Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“De ki Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz” (Secde Sûresi, 11)
Bu benim talihsizliğim ; yanımda hep bir ölüm meleği yürüyor, uğramayıp geçsin diye kanla işaretlediğim kapılar seçilmişlerin değil ama o tam da o kapılardan giriyor ; çünkü sadece hatıralardaki aşk mutludur.
Reklam
Eş'as b. Eslem der ki: Hz. İbrahim (as), Azrail (as)'a sorar. Bu meleğin biri yüzünde ve diğeri de ensesinde olmak üzere iki gözü bulunuyordu. "Ey Ölüm Meleği! Eğer adamın birisi doğuda ve biri de batıda iken, her ikisinin de ölümü aynı an ve dakikaya rastlarsa, sen nasıl hareket ediyorsun? Bir yerde vebâ salgını baş gösterdi, bir yerde iki ordu karşı karşıya çarpışıyor, sen bu durumda ne yapıyorsun?" Azrâîl (as), Hz. İbrahim (as)'e şu cevabı verir. "Ruhları, 'Allah'ın izniyle gelin!' diye çağırırım. Onlar da hemen gelip elimin iki parmağı arasına giriveriyorlar. Yeryüzü önümde âdetâ bir yayvan bir leğen gibi durur. Ondan dilediğimi alırım."
122 syf.
8/10 puan verdi
Hadi anlaşalım..
Meksika halkının Toltekler soyundan gelen bir aileye mensup
Don Miguel Ruiz
Don Miguel Ruiz
'in kitabı
Dört Anlaşma
Dört Anlaşma
, kişisel gelişim türü kitapları tercih edenlerin severek okuyacağı ancak, bana kalırsa diğer kişisel gelişim kitaplarına benzemeyecek kadar kısa,öz ve sade bir kitap olmasından kaynaklı tür ayırt etmeksizin okunabilecek bir kitap.. Aynı anlama gelen
Dört Anlaşma
Dört AnlaşmaDon Miguel Ruiz · Ötesi Yayıncılık · 202311bin okunma
Amin
hassas kalp kırık kalp kırk yamalı kalp selim kalp mutmain kalp ölüm meleği ile ilk tanışma yaklaştırılan cennet cennete giriş mutlu son sonsuz mutluluk
Ölüm Meleği: "Ey Süleyman! Sen, ancak, seni neşelendirecek, içinde sana tasa verici bir şey bulunmayan bir günü yaşamak istiyorsun! Halbuki, böyle bir gün, dünyada yaratılmamıştır.
Sayfa 1072 - EpubKitabı okudu
Reklam
Gerçekte ana karnından dünyaya geldiğimiz anda, geriye sayım işlemimiz ve âhiret yolculuğumuz başlamıştı bile. Her an, her saniye hızla bu geçici dünyadan uzaklaşıyor ve âhirete yaklaşıyoruz. Bir gerçeği de unutmayalım! Biz ölümü unutsak da ölüm meleği Azrâil (a.s.) bizi unutmuyor ve Allah’ın (c.c.) takdir ettiği sayılı nefeslerimiz tükendiği an, yakamıza yapışıp tatlı canımızı alıyor.
Yola çıkarken tedarikler, hazırlıklar ve bilcümle eşya ile hala dünyaya ait idik, yolda onları yitire yitire onlarsız da olabileceğimizi öğrendik. Kabe'ye vardığımızda aslında iki parçalık ihram bezinin dünya için kafi olduğunu göreceğiz. Bakın işte, bunca savaş, çapul, cinayet, hırsızlık...Dünyalık uğruna ve dünya için... Oysa biz bu kervandan sonra bir kervana daha katılacağız. İstesek de istemesek de... O kervanda insanın devesinde taşıdığına değil, kalbinde taşıdığına bakacaklar... Dünyadakiler yazık ki uykuda yol alan kervan ehline benziyorlar. Onlar uyusalar da kervan gitmeye devam eder. Bunun için Allah'ın bir meleği vardır, Her gün bağırır; "Doğun , ölüm için! Toplayın yok olmak için, yapın yıkılmak için, ilerleyin varmak için!.." İş odur ki kişi gittiği yolu uyanık gide.
Ey delikanlı! Gençliğin seni aldatmasın. Boş kuruntulara dalarak tövbe etmeyi hep ileriye bırakan ve öleceğini düşünmeyen nice genç vardır ki, 'Yarın ya da öbür gün tövbe edeceğim' derler. Oysa tövbeye sıra getirmeden ölüm meleği ona geliverir..
