GÜL YETİŞTİREN ADAMDAN BİNA YETİŞTİRMEYE ÇALIŞAN ADAMLARA!
Naçizane “Doğu’nun Limanları” İncelemesi
Taraflar değişir, savaş hep aynı...
Okuduğum ilk Maalouf kitabıydı Doğu’nun Limanları. Sadık Hidayet, Khaled Hosseini gibi ilgi duyduğum Orta Doğulu yazarlardan biriydi Maalouf fakat maalesef ki beklediğimi bulamadım.
Kitap konusu açısından ilgi çekici olsa da; dil ve anlatım açısından bana “Lübnanlı Livaneli” dedirtti.
Kurgu yer yer ilgi çekici olsa da genellikle stabil. 
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm tadı aldım kitaptan epeyce. Anlattığı şeyin çok mühim olduğunu bize yazarak hissettirmesi gerekirken; karakterin yapmacık hisleriyle sunmayı tercih etmiş Maalouf. Bu da İsyan ile empati kurmamı yer yer zorlaştırdı.
Olay örgüsü bakımından savaş, muhbirlik, aşk, Osmanlı, Türk-Ermeni ve Arap-Yahudi ilişkilerini ele alması ilgi çekici olsa da; kısa bir kitap olmasından mıdır yoksa üslupta mı bir problem var bilmem, kitap sizi anlattığı olayların içine çekmeyi başaramıyor. Hikayenin gidişatı için kırılma noktası olacağını hissettirdiği olaylar maalesef ki arka fonda bir renkten ibaret kalmış.
Yazarın diğer meşhur kitapları Semerkand ve Afrikalı Leo’yu da okuyacağım fakat konu itibarıyla sorun olmasa da; dil ve anlatım açısından Maalouf benim sevebileceğim bir yazar değil gibi geliyor bana.
Herkese iyi okumalar, bol kitaplı günler.
