Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Her Veli kul Ömer(radiyallahu anhu)'i Sever.
Allah'ın her veli kulu Ömer b. Hattab (radıyallahu anh)'ı sever. Allah'ın her veli kulu yerde oturuyor olsa da Ebu Ubeyde (radıyallahu anh)'ı sever. Ashab şu ayeti çok iyi anlamıştı: "Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın..." Oldukça yüksek bir kudrete, ihtişama ve saltanata sahip birisini, Allah (azze ve celle) dilediği zaman dilediğini küçük düşürebilir. “...Dilediğini yüceltirsin, dilediğini de alçaltırsın." Böylelikle Allah (azze ve celle) inananları dünyada olmasa da ahirette şerefli ve onurlu kılacaktır.
Sayfa 254Kitabı okudu
Ümmü Eymen Radıyallahu anha
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in annesinin kölesi idi. Resûlullah onun hakkında: “Ümmü Eymen, annemden sonra annemdir” buyurmuştur. İbn Sad, Osman b. El-Kasım’dan rivayet ediyor: “Ümmü Eymen radıyallahu anha hicret ettiği zaman Ravha yakınlarında gecelemişti. Çok susamıştı. Yanında bir damla dahi su yoktu. Oruç tutuyordu. Susuzlukla mücadele etti. Gökten beyaz bir urgana bağlanarak sarkıtılmış bir kova gördü. Kovanın yanına gitti. İçi tamamiyle, berrak ve buz gibi su ile doluydu. Kana kana içti. Tamamen susuzluğu geçti ve rahatladı. Ümmü Eymen radıyallahu anha şöyle derdi: “Oruçlu iken susuz kalmıştım. Bundan sonra bir daha hiç susamadım.” Ümmü Eymen radıyallahu anha Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e latife ederdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim cennetlik bir hanımla evlenmek istiyorsa Ümmü Eymen ile evlensin.” Bunun üzerine Zeyd b. Harise radıyallahu anh onunla evlenmiştir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefât edince halk, Ebu Bekr radıyallahu anh’e Resûlüllah’ın halîfesi olarak biat ettiler. Ebu Bekir r.anh, Ömer İbnul-Hattab radıyallahu anh’a: “Gel, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yaptığı gibi Ümmü Eymen’i ziyarete gidelim” dedi. Yanına girdiklerinde Ümmü Eymen ağladı. Onlar sordular: “Ağlıyor musun? Allah’ın katında olanlar Resûlü için daha hayırlıdır.” Ümmü Eymen radıyallahu anha şöyle cevap verdi: “Semâdan gelen vahyin kesilmesine ağlıyorum.” Ağlaması onları da hislendirdi ve onunla birlikte onlar da ağlamaya başladılar.
Reklam
Ömer b. el-Hattâb radiyallâhu anh dedi ki: Kişinin şerefi onun dîni, kişiliği onun ahlâkı, aslı ise onun aklıdır.
Mekarimu'l-Ahlak
Mekarimu'l-Ahlak
Ömer b. El-Hattab/ Ömer-ul Faruk Radıyallahu Anh
Ahmed, Şureyh b. Ubeyd’den rivayet ediyor: Ömer radıyallahu anh dedi ki: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e kendimi arz etmek için gittiğimde onu mescitte buldum. Arkasına durdum. Hakka sûresini okumaya başladı. Kur’ân’a hayret ettim ve Kureyş’in dediği gibi kendi kendime: “Vallahi bu şairdir” dedim. “Muhakkak ki o şerefli bir Peygamberin sözüdür. Yoksa o, bir şâirin sözü değildir. Ne kadar da az îman ediyorsunuz.” (Hakka 40-41) ayetlerini okudu. Bunun üzerine “Bu bir kahin!” dedim. “O bir kâhin sözü de değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz.”(Hakka 42) ayetinden sûre bitinceye kadar okudu. Böylece İslâm kalbime tamamen girmiş oldu.