Asil ruhlu bu genç insan ruhunu sakinleştirsin ve sevgi doldursun diye "Hoşgörü Tanrıçası" tarafından gönderilmişti. Ama nerede! O, üstünde yaşamakta olan tuhaf sakinlerinden bir gülücük bile beklemeden, bu soğuk dünyaya seve seve elveda diyordu. Son nefesini veriyordu ve yanında, tek yoldaşı gaz lambası ve üzerine yüreğinde hissettiklerini işlediği birkaç parşömen kâğıdından başka kimseler yoktu. Gittikçe azalmakta olan gücünü son bir gayretle toparlayarak, ellerini göğe doğru kaldırdı; tavanı delip geçecek ve kapkara bulutların ardındaki yıldızları görebilecekmiş gibi gözlerini hareket ettirdi. Sonra; "Ey benim güzel Ölüm Meleğim! Gel artık; ruhum seni özlüyor. Yanıma sokul ve yaşamın zincirlerini aç çünkü onları ayaklarımda sürümekten bıktım. Ey benim güzel Ölüm Meleğim! Gel artık ve onlara meleklerin dilini anlatmaya çalıştığım için bana yadsıyarak bakan komşularımdan uzaklara götür beni. Acele et ey barışçıl Ölüm Meleği! Ve onlar gibi zavallı olmadığım için beni bu izbeliğin bir köşesine terk etmiş olan kalabalıktan uzaklara taşı. Gel ey barışçıl Ölüm Meleği! Ve beni beyaz kanatlarına sar çünkü dostlarım bana ihtiyaç duymuyorlar. Ey Ölüm Meleğim! Kucakla beni, sevgi ve merhamet dolu; hiç bir zaman bir ana öpücüğünü tatmamış bir kız kardeş yanağına değmemiş, bir sevgilinin parmak uçlarını öpmemiş olan şu dudaklarıma dudakların değsin, bırak... Gel al beni, ey sevgili Ölüm Meleğim" diye yalvardı. Halil CİBRAN - Bir Ozanın Ölümü Onun Yaşamıdır. Sf. 14
Reklam
...Tanrı da bana şöyle dedi: Git kadının ruhunu al,sonra da şu üç kelamımı öğren: İnsanda ne var? İnsana ne verilmemiştir? İnsan neyle yaşar? bunları öğrenince yine göğe döneceksin... .... Ben de onda tanrı'yı tanıdım,o anda Tanrı'nın ilk kelamını hatırladım. "İnsanda ne var?" öğren. İnsanda sevgi olduğunu anlamıştım.
Sayfa 24 - Mihail (Tanrı'nın kovduğu melek)Kitabı okudu
416 syf.
5/10 puan verdi
·
11 günde okudu
KÖREBE
Herkese Merhaba, Ölüm oyunu serinin son kitabını bittirdik. Kitap için çok bir şey söylenecek bir şey yok. Ceviri ve editör terörüne uğramış zaten... Kitap iyi olsada ceviri yüzünden zor okudum. İyide değildi zaten. Konunun sacmalığı ile şok oldum zaten... bir anda sacma sapan şeyler yaparak başlandı. Devlin güya devletın arkasındaki gızlı güçler olan bir timin özel suakatçısı gibi bir şey ama o kadar basit hatalar yapıyor ki sanki 10 yıllık adam degılde 5 aylık çömez... polisin karşısında adam öldürüyor... kimsede demıyor bu adam ne yapıyor dıye, güya sorguya alıyorlar ama ıkı dk sonra cıkıyor, sacma sapan şeyler dönüyor. O kadar karışık ve anlamsız yazmışki , ‘’ne oluyor ‘’ diye okuyorsunuz resmen. 5 puan vermemi sebebimde olaylar biraz anlaşılır gibi oluyor, ortalardaki olaylar baya heyecanlı bir gidişat olduğundan verdim. Yoksa bu puanlık bir kıtap değil. İki başrollide sevmedim, ikiside aşırı basit karakterlerdi. İkiside dengesizdi resmen.,kadın karakter güya polis ama polislikle alakası yok, iyilik meleği herkese üzülüyor (tecavüzcü adama bile ) tam nefret ettiğim karakter tipi, oldu yaa herkesi affedilim, erkek karalter ise boş bence anlatacak bir şeyi yoktu.....Smut sahneler basit bir şekilde yazılmış, onuda beğenmedim. Ve en kötüsü sonuydu, o kadar sacma bir şekilde bitti ki yani yuh dedim, böyle devamı olacak gibi ama devamı yok hahah Seriyi önermem ben, zaman kaybı bence bu seriyi okumak bir tek ilk kıtabı begenmiştim, gerisi güzel değildi.
Körebe
KörebeLena Diaz · Eksik Parça Yayınları · 201565 okunma
Ne yani ölüm meleği diye bir şey olduğunu mu kastediyorsunuz ?İlla öyle bir şey mi olmak zorunda zihin bir deneyim yaşıyor ve bizler onu bir imgeye dönüştürüyoruz olan bitene dair daha derin bir hissiyat var aslında fakat zihin onu sadece düşünceler ve imgeler olarak deneyimleyebiliyor.
Masallarda süper kahramanlar daima erkek olarak anılırdı ama benim bu zavallı hayatımı kurtaran, ölmek üzere olan bir kızdı. Sırtında görünmez kanatları olan isimsiz bir ölüm meleği gibi. O an söylemek istediği her şeyi aslında şu an anlamıştım. Anlardan vazgeçemezdik çünkü o kızı ve onunla yaşadığım o kısacık onları unutursam asıl o zaman ölürdü o. Ve öyle bir kızın, diye geçirdim içimden, yaşamaya hakkı vardı. Haklıydı, isimlerin önemi yoktu. Bir fırtınaya âşık olup, kasırga gibi bir sürü insanın hayatına vurmuştum ama ılık rüzgar gibi içimi ısıtan bu kız tarafından kurtarılmıştım.
Muhammed'in ölüm meleği Azrail, onu görünce ters yüz döner, yanlış kapı çaldığını sanırdı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.