Liselerde öğrenciler imtihanlar bittikten sonra bir araya gelerek, ders kitaplarını özel bir törenle yakıyorlar. Neden acaba, bunun anlamı nedir? Çünkü ruhen ölü okullarımız öğrencilerin beynini canlı düşünceler yerine kuru ve sıkıcı okul kurallarının cansız tozuyla doldurmaktadır. Okullar öğrencilerde bilgilenme arzusu uyandırmamakta ve bilimsellik yaklaşımını geliştirememektedir. Okulun temel görevi öğrencilerin bilimi anlamaları ve ona değer vermelerini sağlamaktır. Fakat okul bu görevi yerine getiremiyor.
Sayfa 199
ACİL KAN ARANMIYOR!!! KÖY OKULLARINA KİTAP YARDIMI. LÜTFEN PAYLAŞALIM
Bir tanıdığım bir okulun bir sınıfına kitap yardımı yapmayı düşünüyor. İhtiyacı olan köy okullarımız var ise benimle iletişime geçebilir. Şartımız okulda gerçekten kitap olmaması. Daha çok kişiye ulaşmak için paylaşırsanız memnun olurum.
Reklam
160 syf.
9/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
Bu gün anneler günü ve tüm annelerin bu özel gününü kutlarım. Tabii Zeynep Demircioğlu ile Ayten Gökçer'in oynadığı, unutamadığımız '' Anneler Günü'' filmine fon müziği olmuş Hülya Kırbağ'ın seslendirdiği o güzel parçayı bırakıyorum: youtube.com/watch?v=4uznrdd... Bir köy, bir dram, dört kardeş, dört yetim, tek acı... Gülten
Dört Kardeştiler
Dört KardeştilerGülten Dayıoğlu · Altın Kitaplar · 20222,190 okunma
209 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
BİR ÇIRPIDA OKUNUVERECEK, EĞLENCELİ BİR MİZAH KİTABI, MUHAKKAK OKUYUN! Doğruyu söylüyorum; 1.Kesinlikle yukarıda yazdığım gibi bir kitap değil. 2.Yukarıdaki yazıyı belki dikkat çeker diye yazdım. 3.Bir de yazdıklarımı yarım yamalak okuyanlar kazara belki bu kitabı okur da dumura uğrarlar diye. :) Yorumlarda her ne kadar kitabı okuyup yorumlayan okurlarımız; “okuması zor, ağır bir kitap” diye yazsa da, okumaya başlamadan ne olduğunu anlayamıyor insan. Ben de okumaya başlayınca ne olduğunu anladım, neye uğradığımı anlayamadım. 209 sayfalık bir eser olmasına rağmen "okuyamayacağım, bitiremeyeceğim" ümitsizliğine çok kez kapıldım. Yazarın bir cümlesinde bile, özellikle ilk yüz sayfa civarı olmak üzere, dakikalarca düşünebiliyorsunuz. Bu tarz cümleler kitabın hemen hemen her sayfasında mevcut. Dolayısıyla olay okurken yapıldığı gibi hızlı hızlı geçip anlayamıyoruz kitabı. Bozkırkurdu’nu okurken önce Hesse’nin diğer kitabı “Siddhartha”yı hatırladım; sonra Dostoyevski’den “Yeraltından Notlar”ı… Bu iki eser de gayet başarılı elbet; ama Bozkırkurdu’nun kasvetli ortamı, günümüzün kalabalık yalnızlıklarının esrarlı tasvirleri, bu karamsar hava; benim okuduğum hiçbir kitapta yoktu. Bu eseri okurken de Thomas Mann’in "Büyük sanatçılar aslında hastalıklı kişilerdir" sözüne de daha bir hak vermiş oldum. Yazar Hermann Hesse’nin intihara meyilli, kalabalık yalnızlıklar aşığı, dünyayı sorgulayan tuhaf kişiliğinden ipuçlarını bu eserde yakalıyorsunuz.
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227,8bin okunma
Tamamıyla insanca yaşayan bir kişi yoktur okurlarımın arasında.
Yarım asra yakın bir zamandan beri maarifimizin bütün gayreti, bütün imkanları, öğretimi ve gençliğin terbiyesini ahlâktan fiziğe yani maddenin bilgisine inandırmak [indirmek] olmuştur. Zamanımızda bütünüyle benimsenen Amerikan terbiyesi ve teknik hâkimiyetinin okullarımıza ve öğretime yerleşmede olduğunu görüyoruz.
Sayfa 153
Reklam
1.000 öğeden 761 ile 770 arasındakiler gösteriliyor.