Kimiz ?
Yaslıyız, kapkara olsak da hayâlet değiliz; Silemezsin, izimizdir yerin altındaki iz. Şahlanır göklere inkâr edilen heykelimiz, Gösterir ufku, ölürken bile, solgun elimiz. Kırılan göğsümüzün darmadağın mermerine, Bir alev dalgası mecz eylemişiz kan yerine. Yerde dursak ne çıkar, gökte yürür maksadımız, Titretip burcuna, bârûsunu zulmün, adımız. Yüzümüz zulme susarken gözümüz ses kesilir; Zâlimin rûhuna zulmün leşi mahbes kesilir. Dökülen kanlarımız, farzı muhâl olsa heder, Yine tek damlasının kendi yeter, yâdı yeter; O kızıl damla ki bir hutbesidir hakkımızın. Gezer etrafını çığlık gibi âfâkımızın. Boşa gitmez, heder olmaz, vurulup düşdüğümüz, Zâlimin göğsüne çarpar düşüyorken ölümüz. Canımızdır, acı hissetmeyerek, verdiğimiz; Şaşırırsın, şu asırlar sana anlatsa kimiz...
[ Korkularımız mıydı Özgür olduğumuz tek yer : Yoksullar dünyanın en soylu halkıdır. Sıkıntıya başka yer bulamadıkları için.. dünyaya gelenlere benzemez onlar.. bilirler bir ölü olarak doğduklarını.. unutmazlar bir ölü olarak yaşadıklarını ve öldüklerinde yalnızca bir ölü olurlar İkimizden bir ölü çıkacak yeter. Bu aşktan ikimize bir ölü Onu gömelim artık , o diğer ikimizide ölüdürmeden. ve aşkın kurbanı bir ölümüz olsun ikimizden hayvanım kimsemdi oysa birimizin yalnızlığı ötekine dokunurdu birimiz ağlarken susardi birimiz köpeği gibiydik birbirimizin bağlıydık ikimizle yağmurdan önce yağmur bitti şimdi su yüzündeyiz ya kurtuluruz birbirimizden ya boğuluruz derine inmedikçe fakat öyle yalnızız ki birlikte zarar bile veremiyoruz birbirimize kötülük bile yapamıyoruz birbirimize iyiliğimizden değil yalnızlığımızdan çok yalnızız boğulacak bir yer bile kalmadı.. Kitabın sonunda "hiç kimseye hiçbir zaman" sözlerini adadım diyor şair.. Endişenin nedeni yeryüzünde böyle varolmaktır diyen filozofa uyup kusur bulmuyordum endişeye, nasılsa 'herkes günün birinde', kendisi veya öteki olarak kurtulacaktır bütün endişelerinden de, tıpkı doğaya borcumuzu geri dönerek ödeyeceğimiz gibi! öte yanda Kaybolmuş cenneti arayan bir adam aptal görünebilir diğer dünyayı hiç düşlememiş birine' diyen Jim Morrison
Reklam
Yaslıyız, kapkara olsak da hayâlet değiliz; Silemezsin, izimizdir yerin altındaki iz. Şahlanır göklere inkâr edilen heykelimiz, Gösterir ufku, ölürken bile, solgun elimiz. Kırılan göğsümüzün darmadağın mermerine, Bir alev dalgası mecz eylemişiz kan yerine. Yerde dursak ne çıkar, gökte yürür maksadımız, Titretip burcuna, bârûsunu zulmün,
Karanlıkta
Beş yüz borazan birden çalıyor Bin davul birden vuruyor başımda Gök gürültüleri Çekiç sesleri, makine sesleri Dağlardan kopan kocaman çığlar Taşlar Kayalar Ey üstüme üstüme gelen deniz
bu dünyadan zararlı çıkıyor her şey insan da hayat da ölüm de aşktan kurduğumuz kabile bile dağıldı diyordu yerliler yabancılar sebep olmadı buna gökyüzü çökmedi, toprak çağırmadı yağmuru söktüler ruhumuzdan ve dağıldık bir anı bile kalmadı bundan hayat dağılınca ölüm kalır mı yağmurun anısı yağmaktır, yağmur yağıyorken yağmurdur, şiir
Yaslıyız, kapkara olsak da hayâlet değiliz; Silemezsin, izimizdir yerin altındaki iz. Şahlanır göklere inkâr edilen heykelimiz, Gösterir ufku, ölürken bile, solgun elimiz. Kırılan göğsümüzün darmadağın mermerine, Bir alev dalgası mecz eylemişiz kan yerine. Yerde dursak ne çıkar, gökte yürür maksadımız, Titretip burcuna, bârûsunu zulmün, adımız. Yüzümüz zulme susarken gözümüz ses kesilir; Zâlimin rûhuna zulmün leşi mahbes kesilir. Dökülen kanlarımız, farzı muhâl olsa heder, Yine tek damlasının kendi yeter, yâdı yeter; O kızıl damla ki bir hutbesidir hakkımızın. Gezer etrafını çığlık gibi âfâkımızın. Boşa gitmez, heder olmaz, vurulup düşdüğümüz, Zâlimin göğsüne çarpar düşüyorken ölümüz. Canımızdır, acı hissetmeyerek, verdiğimiz; Şaşırırsın, şu asırlar sana anlatsa kimiz...
Reklam