Ömer b. El-Hattab Radıyallahu Anh
Bi’set zamanında Müslümanlara karşı çok şiddetli davranırdı. Sonra Müslüman oldu. Onun Müslüman oluşu Müslümanlar için büyük bir fetih ve sıkıntıdan kurtuluş olmuştur. Lakabı: Müminlerin emiri. Sa’d Bin Ebi Vakkas radıyallahu anh’den; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “ Sen ey Hattab’ın oğlu! Nefsim elinde olana yemin ederim ki, şeytan seninle bir yolda karşılaştığı zaman derhal başka bir yola sapar.” Buhari (3683) Müslim (2396) Bu, Ömer radıyallahu anh’ın hak konusundaki kuvvetinden dolayı, şeytanların onun yolundan kaçması demektir. Ömer radıyallahu anh müslüman olduğu zaman İslâm’ın izzeti artmıştır. İbn Ebi Şeybe; Abdullah Bin İdris, Vekî ve İbn Numeyr - İsmail - Kays isnadıyla; Abdullah radıyallahu anh dedi ki; “Ömer radıyallahu anh müslüman olduğundan beri izzetten ayrılmadık.” İbn Ebi Şeybe Musannef (31973) Buhari (3684)
Hz.Ömer'in Tevazusu ve Hz.Ebubekir'in Üstünlüğü
Müslümanlardan bazılarının toplandığı esnada aralarından birisinin halifeye "Ey Müminlerin emîri! Senden daha adaletlisini,hakikate senin kadar bağlı ve münafıklara karşı senden daha sert olanı görmedik." demesi üzerine Avf b. Mâlik (radıyallahu anh) "Bu doğru değil.Rasûlullah'tan sonra Müminlerin emîrinden daha hayırlı olan birisini tanıyoruz." dedi. Ömer b. Hattâb (radıyallahu anh) "O kimdir?" diye sordu.Avf b. Mâlik (radıyallahu anh) "Ebû Bekir'dir." deyince "Doğru söyledin. Ebû Bekir'in kokusu misk kokusundan daha güzeldi. Ben Müslüman olmadan önce ailemin devesinden daha kötüydüm." diyerek mukabelede bulundu. Ömer b. Hattab (radıyallahu anh), kendisi henüz İslâm ile müşerref olmamışken Ebû Bekir (radıyallahu anh)'ın Müslüman olduğundan ve misk gibi saf ve temiz olduğundan bahsediyordu. Kendisini de ailesinin devesinden daha kötü görüyordu. Avf b. Mâlik (radıyallahu anh)'ın sözlerine asla içerlemediği her halinden belli oluyordu. Ebû Bekir (radıyallahu anh)'ın mertebesinden daha aşağıda olduğunu insanların bilmesini istiyordu.
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
Hz.Ebubekir'den sonra insanların en hayırlısı
Bir keresinde bir adam Müminlerin emîrinin yanına varıp kendisini içine düştüğü anlaşmazlıktan kurtarmasını istedi. Ömer b. Hattab (radıyallahu anh) sinirlendi, "Müsait olduğum vakit yanınıza gelirim, yardım istemezsiniz, Müslümanların işleriyle meşgul olduğum zaman da gelip yardım istersiniz!" dedi ve o hışımla adama vurdu. Adam da söylenerek oradan ayrıldı. Bizlerin de başına çok geldiği üzere bir işle meşgul olduğumuzda planlanmış gibi birçok insan tarafından aranırız. Müminlerin emîri de benzer bir duruma maruz kalmış ve sinirlenip kendisinden yardım isteyen adama vurmuştu. Akabinde adamı geri çağırttı ve ona "Sana vurduğum gibi bana vur!" dedi. Adam şöyle mukabelede bulundu: "Allah rızası için ve senin iyiliğin için yapmayacağım." Ömer b. Hattab (radıyallahu anh) "Hayır! Ya Allah rızası için yapmazsın ya da bana vur!" dedi. Bunun üzerine adam "O zaman sadece Allah rızası için bunu yapmayacağım." dedi. Olup bitenlere şahit olan Ahnef b. Kays Ömer b. Hattab (radıyallahu anh)'ın yanından ayrılmamış, birlikte namaz kılmışlardı. Şöyle anlatıyor: "Ey Hattab'ın oğlu! Sen sıradan bir insandın, Allah seni yüceltti. Yolunu kaybetmiştin, Allah sana hidayet nasip etti. Acizdin, Allah seni aziz kıldı. Sonra Allah seni Müslümanlara halife yaptı ve sen yardım isteyen bir adama vuruyorsun! Bunun hesabını Allah'a nasıl vereceksin? Allah'ın huzuruna çıktığında ne yapacaksın?" Ahnef b. Kays şöyle devam ediyor: "Ömer'i öyle görünce insanların en hayırlısı olduğunu anladım."
Sayfa 136Kitabı okudu
Sünnete AZI dişiyle sarıl
Ömer b. El-Hattab radiyallahu anh dedi ki: “ Gerçek şu ki yakında sizlerle Kur’an’ın müteşabihlerini ileri sürerek tartışacak birtakım insanlar gelecektir. Sizler sünnetlere sıkı sıkı yapışınız, çünkü sünnet sahibleri, Allah’ın Kitabını daha iyi bilirler.” (Dariöi,1/49)
Allahu Ekber!
