İnsan hakkında konuşmak, yazmak kimi zaman çok kolay kimi zaman ise zordur.
Çünkü insan, insana veya kendisine kimi zaman çok yakın iken, kimi zaman ise hayret edilecek derecede varlığından uzak ve yabancı bir varlıktır.
İnsan hakkındaki bu çalışma İslami düşüncenin genel bir yansımasıdır.
Yazarımız; İnsanı evrende ve kendi özelinde nasıl
Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun inananlar için bir Nuh’un Gemisi vardır. İnananlar ona
sığınırlar ve onu felâketlerin yatıştığı veya erişemediği, trajik çizgilerin durgunlaştığı bir yere ulaştırabilirse, kurtuluş
yeniden başlayacak demektir. Her çağda her uygarlık ve her
inanç grubu için böyle bir “diriliş” umudu vardır. Ölüm tehlikesindeki uygarlığın temel unsurlarından öz parçacıkları,
protoplazma özleri taşıyıp da bir yerde onları mayalanmaya
bırakmalı, o özlerle çağ ve gelecek zamanı mayalandırmalı.
Bu mayalanışı aşkla ve feragatla gözlemeli. İşte o bekleyişten, o hamur yoğruluşundan, battığı sanılan uygarlığın dirilişi doğacaktır. (Yitik Cennet, 2012, s.38)
Tolstoy zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrindeki Yasnaya Polonya adlı konakta doğdu. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı.Eğitimini bitirdikten sonra doğduğu konağa geri dönen Tolstoy ,yoksul köylülerin arasına katıldı.İlk eseri olan "Çocukluk " u bu sırada yazdı.Tolstoy evlendiğinde
Kahramanımız, Henry Chinaski!
Ekmek Arası, Charles Bukowski’nin otobiyografik romanı. Okuduğum kadarıyla, Henry, Bukowski’nin babasının ismi. Babasından sayısız dayak yiyen bir çocuğun babasına atabileceği en büyük tokat olmalı bu seçim. China ise çok sevdiği ülke Çin, “ski” soyadından bir parça.
Bundan sonraki bilgiler kitabın akıbeti
“Mart 1590,
Koca Sinan Paşa sadrazamdı. Kanijeli Siyavuş Paşa onun rakibiydi. Serdar Ferhat Paşa zaferden yeni dönmüş. Safiye Sultan, Nurbanu’nun bıraktığı boşlukta devletin her kademesine yerleştirdiği adamlarıyla, Sultan Murat üzerinde büyük etki sahibiydi. Sultan, güzeller güzeli eşinin bir sözünü ikiletmiyordu.
‘Safiye’ adı ‘devlet’ demekti. Denildiğine göre gençliğe adım attığı yıllarda Ferhat Paşa tarafından Şehzade Murat’a takdim edilmiş, ona oğullar ve kızlar doğurmuş, Murat, Sultan olunca da kadınefendiliği kapmıştı.”