Doğduğumuz andan itibaren hayal kurarız. Annemizin sütüne kavuşmayı hayal ederiz, biraz büyürüz parka gitmeyi, biraz daha büydüğümüzde büyümeyi hayal ederiz. O çok istediğimiz 18, 20, 25 yaşına gelmeyi. Ve o yaşlara geldiğimizde gerçekleşen tek hayalimizin istediğimiz yaşa gelmiş olmamız olur. Ve kahredici hayal kırıklığıyla tekrar başa dönmek isteriz. Sıfır noktasına, anne karnına düşmek ve anne kucağında uyumak. Çünkü insan en çok o anda huzuru tattı
Selamün Aleyküm, her paylaşımımı beğenecek sadık takipçi aranıyor. Kriterlere uyduğunu düşünenler şimdiden işe başlayabilir. Amacımız ekmeğinin peşinde insanlara yardım etmek. Tekrardan iyi akşamlar.
Harese nedir, bilir misin oğlum?
Arapça eski bir kelimedir.
Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
Harese şudur evladım:
Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan
üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür;
o kadar dayanıklıdır yani.
Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır.
Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar,
o yaralardan kan akmaya başlar.
Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına
doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve.
Bunun adı haresedir.
Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.
Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, boyunca birbirini öldürür
ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
Kendi kanının tadından sarhoş olur.