Öğretmenler! Atatürk size güvenmedi mi? Neredesiniz? Hangi kuvvet, hangi ücret sizi bir Türk çocuğuna ders verirken, yabancı dil dersi dışında, İngilizce konuşmaya zorlayabilir, teşvik edebilir? Derslerinizi Türkçe veriniz ki çocuklar konuyu iyi öğrensin. Onların kafasına her gün vurur gibi aşağılık duygusu, ulusal kimliksizlik aşılamayı kabul etmeyiniz.
Öğrenciler, gençler! Atatürk'ün gençliğe hitabesi işte bu günler için yazılmıştı. Siz sömürge evlatları olmayacaksınız. Atatürk'ün ümidini boşa çıkartmayacaksınız. Yabancı dilleri de, ama önce kendi dilinizi, edebiyatınızı, tarihinizi iyi öğreneceksiniz.
KINALI KUZULAR..
Rahmetli Neşet Ertaş konserinden birinde ‘’Hey onbeşli , onbeşli’’ türküsünü söylemeye başlayınca seyirciler coşar ve elleriyle ritm tutmaya başlar. Türkü muazzam, söyleyen üstad olunca..
Birden ayağa kalktı;
Durun ! diye kesti türküyü.
Ne yapıyorsunuz?
Salon şaşkındır. İçeride sessizlik hakim. Ne olduğunu anlamayan seyirci
Bugün okul çıkışı bindiğim otobüste kötü bir olaya denk geldim. Çoğu kez bindiğim otobüs başka okulların da çıkış saatine denk geldiği için öğrenciler olur, lakin otobüsün büyük bir çoğunluğunu her zaman yaşlılar oluşturur. İki lise öğrencisi önümdeki koltukta oturuyorlardı. Yaşlı bir amca geldi, arkaya yanaştı ayakta duruyordu. Çocuklar kendi aralarında konuştukları için belki de amcayı fark etmediler çünkü ben ne zaman denk gelsem gençlerin yaşlılara yer verdiğine tanık olmuşumdur. Otobüs hareket ettikten bir süre sonra, sanıyorum ki gençler amcayı fark edip yer vermek istediler ama amca öyle bir tersledi ki " geldik artık incez zaten, oturmayacağım" deyip başladı "Ne kadar edepsiz, terbiyesiz bir nesil" demeye! Ben çok üzüldüm o gençlerin haline, bu hakareti hak ettiklerini düşünmüyorum lakin çoğu kez denk geldiğim gençler hep yer vermiştir. Amcanın böyle çirkin bir hakareti yapması zoruma gitti hiç de terbiyesiz değillerdi oysa ya da annelerinin onlara vermiş olduğu terbiyeyi nereden anlamıştı? 65 yaş üstü bedava diye keyfince bir duraktan binip 5 dk sonraki durakta inerken, bu haklarını suistimal eden teyzeler veya amcalar terbiyeli de bir gün yer vermeyen yorgun öğrenci mi terbiyesiz? Sonra o amcanın bir öğretmen olduğunu öğrenince utanıyorum! Böyle çirkin bir üslup yakışıyor mu bir eğitmene? Haydi o çocuklar suçlu diyelim bir tebessümle "evladım, çocuğum haydi, siz gençsiniz bir yer verin de oturalım" deseydi o çocuklar yer vermez miydi? Bir de öğretmen amcam saygı bekliyordu! Allah şahit çocukların bir saygısızlığı olmadı lakin sen önce bir sevgi göster ki saygı göresin...
(Spoiler içerir)
Fakir Baykurt... Ülkemizin gelmiş geçmiş en değerli kalemlerinden bir adam. Pek çoğumuzun ismini, kitabı filme, diziye uyarlandığı vakit duyduğumuz bir yazar. Kendini halkın eğitimine adayan Anadolu'nun en kıymetli filizlerinden, Köy Enstitülü gerçek bir öğretmen. Kaleminin ucunu kıranlara karşı, büyük bir kararlılık ile,
Sayın Türkân Saylan Kimdir?
17 yıl boyunca yaşadığı mahalleden dışarı çıkmasına izin verilmemiş; kendini ilk kez özgür hissettiği an Tıp Fakültesi'ne gitmek için Beyazıt tramvayına bindiği zamandır. Daha ortaokul yıllarında hayal ettiği hekimlik mesleğinin rozetini de takar yakasına. Okurken evlenir. İlk oğlunu dünyaya getirince ilk büyük
Bu inceleme, gösterilmek istenenlere inanmayı değil de gerçeklere gözlerini kapamayan, seslerini duyurabilen cesur anneler babalar için gelsin. Anlamadan, dinlemeden sorgulama hakkına sahip olduklarına inanan, anında yargısız infazı seçen korkaklar için değil .
Bu inceleme, insanlık adına mücadele eden, hak yemeyen hakkını
Yaşamaya çalışmanın verdiği ağır sancılar içinde geleceğe umutla bakmak isteyip de eline yüzüne bulaştıran, başta plandemi dönemi olsun her türlü olumsuzluğa rağmen yine de bu ülkenin yarınlarını kurmak için çırpınan gençler (artık pek az kimse genç sıfatını kendine yakıştıyor) olarak fikrimi beyan etmek istiyorum.
Öncelikle şunu söylemek
Gençler artık ne istediklerini biliyorlardı:
Amerikan emperyalizmine hayır!
NATO'ya hayır! Eğitimde özel sermayeye hayır! İşçilere destek ve işbirliği!
Artık Türk öğrenciler de bütün dünya gençliğiyle birlikte olayların içindeydi.
Her şeyi görmeye çalışan insanın ümitsizliği, her çeşit insanı karanlık çabalar içinde görmenin verdigi bezginlik, zavallı karanlık insanların devrimlere yapışarak doğrulmaya çalışması, sefalet içinde öğrenciler, eylem dışında hiç tutunacak bilgi-görgü-sevgi vb: dalları olmayan ümitsiz gençler, bu arada toplumun 'crazeleri: televizyon, seks fotbol araba, kat, deniz kıyısı,gençlerin bölünüşü eylemciler ve hippi kılıklı züppeler tüketim sanayinin dört nala gelişi, reklamlar, tüccarın birikim endişesi, miskin ve ruhsuz hocalar, öğrencinin başına geçerek büyük adamlık komplekslerini tatmine çalışan hocalar, Demireller ve onlar gibiler küçük aydının moralist çabası, Ecevit, burjuva aydının ezilişi, esnaf ilerici yazarlar sevgi propagandası yapan nefret dolu insanlar.
Amerikalı müstevliyi korumak için öğrenci kurdunu basıp; Anadolu'dan okumak için gelmiş yoksul çocukları uykudan uyarıp işkence ediyorlar. Kimisini yurdun penceresinden atıyorlar ve karakolluk oluyorlar. Yoksul bu öğrenciler kanlı çıplak vaziyette hakim karşısına çıkarıyorlar. Hakimde köyden gelmiş yoksul bir ailenin çocuğu. Hakim hepsinin adını okuyor hepsi Anadolu'nun içinde yoğrulmuşlar tıpkı hakim gibi.
Komalık edilen bu gençlerin; hakim savcının sevk istemini okuyor: ''Devletin emniyet kuvvetlerini tahkir ve tezyif-Hükümetin nüfuzunu kıracak asayiş bozucu hareketler- Müessir fiil ve darp-polise mukavemet''
Hakim gençlere bu suçları işlediniz mi?
Gençler ''işlemedik uykuda idik'' ve üniversite rektörü istifa ediyor