği, her çeşit insanı karanlık çabalar içinde görmenin verdiği bezginlik, zavallı karanlık insanların devrimlere yapışarak doğrulmaya çalışması, sefalet içinde öğrenciler, eylem dışında hiç tutunacak bilgi-görgü-sevgi v.b. dalları olmayan ümitsiz gençler, bu arada toplumun 'craze'leri: televizyon, seks, futbol, araba, kat, deniz kıyısı, geziler, gençlerin bölünüşü: eylemciler ve hippi kılıklı züppeler, tüketim sanayiinin dört nala gidişi, reklamlar, tüccarın birikim endişesi, miskin ve ruhsuz hocalar, öğrencinin başına geçerek büyük adamlık komplekslerini tatmine çalışan hocalar, Demireller ve onlar gibiler, küçük aydının moralist çabası, Ecevit, burjuva aydının ezilişi, esnaf ilerici yazarlar, sevgi propagandası yapan nefret dolu insanlar…”
Sayfa 247 - İletişimKitabı okudu
Kovuşturduğu hazzın kendisini elde etmesine ses çıkarmayan iktidar; ve bunun karşısında, kendini gösterme, skan­dal yaratma ya da karşı koymanın verdiği hazla kimliğini bulan iktidar. Hem dolandırıcılık, hem çekicilik; çatışma ve karşılıklı güçlenme: Ana babalar ve çocuklar, yetişkinler ve gençler, eğitmenler ve öğrenciler, doktorlar ve hastalar, histerik ve sapkınlarıyla psikiyatristler, XIX. yüzyıldan bu yana hiç durmaksızın bu oyunu sürdürmüşlerdir
Adet böyleydi; onlara kader kurbanı deniyor , anlayış gösteriliyordu. Duvara "Kahrolsun hükümet" yazdığı ya da okulda Deniz Gezmiş şiiri okuduğu için terörle mücadele yasasına göre örgüt elemanı gibi gösterilip otuz yıla mahkûm edilen gençler, öğrenciler gibi tehlikeli değildi toplum için.. O gün; Türkiye Cumhuriyeti'nde sadece 2014 yılındaki 294 kadın cinayetine bir tane daha eklenmişti..
Sayfa 333
Reklam
Gençler "insanlığın en yüksek değerinin ırk olduğunu" ağızlarına sakız yapmış, "ırkların eşit olmadığını" tekrarlar olmuşlardı. Okulda bulunan tüm Alman kökenli öğrenciler, mensubu bulundukları ulusun köklü bir uygarlık geçmişine sahip olduğu düşüncesindeydi. Büyük uygarlıkları da ancak üstün ırklar kurabilirdi..
Sayfa 43 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Gençliğin estirdiği rüzgar
Esasen aynı düşünceyi seslendiren siyasi partiler, işçi sendikaları filan da yok değildi ama hiçbirisinin sesi gençlerinki kadar gür çıkmıyordu. Gençliğin estirdiği rüzgarı ne siyasi parti mitingleri ne de işçi ve köylü direnişleri estirebiliyordu. Gençler, öteki sosyal kesimlere her geçen gün biraz daha fazla ilham verir olmuşlardı. Düzenin devamından yana olanların bu durumu kabullenmesi pek de müimkün görünmüyordu. Özellikle çıkarı Türkiyede işbaşında bulunan türden hükümetlerle paralel olan ABD gibi emperyalist güçlerin, öğrenciler tarafından düzenlenen ilerici davranışlara sempatiyle yaklaşmalarını beklemek saflık olurdu.
Sayfa 240Kitabı okudu
510 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.