Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yüzyıllık Yalnızlıkla kıyaslandığında kat kat güzel bir kitap . Sonunda gülsem mi ağlasam mı bilemedim . Cinayetin işleneceğinden yer ve mekan olarak haberi olan bir sürü kişiye rağmen ölen bir insan . Ama sorsanız öldürenler biri bizi engellesin diye bekliyor , durumdan haberi olanlar ise Santiago ölmesin istiyor . Sonuçta adam ölüyor değişen bir şey yok . Şimdi buna kader mi diyelim ? Bence sorgulatan bir yanı vardı kitabın . Cinayetten haberi olduğu halde susan onca insanı ne yapalım ? Cinayeti bildiği halde oyun oynamaya giden polis memurunu ne yapalım ? Sadece bir kızın söylediği bir isimle suçlanan bir adam ve kimsenin onu uyarmak için çabalamadığı ilginç bir hikaye . Santiago nun katillerinden kaçarken tam eve gireceği sırada annesinin oğlunu evde sanıp dur kapıyı kapatayım oğlumu öldürmesinler diyerek masumane fikri sonucunda oğlunu eliyle katillere sunması çok trajikomik bir durumdu ve ben ağlamak yerine gülmeyi seçtim . Ama sonunda beni öldürdüler Wena Hala demesi , bir insanın kendi ölümünün bilincinde olması ve iç organlarını eliyle taşımasının dehşeti komiklik kısmını ortadan kaldırdı . Okunmaya değer .
İlk 15 20 sayfayı zorlanarak okudum fakat sonrası su gibi akıp gidiyor. Yine Jack london yine kar, soğuk, doğa ile mücadele fakat bu sefer aşk ve uğruna harcanan yıllar da var. Aslında kitapta yaşadığı basit hayattan yeni bir dünyaya açılan 2 insanın portresini görüyoruz;
İlki düğün günü kaçırılan fakat sonrasında yeni dünyaya ve yaşayış biçimine kolay bir şekilde adapte olan unga, ikincisi ise kaçırılan eşi için yıllarca her yeri arayıp türlü zorluklarla mücadele etmesine rağmen özünü korumaya devam eden gelenekçi nass. Sonu keşke daha iyi bitseydi dediğimiz bir hikaye. Kısa fakat okunmaya değer olduğunu söylemeliyim
Ethem Emin Nemutlu
Gerçek bir hikâyeden esinlenen kitabımız sonu itibariyle şaşırtıcı ve güzeldi.
Ana karakter Psk. Efe duygularını, çıkmazlarını, ikilemlerini özellikle uyuşturucu bağımlısı mahkum Hasret Kurtuluş' u okuyucusuna sohbet ediyormuş gibi iç dökerek anlatıyor. Okuyucusunu dostu gibi görüp sırlarının, hislerinin tüm kapılarını aralıyor.
Kitabın adının neden "Yanlış Hayat Doğru Yaşanmaz" olduğunu ve bunu ekseriyet kimin icin söylendiğini sonlara doğru anladım ve yerinde bir başlık kullanılmış olduğuna karar veriyorum
Kitaptaki gerçek bir hikaye olduğundan olsa gerek fazlaca olgun bir konuya sahip. Ancak bu olgun konuyu taşıyabilecek anlatımlar biraz çiğ kalmış gibi. Ve de olaylar arasına sıkıştırılmış öz yorumlar... Kitabı Psk. Efe'nin kaleminden okuduğumuz icin Efe Bey'in yorumları desek daha doğru olacak sanırım. Beni neden rahatsız ettiğine değinmek gerekirse. Bu tarz ana fikirlerin çokça kitapta yer alması hikayenin bütünlüğünü sarsıyor fikrimce. Çok güzel ve naif bir anlatıma sahip kitabımız okunmaya değer
Kitaptaki en sevdiğim bir cümleyi alıntılayarak yorumuma son vermek istiyorum:
Umut verdim umut yok oldu, Umut oldum ben yok oldum
Hukuk ve ceza sistemine eleştiri getiren bu öykü, Kafka’nın 1.Dünya Savaşının başlarında kaleme aldığı bir Fabldır. Totaliter ve Otoriter rejimlerin tutumu ve kargaşası, dışarıdan bir göz tarafından yansıtılmaya çalışılmıştır.
