III. Ahmet
Devrin önde gelen devlet adamlarından Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi'nin Paris sefaretini müteakip saraya sunduğu raporla Türkiye'de Batılılaşma hareketleri fiilen başlamış bulunuyordu. Her şeyden önce İstanbul'da hayat tarzı geniş ölçüde değişmiş, Paris'ten getirilen planlara göre Kağıthane çevresiyle Haliç ve Boğaziçi sahillerinde, Üsküdar civarında padişahın hoşuna giden yeni binaların inşasına başlanmıştı.
Sayfa 298Kitabı okudu
1839 Hatt-i Hümayunu ile resmen açılan Tanzimat devrinin esas amacı, hukuk eşitliği ilkesiyle, Hıristiyan tebaayı Osmanlılık uyrukluğuyla dev­lete bağlamak, imparatorluğun birliğini koruyup sağlamlaştırmak olmuştur. Bu politikaya tarihte Osmanlılık politikası denilmekte­dir. Bu Osmanlılık siyaseti, imparatorluk tarihinin son devrinde iç siyaset, Batılılaşma ve islahat hareketleri, isyanlar, hatta dış poli­tika ile ilgili ya da onları açıklayan en kapsamlı olaydır. Osmanlı tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden bu yeni siyasetin parolası, imparatorluk tebaasının hukuk eşitliğine dayanan Osmanlı birliği­dir.
Reklam
Devlet merkeziyle kendilerini daha rahat özdeşleştiren Kemalist ya da Kemalist olarak nitelenemeyecek modernleşmeci çevreler, partiler üstü bir politika olarak gördükleri Soğuk Savaş siyasetini benimsemekte ciddi bir tereddüt göstermedi. Türkiye’deki yaygın ezberin aksine bu yıllarda ABD’nin artan etkinliğinin içselleştirilme hızı ve kolaylığına
TÜRKİYE’DE LAİKLİK
Bülent Daver’in de ifade ettiği gibi Atatürk inkılâbıyla birlikte Türkiye'de din ve vicdan hürriyeti konusunda yeni bir yaklaşım gelmiştir. Gerçekten de laiklik anlayışı, Türkiye'nin özel şartlarından doğmuştur. Batının laikliğe geçişinden ayrı bir farklılık gösterir. İslam dünyası açısından ele alınırsa, Hz. Muhammed'in devlet başkanlığından,
Batı'da Aydınlanma devrinden itibaren belirgin bir şekilde kendini gösteren bilim-din çatışması, kilisenin şahsında Hıristiyanlığı ve bütün din aleyhtarı hareketleri körüklediği için modernist düşünce ile irtibatı olan Osmanlı'nın ve onun devamı olan Türkiye'nin fikir ve bilim adamlarını da etkilemiştir. Onların bir kısmı Hıristiyanlık ve Islâm arasında bir ayırım yapmadan Avrupa'da Hıristiyanlığın ve kilisenin aleyhinde olan düşünceleri ülkemize din ve İslâm aleyhtarlığı şeklinde uygulamaya çalışmışlardır. Modernleşme, batılılaşma, medenileşme, çağdaşlaşma gibi kelimeler çerçevesinde oluşturulan düşünce ve hareketler, materyalist ve pozitivist bir şablon üzerine oturtularak İslâm'ın itikadi, ameli ve ahlâkî esaslarına şiddetli tenkitler yöneltilmiş ve Müslümanların inançlarında derin sarsıntılar geçirmesine, hatta bazen inançsızlığa düşmesinde etkili olmuşlardır.
Sayfa 36
Osmanlı'da reform girişimlerinin hızlandığı, yenileşme hareketlerinin arttığı dönemin Tanzimat'la beraber başladığı kabul edilse de, Tanzimat, çok sahada II. Mahmut ile yakından ilgilidir. Çünkü II Mahmut zamanı, bütün batılılaşma tarihinde tamamı ile ayrı ve yeni bir devrin başlangıcıdır. Bunda, dönemin en önemli özelliğinin, yenileşme hareketlerinin batılılaşma anlayışı ile bütünleşmesi ve sadece askeri alanda olmayıp, sosyal ve kültürel alana da kaymış olması etkilidir.
Sayfa 99 - Gazi Kitabevi, 6. BaskıKitabı okudu
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.