Ethan annesinin ölümcül şekilde hastalanması ve bu süreçte ona bakan Zeena'nın hayatlarına dahil olması ile başlıyor.Annesi daha fazla dayanamayarak vefat ediyor.Fakat Ethan burada yanlızlık ile mücadele edemeyeceğini düşünerek Zeena ile hayatlarını birleştirme kararı alıyor.Zeena Ethan'ın annesine baktığı süreçteki dinç sağlıklı görünümünün tam aksine her gün apayrı bir hastalık ile mücadele eder hale geliyor.Ethan başına sardığı püsküllü bela ile uğraşırken Zeena'nın kimsesiz akrabası güzel bir kız Mattie hayatlarına giriyor.Mattie evin tüm işini görüp evin hane halkını mesut,mutlu ederken Zeena bir ölü gibi evin içinde huzursuzluk taşıyor.Ethan ile Zeena arasında yaş farkı Zeena'nın oldukça yaşlı olması ile bir uçuruma sebep olurken bir taraftan da Ethan Mattie ile yakınlaşıyor.Bu yakınlaşma tek taraflı olmaması sebebi ile hane içerisinde iplerin kopmasına varan bir kasvete dönüşüyor.
Yalnızlık, ölüm korkusu ve umutsuzluk Ethan için çarpıcı bir kaza ile melankolik bir geleceğe kapı aralıyor.Çiftlik ve köy yaşamını, doğayı ve insan ilişkilerini müthiş bir anlatımla okuduğum bu 18. yüzyıl İngiltere'si gerçekten okuru mutlu ediyor.Okuduğum bir kitabın romanı içinde geçmesi sebebiyle yazara ve 
Ethan Frome ü çok merak ediyordum. 
Edith Wharton diğer kitaplarını da okumak istiyorum.
Kierkegaard'ın 
Meseller 'ini okuduktan sonra en çok okumayı istediğim kitabı buydu. Kitap için, Kierkegaard' dan umutsuzluğa felsefi bir bakış diyebiliriz kısaca.
Genel olarak iyiydi, beğendim ancak yanlış dönemde okumuş olmalıyım ki bir çok şeyin havada kaldığını hissediyorum. Kierkegaard, dili biraz ağır olsa da verdiği hemen hemen her şeyden faydalanılabilecek bir filozoftur. Bu yüzden daha rahat bir kafayla, yeniden okumayı düşünüyorum.
Soren Kierkegaard, Danimarkalı filozof Varoluşçuluğun önemli isimlerinden.
Soren Kierkegaard bu kitabında, Varoluşçuluğun hücrelerine kadar inmiş.
"Umutsuzluk, uyumsuzluğun değil, kendine yönelen ilişkinin bir sonucudur.” diyerek ben'e vurgu yapar." Umutsuzluk kaçınılmaz olarak her insanın içinde var, der ve kaçış anahtarını da inanç olarak görür. İnsanın özüne, benliğine dönmesiyle umutsuzluğun önüne bir set koyacağını savunur.
Kitap iki kısımdan oluşuyor, birinci kısımda umutsuzluğun nereden kaynaklandığını, kavramın çelişkilerini ele alırken,
İkinci kısımda ise umutsuzluğu hıristiyanlık temelinde ele almaktadır. Ve umutsuzluğa çözümü, hıristiyanlığa duyduğu inanç gereği, insanın manevi dünyasıyla ilgilenerek bulacağını savunmuştur.
Umutsuzluğu, evrensel bir paradigma olarak sunmakta ısrar ederken, aynı zamanda hıristiyanlığa yaptığı vurguyla da kendi kendisiyle çelişkiye düşmüş. Bu da onun nazarlığı galiba.
Kitap, içerik olarak felsefi bir doygunluk sunuyor, her sayfasını tekrar tekrar okuma gereksinimi duyuyorsunuz. Fakat çevirinin, yazım hatalarına varacak derecede kötü olması, insanı bezdiriyor.
Açıkçası ona rağmen kitabı iyiki okudum dedim, çünkü filozof ele aldığı konuyu kendine özgü bir çabayla lime lime edip çözümlüyor.
Ölümcül Hastalık Umutsuzluk 
Soren Kierkegaard