Hergün bir bilgi yağmuruna tutuluyoruz: makyajlı ergen kızların kadın kılığına girerek ebedi güzellik vaad eden mucizevi güzellik ürünlerini sundukları reklam afişleri, evlilik yıldönümlerini kutlamak için Everest'e tırmanan ihtiyar bir çift, yeni model masaj aletlerinin ilanları, zayıflama ürünleriyle dolup taşan eczane vitrinleri, hayatı olduğundan farklı gösteren filmler, müthiş sonuçlar vaad eden kitaplar, kariyerde yükselme ya da iç huzuru bulmak konusunda insanlara öğütler veren uzmanlar. Bütün bunlar yüzünden kendimizi yaşlı hissediyoruz, maceradan yoksun yaşamlar sürüyoruz.
Mahkumlar boş zamanlarında tavla, iskambil ve domino oynuyordu. Nazım 32 yaşında olduğu halde çevresindeki bütün tutukluların ağabeyi durumundaydı. hepsiyle ayrı ayrı ilgileniyor, onlara öğütler veriyor, eline para geçtiği zaman da yardım ediyordu. Komünistlikten tutuklular arasında böylece bir tür komün topluluğu oluşmuştu.
Öteki tutuklular genelde yoksuldu. Nazım telif ücretlerini ve dostlarından gelen paraları da onlarla bölüşüyordu
“Annesi İsmail Ağa’ya şöyle öğütler:
‘Bir de senden dileğim, oğlum, o kasabaya gidersen, o Ermenilerden kalma evleri, tarlaları kabul etme. Sahibi kaçmış yuvada, öteki kuş barınamaz. Yuva bozanın yuvası olmaz. Zulüm tarlasında zulüm biter.”
Kırılmış olan Kılıç'ı ara:
Onu İmladris'te bulacaksın;
Orada Morgul büyülerinden güçlü
Öğütler alacaksın.
Göreceksin beliren alamet
Kıyameti haber verecek sana
Uyanacak İsildur'un Felaketi;
Ve Buçukluk atılacak öne.