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ömer b. Hattab (radıyallahu anh)'tan daha kısa boyluydu ancak onu altedecek kuvvete sahipti. Onu elbisesinden yakaladı, kendisine doğru çekti ve şöyle dedi: "Seni buraya getiren nedir ey Hattab'ın oğlu? Allah seni helak edinceye kadar İslâm'a karşı savaşmaktan geri adım atmayacak mısın?" Ömer b. Hattâb (radıyallahu anh) şöyle cevap verdi: "Ya Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buraya gelmemin nedeni Allah'a ve Rasûlü'ne iman etmekten başka bir şey değildir." Bunun üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) tekbir getirdi. Ashabdan kimse orada değildi. Neler olduğunu bilmiyorlardı. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in tekbir getirdiğini duyduklarında O'na eşlik ettiler. Her yer tekbir nidaları ile dolmaya başlamıştı. Allahu Ekber! Allahu Ekber! Pürneşe içerisindeydiler. Tekbir sesleri duyulmaya başladığından hemen dağılmak zorunda kalmışlardı.
SübhânAllah!
Babası Hattâb b. Nüfeyl çok sert bir insandı. Onun bu sertliğinden nasibini alan Ömer b. Hattâb (radıyallahu anh)'ın çocukluğu zor geçmişti. Babası çocuklarını büyütürken sertliğinden ve hiddetinden ödün vermemişti. Ömer b. Hattâb (radıyallahu anh) beraberindekilerle bir zamanlar babasının develerini güttüğü yere geldiğinde anılarından bahsederken ağzından şu sözler dökülmüştü: "Allah'tan başka ilah yoktur. O dilediği kuluna dilediğini verendir. Bu yerde babam Hattab'ın develerini güderdim. Üstümde yünden yapılmış sert bir aba olurdu. Babam çok sert ve haşin bir adamdı. Yorgunluktan bitkin düşüp takatim kalmayana kadar çalıştırırdı. İşin başında görmezse beni döverdi. Bugün benim ve Allah arasında hiçbir kimse yok." Beşerî basamakların en tepesinde, yeryüzünün en yüksek mertebesi olan hilafet vardır. Bu sözler dilinden dökülürken halife Ömer b. Hattab (radıyallahu anh) ve Allah (azze ve celle) arasında hiçbir kimse yoktu. Ancak Müminlerin emîri, bütün şan ve şerefin Allah (azze ve celle)'ye ait olduğunu söylüyordu, SubhanAllah!
Reklam
Derin İlim Sahipleri
Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahu anh) devamla şöyle söylemişti: "En mütedeyyin ve şuurlu kalbler onlara aitti. Takvada onların rakibi yoktur. Ulaşabilecekleri en yüksek mertebeye ulaşmışlardı ve en derin ilme sahiplerdi." Burada kullanılan kelimelere dikkatinizi çekerim. Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahu anh), ashabın en çok ilme
Ömer b. el-Hattab(radıyallahu anh)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Şüphesiz bu Kur'an Allah'ın kelamıdır. O halde onu konulması gereken yere koyun" (Abdullah, es-Sunne)
Bir diğeri Tirmizî ve İbn Mâce'nin sahih bir senedle Ömer b. Hattab radıyallahü anh'ten, onun da Resûlullah aleyhissalâtü vesselâm'dan naklettiği bir hadis-i şeriftir ki Efendimiz: "...Cemaate devam ediniz, ayrılığa düşmekten sakınınız; çünkü şeytan yalnız olanın yanında ve (bir araya gelen) iki kişiden uzaktır. (O halde) cennet nimetlerini arzulayanlar cemâattan ayrılmasın" buyurmuştur. Tirmizî'nin İbn Ömer'den rivayet ettiği bir başka hadis-i şerifte Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem: "Allah Teâlâ ümmeti (yahut Ümmet-i Muhammed'i demiştir) sapıklık etrafında toplamaz. Allah'ın eli cemaatın yanındadır, cemâattan ayrı kalan cehennemde de yalnız bırakılır" buyurmuşlardır. Tirmizî; "cemaat'ın, ilim erbabınca fıkıhçılar ve hadis bilginleri diye yorumlandığını ifade etmiştir.
Sayfa 181Kitabı okudu
Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh dua ederek düşmanına karşı destek isterdi. Bu, en önemli askerî duasıydı. Arkadaşlarına, "Siz sayı çokluğu sebebiyle zafer kazanmıyorsunuz. Sizin zaferiniz, gökten gelmektedir." derdi.
121 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.