Hani dünya lideriyiz diyorsunuz ya!!! İşte bu ülke dünyanın lideri bile değil,sadece ekonomik olarak kendisini ve halkını refaha ulaştırmış bir ülke ve bunun sonucunda halkının uğraştığı sorunları bu fotoğrafta olanlar gibi. Peki biz dünya liderinde!!! neler var? Ekmeği hâlâ 10 liradan satmak istemeyen ihtiras sahipleri, taksisine iyilik olsun diye aldığı şerefsiz tarafından öldürülen taksici, yıllarını verdiği eğitim uğruna canavarın biri tarafından öldürülen öğretmen, dün vahşice katledilen iki kadın, aylardır kimin öldürdüğü herkesçe bilinen Sinan Ateş davası iddianamesinin (bir siyasi liderin sözü ile) içi boş bir şekilde ancak kabul edilmesi (ki o lider bir kaç saat önce kimse yargıya talimat veremez demişti),VEEEEEE GÖTÜNE DON ALAMAYAN FAKİRLERİN, BAŞKALARININ KABAHATLERİNİ KENDİ CANLARINI SAVUNUYOR GİBİ SAVUNMALARI. Şimdi yapalım mı bir daha karşılaştırma DÜNYA LİDERLİĞİ NEDİR VE BİZ SİZ KENDİNİZİN KURDUĞU O MASALSI ÜLKENİN BİLE LİDERİ DEĞİLSİNİZ, ÇÜNKÜ MASALIN GİRİŞ KISMI VAR BOKTAN, GELİŞME BÖLÜMÜ YOK ÇÜNKÜ EVRİM BİZDE TERSİNE ÇALIŞTI VE ÇALIŞIYOR, SONUÇ İSE BELLİ; BÖLÜNMÜŞ VE SEVR ANTLAŞMASINA MUHTAÇ BİR ÜLKE.
Derda Yuşa
Komedi serisi olmasına rağmen arkadan çok anlamlı hayat gerçeklerini gösteriyor.İnsanların kendinden güçsüz olanlarını ezmesi ve bunda bir sorun bulmaması gibi şeylere güzel değinmiş.Herkesin dersleri de iyi olmak zorunda değildir.Çünkü kişinin içinde başka bir güç yatıyor olabilir.Bu seriden zaten fark edeceğiniz gibi iyi bir öğretmen tüm hayatınızı olumlu yönde değiştirebilir.
Suikast Sınıfı 3Yusei Matsui · Gerekli Şeyler Yayınları · 2016369 okunma
Açıkcası yormayan, keyifli, çabuk okumacak bir kitap arıyorsanız işte bu o kitap.
Beni RS kıyılarındayken çeken kitap olduğu için ayrıca sevdim.
Konu olarak Kadın karakterimiz Lou çocukluğundan beri abisinin en yakın arkadaşının abisine aşık. Onu çocukken zor bir durumdayken kurtardığı için adete kahramanı olarak bakıyor ondan 8 yaş büyük olması da önemli değil ve çocukluğu boyunca olan bölümlerde Bennect’e karşı hislerini ve nasıl görmezden gelindiğini görüyoruz. Sonrasında aradan yıllar geçiyor ve Lou artık 30 yaşında bir öğretmen ve okul gezisi kapsamında kampa gidiyor.
Kampta ise hayatta kalma koçu olarak karşısına ilk aşkı Ben çıkıyor ve sonrasında olaylar başlıyor.
Ben çocukken Lou’nin ona olan ilgisinin farkında ama çocuk olduğu için asla görmüyor, kampta karşılaştığı kadındansa gerçekten etkileniyor ve hayatında yenilikler yapmaya karar verdiği dönemde bunu bir işaret olarak alıp, Lou ile beraber olması gerektiğine karar veriyor.
Ben’in hislerinin çok hızlı gelişmesi tam sevemediğim kısım olsa da sonuna kadar mücadele etmesi, rakiplerine karşı gösterdiği tavır gayet keyifliydi :)
Sonlara doğru gereksiz uzadığını düşündüğüm bir iki yer olduğu için puan düşürdüm ama ikili bakış açısı ve bölümlerin kısa kısa olması yüzünden kolaylıkla okunan bir kitap oldu.
