Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Koca bir dünya yarattım. İyimser. Ağaç yaptım, yaprak yaptım. Çiçek çaldım getirdim. Dağlar, ırmaklar, yanardağlar düşündüm. Kar, yağmur yağdırdım. Sonra da sizlere bağırdım. Duyuyor musunuz. Ben unutulmuş adam sizlere bağırıyorum. Bu dünya sizindir. İnsansız kentin evleri de sizindir. Sancılarınızı çeken bir insan konuşuyor. Dinleyin...''
-Carmen'i görecek miyiz ? -Hangi Carmen? Şu bolero ile,kısa eteği,kestanyetleri ile saçlarında kanlı gülü ile dans eden Carmen mi ? Hani şu hayasız turistleri baştan çıkaranı mı ? Geçti onlar! Carmen şimdi öğretmen oldu, işçi olarak çalışıyor ve oy konusunda konuşuyor. -Ya Don Kişot ? -O da makinist! -Ölmezliği yok mu ? -Var. Ama değişik bir şey bu! O zaman atlı idi. Eski değersiz kitapları okuyor, bir berber leğenini miğferi olarak kafasına geçiriyor, kadidi çıkmış bir ata biniyor ve dünyayı kurtarmaya gidiyordu. Şimdi ise makinisttir. Politeknik okulunda okudu, diploma aldı, mesleğinde çalışıyor. Gördüğü yel değirmenlerini dinamitiyle uçuruyor. Buharla çalışan değirmenler, yollar, köprüler, demiryolu istasyonları yapıyor. Modernleşti. Buhar makinalarına, otomobillere, uçaklara biniyor. Uzun at öldü. Artık Carmen'in <işe yaramazlar>lar sepetindedir o .
Reklam
Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
KADER Bir televizyon röportajında Makedonya sınırında çadırda yaşayan Suriyeli göçmen kadın konuşuyor: - En iyisi Şam’da ölmekti, diyor... Kimi Suriyeli savaş gelip kapısına geldiği için yola düzüldü, kimi fırsattan istifade kapağı Batı ülkelerine atmak için. Ne serüvenlerden geçti, çoluk çocuk ne ölüm tehlikeleri atlattılar. Şimdi aç bilaç Avrupa kapısında şefaat bekliyorlar. Öyle diyor kadın; - En iyisi Şam’da ölmekti.. En iyisi bu olurdu... İnsanın kendi ülkesi aynı zamanda kaderidir. Başka ülkeleri şöyle bir dolaşıp gelmek iyidir de... Bir daha dönemeyecek olmanın acısıyla uzak ellerde sürünmek kötüdür. Bir Doğulu’nun Batı kapılarında sürünmesi onun doğasına aykırıdır. Terk etme ülkeni...
112 syf.
10/10 puan verdi
Yazar, ölüm hücresinde Mısırlı fahişe Firdevs ile konuşuyor. Firdevs'in anlattığı yaşam öyküsünü anlatıyor bize. Bu dünyada kadın olmanın, hele bir de 'fahişe'olmanın ne anlama geldiğini, kadının ezilmişliğini, çaresizliğini ve her ne olursa olsun azmini de sergiliyor.Okurken Firdevs'e fazlasıyla hayran kaldım.Önyargılarımıza fazlasıyla haddini bildiren gerçek bir yaşam öyküsü. Kadın kadındır bir fahişe bile olsa ki Firdevs birçogumuza göre daha kadın... Mutlaka ve mutlaka okuyun! Herkese keyifli okumalar;)
Sıfır Noktasındaki Kadın
Sıfır Noktasındaki KadınNevâl El-Seddavi · Metis Yayınları · 201613,6bin okunma
yıldırımlar yangın yeri ezanlar çığlık çığlığa ölüm kusuyor zamanı alem Muhammedî nidalar göklerde kalplerde aşk, kalplerde ölüm ve ezan bitince idam sehpasında. cellatlar salat için değil ölüm için bekliyorlar. çığlık çığlığa ayrılık, simsiyah dilsiz cellatlar, karanlıklar patlıyor ateşler kıvılcım yeri yüreğim koşuyor kansız halat iliklerimde Ya ALLAH Ya ALLAH Nefesim konuşuyor Yüreğim ıslak ızdıraplar ayakların altında cellat suskun ruhlar uyumuş ve susup bırakıyorum kendimi yoluma.
Reklam
Ölümüm kendi elimden
Gece boyunca ölümü düşündüm, öldürmeyi düşündüm. Katil gibi değil, inançsız bir insan gibi kendimi öldürmeyi. İntihar! Bana çok uzak olan kendi canını alma arzusuna ilk defa bu kadar yakın olduğumu hissettim. Sabahın ışıklarıyla birlikte iki kitap, bir defter, bir kalem, ve arabamın anahtarlarını alarak evi terk ettim. Telefon masamın üstünde,
64 syf.
9/10 puan verdi
Ne zaman başladı ne zaman bitti anlayamadığım, kısacık (59 sayfa) ama yoğun anlatıma sahip deneme kitabı. Deneme diye mesafeli durmanın gereği yok çünkü dili oldukça anlaşılabilir, okuması rahat. Kullandığı anektodlar, mitolojiden alıntıladığı yerler ve mesela orpheus 'u isa ile karşılaştırması falan harikaydı benim için. inanç meselesi olarak bakmadım, hikaye olarak baktım... Aşkın veya ölümün tanımını yapmıyor, gerçek aşk nedir mutlak aşk nedir falan gibi klasik veya klişe sorulara girmeden sadece bu kavramlar hakkında oldukça geniş bir örnek yelpazesi üzerinden konuşuyor. Biraz ironi biraz alaycı bazense alınganlıkla anlatıyor, dilini çok sevdim. Ben çok samimi, anlaşılır ve öğretici buldum. Güzel bir öğle tatili oldu benim için bu kitap.
Aşk ve Ölüm Üzerine
Aşk ve Ölüm ÜzerinePatrick Süskind · Can Yayınları · 2014790 okunma
Azrail Türkçe konuşur mu? “Ayaklarım kopmuş, her tarafım kan revandı. Herhalde birazdan Azrail gelir diye düşünüp bildiğim duaları okumaya başlamıştım ki birden karşımda sizi gördüm. Sizin bize ölüm meleği kişinin en sevdiği insan suretinde gelir dediğiniz hatırıma geldi. Herhalde Azrail Ramazan Hocam’ın suretinde geldi, diye düşündüm. Ama baktım, Azrail Türkçe konuşuyor, bu kadar da olmaz, Azrail Türkçe konuşur mu? Bu Ramazan Öğretmenimin ta kendisi, dedim.”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.