Oğuz Atay, beyninde oluşan bir tümör yüzünden, 13 Aralık 1977 tarihinde hayatını kaybetti. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanında, kendi kendine ve topluma yabancılaşmış olan roman kahramanı Selim, intihar ederek yaşamına son verir. Oğuz Atay'dan izler bulduğum bu roman kahramanı intihar mektubunda şöyle yazar: "Belki ben tanıdığın
“ Bir öğle vakti bağlanan telefonda karşıma Oğuz Atay çıktı. Söze derhal sen diye başladı:
-“Sen rakı içer misin?”
+“Arada evet...”
-“Peki şalgam suyuyla birlikte içtin mi ?”
+“Hayır”
-“Güzel. O halde bu akşamüstü saat altıda Atlas Sineması’nın girişinde ol. Seni bir yere götüreceğim. ”
Dediği saatte buluştuk. “bir yer” dediği, Ağa Camii’nden
Oğuz Atay eserini daha bitirmiş bulunmaktayım. Okuduğum dördüncü kitabı. Kaldı üç kitap. Onları da en kısa zamanda okumak isterim. En kısa zaman derken bir ay diye düşünmeyin, ama bir yıl içinde olabilir. Önce elimde okunmayı bekleyen kitapları bitirmeliyim.
Gelelim, yazdıklarıyla eleştirmenler tarafından POST MODERN edebiyatçı
Tutunamayanlar:
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandırma.
Tehlikeli Oyunlar:
Bizim gibilerin hayatında güzellikler, kısa süren aydınlıklardır. Bizim gibiler, başkalarının yaşantılarına kısa bir süre için girerler.
Günlük:
Selim gibi, günlük tutmaya başlayalım bakalım. Sonumuz hayırlı değil herhalde onun gibi. Bu defteri bugün satın aldım. Artık Sevin olmadığına göre ve başka kimseyle konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun. "Kimseye söyleyemeden, içimde kaldı, kayboldu," dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni - ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda, bana bunu da yaptınız!
Oğuz atay Son gecesinde bir dostlarının evindedir. Oğuz Atay bir ara banyoya gider. Bir süre çıkmaz. Bir sessizlik olur. Dostları merak edip seslenirler. ' Nasılsın Oğuz? ' diye. Oğuz Atay , " sevinmeyin, daha ölmedim" karşılığını verir banyodan. Sonra yine bir sessizlik olur ve yine merak başlar. Dostları banyoya koşarlar. ' Nasılsın Oğuz?' diye seslenirler. Bu defa ölmüştür..
"Sevinmeyin daha ölmedim" sözleri aslında son sözleriydi...
Oğuz Atay ağrı kesicilerin artık fayda etmeye başlamaması, çift görme gibi sorunların artmasıyla birlikte artık doktora gitme zamanının geldiğini anlar. Doktora gidince büyüyen tek şeyin onun yalnızlığı ve anlaşılmıyor oluşunun olmadığı ortaya çıkar. Beynindeki virüs de tıpkı onlar gibi büyümüştür. Tedavi için Londra'ya gidecektir. Kendine
Oğuz Atay ve eserleriyle ilintili paylaşımlarımız.
Basında Oğuz Atay ve "Tutunamayanlar" ile ilgili çıkan ilk yazı; #100240742
Tutunamayanlar kimdir? #100487282
Oğuz Atay? #101495807
Tehlikeli Oyunlar'ın Tutunamayanlar'dan farkı
Kimdir Peki? Hayatı hakkında kısa bir bilgi.
Oğuz Atay, 12 Ekim 1934'de Kastamonu'da doğdu.
1951 yılında Ankara Maarif Koleji'ni (şu anki adıyla Ankara Koleji) bitiren Atay, mezuniyetinden sonra İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesi Bölümü'nde okumaya başladı.
Buradan da 1957 yılında mezun olan Atay, üç yıl sonra İstanbul
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.