Büyük tarihçi ve teşkilatçı Zeki Velidi Togan hocanın Bayezid Camiinde kılınacak cenaze namazı için toplananlar...
Onu son yolculuğuna uğurlamak için kimler gelmemiş ki, işte sol başta 3 Mayıs 1944 nümayişini tertip ettiği için 1944'te beraber çile çektiği mahkumlardan şair-öğretmen Cemal Oğuz Öcal, yanında Salih Tuğ. Seyfullah Esin, Nejat Göyünç ve Fahri Belen Paşalar da seziliyor. Sağ başta büyük tarihçi Tuncer Baykara, oğlu Sübidey üzüntülü ve yere bakıyor. Fotoğrafın kadrajına girmemiş ama Atsız da oradaydı.
Üniversite mesai arkadaşları ise arkada dua ediyorlar.
Togan'ın Saint Petersburg üniversitesinden büstünün kaldırılmasına içerlemiş de hemşehrimiz Keçiören eski Belediye Başkanının açtığı Zeki Velidi Togan parkına naklini talep etmiştim. Yazıma bir dönüş dahi olmadı. Boş işler olarak gördüler demek ki. Olsun... Baht utansın...
Öğretmenin gözünde henüz ilkokuldaki bir çocuk bile, yıllar sonra hayatın içinde yer alacak bir bilim insanı, sanatçı, sporcu, siyasetçi olabilir. Yeni öğretmen olan, yarının büyükleriyle etkileşim kurduğunun bilincindedir.
Sayfa 27 - Final Kültür Sanat YayınlarıKitabı okuyor
Birden öğretmene:
- Anan seni kimin yanına koydu da gitti İstanbul'a diye soruverdi. Öğretmen, Fadiş'in sandığından daha dolu bir çocuk olduğunu anladı:
- Ablam bakıyordu bana, deyip, sözü değiştirdi.
Fadiş o günden sonra, öğretmenini çok sevdi. Çünkü, ikisinin de birbirine benzer yanları vardı. Fadiş, bu benzerliği çok benimsemişti.
Bir gün, bahçede öğretmenin yanına yaklaştı:
- Öğretmenim, ablan seni dövüp evinden kovar mıydı? diye sordu. Genç öğretmen, şaşkınlıkla kekeledi:
- Ne zaman?
Fadiş soğukkanlılıkla:
- Anan seni bırakıp İstanbul'a çalışmaya gittigi zaman...
Sayfa 141 - Altın Kitap, 48. basım/ Mart 2009Kitabı okudu
Çocuklar attığınız adımları sevgiyle izlerler ve o izlerin üzerine basarak yürümeyi isterler.
O zaman eğilip kulağına "Benimle beraber yürü ama benim ayak izlerime sakın basma, ancak o zaman toprakta kendi ayak izlerini bırakırsın can yavrum" deyip, yanağından kocaman bir öpün.
On yaşında öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen, ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmektedir. Gönderildiği katı kuralları olan yatılı okulda (aslında Charlotte Brontë'nin bir yılını geçirdiği Lancashire'daki okuldur) kötü günler geçirir. Ancak Jane Eyre, Charlotte Brontë kadar şanslı değildir; okulda on yıl kalır ve öğretmen olarak mezun olur. Edward Rochester'ın malikânesinde mürebbiye olarak iş bulur. Evin gizemli efendisi Rochester'e âşık olur; ancak onu hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar beklemektedir.
XIX. yüzyıl İngilteresi'nde, her türlü tutuculuğun kol gezdiği Victoria döneminde geçen Jane Eyre, birçoklarınca kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarı Charlotte Brontë'nin yaşamından izler de taşıyan roman, hayatın sillesini yiyen yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür.
Jane Eyre, yalnızca kadının erkek egemen toplumdaki konumuna gözüpek yaklaşımıyla değil, güçlü ve tutkulu anlatımıyla da edebiyata yenilikler getirmiş bir öncü kitaptır.
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 202031,2bin okunma