Hikaye, adı belirtilmeyen bir adaya karmaşık bir İnfaz Makinesini incelemek üzere davet edilen bir Gezgin ve Subay arasında geçen diyaloglar ile önümüze seriliyor. Burada anlatılan İnfaz Makinesi aslında bir yargılama sistemidir ama mahkûmun suçlu ya da suçsuz olmasının bir önemi olmaması gibi kendini savunma hakkı da yoktur. Buradaki asıl amaç mahkûmun her halükârda cezalandırılmasıdır.
Dönemin Avrupa’sını metaforlar ile anlatan bu yapıt Kafka’nın başyapıtlarından olmasa da onu anlamak için okunmaya değer bir öyküdür.
Yazarimiz bu romanda 3 hikaye anlatmis ve bu hikayelerin kesisme noktasi kurtlar.ustalik ta bu kesismelerde ve gecislerde bence. Cengiz aytmatov'un okudugum diger romanlarinda da bu surukleyicilik dikkatimi cekmisti.hikayeler oyle basariyla baglanmis ve oyle guzel akiyor ki roman bir cirpida okunuyor.disi kurt akbar ve esinin insanlar yuzunden her seferinde ellerinden kayip giden yavrularinin acisiyla, ilk hikayedeki abdias ve son hikayedeki boston'un idealistlikleri.... okunmaya deger.
Hikaye guzel ve okunmaya değer. Gerilim ve gizem hakim degildi fakat. Benzinlikcideki çocuğun daha fazla rolü çıkacağını sanmıştım hikayede ama meger gereksiz bir karaktermis. Trigger de cok gerekli değildi. Her şey kolay çözüldü bir de bunu da soylemeden edemem. Ama genel hatlariyla akıcı, okuyanı yormayan özgün bir konu.
Kitap severler olarak hepimiz kitap almayı kitap okumayı çok seviyoruz.Kağıt ev alınmaya ve okunmaya değer bir kitap.Kitap gayet sürükleyici bir şekilde yazılmıştı ve okurken büyük zevk aldım akıcı bir dille yazıldığı için kitaba başlamam ve bitirmem nerede ise bir oldu ve elimden bırakamadığım bir kitap oldu.Kitabın kendisi ince ama etkisi çok ama çok ağır bir kitap,kitap okumayı sevenlerin hatta sevmeyenlerin bile bence okuması gereken bir kitap çünkü bu kitap okunduktan sonra muhakkak kitaplara karşı olan ilgi ve sevginin artıcağını düşünüyorum.Kitabın sonunun esrarengiz bir şekilde bittiğini söylemek istiyorum. Ne olacak ne olacak derken beklediğim gibi bir son değildi açıkçası şaşırttı.Kitabın içerisinde bir cümle vardı " İnşa edilen bir kütüphane,yaratılan bir hayat demektir." Bu cümleye gerçekten çok katıldım çünkü hepimizin bir kütüphanesi var ve kitaplar bizim evlerimiz olduğunu düşünüyorum.
Etkileyici bir hikaye bence okuyun
* "Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insan. Oysa orada kalmaya devam ettikleri sürece onları birbirlerine yamadığımızı zannederiz."
* "Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir."
* "İnsan pek çok kitabı fethedebilir ama bir kaşif onları idare etmekle yükümlüdür."
Kitabı genel hatlarıyla çok beğendim hikayenin akıcılığı olsun betimlemeler olsun gayet güzeldi yazarın okuduğum ilk kitabıydı diğerlerine de bakmayı düşünüyorum. Kitapta olayların biraz hızlı işlenmesi arada kafamı karıştırsa bile kitaptan soğumadım. Kitaba başlar başlamaz kendimi hikayenin içinde buldum tek sıkıntı ise kitabın çok kısa olmasıydı çiftimiz daha yeni kavuştu dedidiğimiz anda çiftimize doyamasan hikaye bitiyor ama buna rağmen okunmaya değer bir kitaptı
Bayram telaşı yorumu biraz geciktirdi..
Usta yazar bu kitapta biraz kopuk bir hikaye anlatsa da bir yerinden bağlamış hikayeyi..
İstanbul'da açılan Konstantiniyye Oteli'ne davet etti bizi. Zenginiyle fakiriyle her kesim insanın yüreğini açtı, sırlarını paylaştı.
Ve benim korkup yaşamak istemediğim şehri tüm çıplaklığı ile önüme serdi.
Dedigim gibi yer yer kopuk, bir Seranad gibi büyüleyici değil, elimde internet araştırma da yapmadım ama okunmaya değer bir kitap.
