Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran
Nasıl onlar başörtüsü ayetini duyunca oldukları yerde elbiselerinin fazlalarını yırtıp başlarını kapatmışlardı;sende, "Belki birazdan ölüm meleği gelir."diyerek, oldugun yere fiili olarak" İşittik ve iman ettik". Demelisin.
Oktay İhsan Anar, tarihi, felsefeyi ve fantastik öğeleri kitaplarında harmanlayan, kurduğu kurgu evrenini en iyi yöneten yerli yazarlardan birisi, hatta bana göre en iyisi. Okurken tarihin sınırlarında felsefe ile dolaşacak, fantastik kişi ve olaylara tanık olacaksınız. Buna, kitabın başkarakterlerinden ete kemiğe bürünen ‘Ölüm’ en bariz örnek
Sevmek... Nikâhta söylenenler bunun nasıl bir şey olduğunu gayet iyi açıklar. 'Hem iyi, hem kötü günlerde, hastayken de, sağlıklıyken de, fakirken de, zenginken de, her ne olursa olsun seveceğim...' İşte sevmek budur.
Agatha Christie - Ölüm Meleği
İnsanları hep en iyi ve en kötü durumlarında bulurum. Hem güzelliklerini hem çirkinliklerini görürüm ve ikisinin nasıl aynı yaratıkta olabildiğini merak ederim.
~Ölüm Meleği~
..."Ey delikanlı! Gençliğin seni aldatmasın.Boş kuruntulara dalarak tevbe etmeyi hep ileriye bırakan ve öleceğini düşünmeyen nice genç vardır ki 'Yarın, ya da öbür gün tevbe edeceğim' derler.Oysa tevbeye sıra getirmeden ölüm meleği ona geliverir ve kabrin boşluğuna yuvarlanır,artık orada ona ne malın,ne kölenin,ne çoluk çocuğun ve ne de ana babanın bir faydası vardır."
"Sözcüklerden nefret ettim ve onları çok sevdim, umarım onları doğru kullanmışımdır."
Bazen kimin iyi kimin kötü olduğunu bilemez insan. Tarafını dayatılar eşliğinde seçer. Bu da kişi içinde bir savaşa yol açar... Bu kitapta tarafını seçemeyen insanları izledim, onların birbirlerine karşı sevgilerini hissettim. Minik bir kız olan