Salavat
Allah-ü Teâlâ'nın Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'a salât etmesi, ona rahmet edip ondan râzı olması; meleklerin salât etmesi ise, duâ edip mağfiret dilemeleridir. (İbn-i Kesîr, c. 3, 110) "Evet salavâtın ma'nâsı, rahmettir. Ve o zîhayat mücessem rahmete , rahmet duasi olan salavat ise, o (alemlere rahmet olan' Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm'a) vusûle (kavuşmaya) vesîledir. Öyle ise sen salavati kendine, O'na ulaşmak için vesile yap ve o Zât'ı da Rahmet-i Rahmân'a vesîle ittihaz (kabûl) et!" (Lem'alar, 14. Lem'a, 103)
Sayfa 103 - Altınbaşak neşriyatKitabı okudu
Türk'ün kimliği şüphesiz Türkçedir. Ancak bu köklü dil, tarih boyunca bozulmalara uğramıştır. Örneğin, Osmanlı Devleti'nin başlangıç yıllarında Fars edebiyatı örneğinde oluşturulmaya girişilen Divan edebiyatında şair ve yazarlar hangi dili kullanacakları konusunda zorlanmışlar, kimileri Türkçe yazmayı ilke edinirken kimileri de Arapça ve Farsça sözcükler bulunan yeni bir dil geliştirmeye başlamışlardır. XV. yüzyıldan itibaren Osmanlıca diye adlandırılacak olan bu dil, konuşma dilinden tamamen ayrılmıştır. Öyle ya da böyle dilimize katılan bu Arapça ve Farsça kelimeler, ne yazık ki nüfuz etmeyi başarmış ve 1920'lere dek yazı dilinde birkaç takıdan başka Türkçe kalmamıştır (Sinanoğlu, 2000).
Sayfa 17 - Melih Kanbur-İrlandalıların Dil Mücadelesi Işığında Türk Dilinin Geleceğinin İncelenmesiKitabı okudu
Reklam
Osmanlıca yalnızca aydın ile halkı birbirinden koparmakla kalmamış, aydın ile aydını da birbirini anlayamaz duruma düşürmüştür. Bu savımı Namık Kemal'in Şu sözleriyle kanıtlayabilirim: Bir günlük gazeteyi anlayabilmek için dahi seksen kerre sözlüğe bakar olduk!
Sayfa 313Kitabı okudu
Garbcılarla İslâmcılar da "Lisan-ı Osmani" meselesinde birleşmişlerdi.Türkçenin Arab ve Acem kaidelerinden tasfiyesine,Osmanlı lûgatının Türkçeleştirilmesine,hele Turanlaştırılmasına razı değillerdi.Bir farkla:İslâmcılar mekteblerde Farisî,bilhassa Arabînin daha mükemmel okutulmasını istedikleri halde,Garbcılar:"Osmanlıca öğrenmek için hiç kimsenin ihtiyacından fazla Arabî ve Farisî tahsiline mecbur olamayacağını"idda etmişlerdi. Türkçülerin,Garbcıların ve İslamcıların üçünün de birden,üstünde ittifak ettikleri noktalar da vardır.Bunlar Türk düşüncesinin büyük deltalarıdır.Garbcılarla İslâmvıları ayıran en büyük dava muasıtlaşmanın derecesi olduğu halde taklidcilik şeklijde bir Avrupalılaşmaya her üçü de muarızdırlar.
Osmanlıca denen dil aslında bir dil değil, bürokrat jargonudur.
Sayfa 73
Şimdi Türk ordusunun genç subayları çok okuyorlar. Olmadık kitapçılarda, sahaflarda genç zabitlere rastlıyorum. Lisan durumları çok iyi. Helikopter pilotu var, İspanyolca öğrenmiş; ne kadar ilginç. İngilizce zaten biliyorlar. Öbürü dil okulunda Farsça öğreniyor. Keyif için Osmanlıca öğreniyor. Bizim istediğimiz bu zaten. Kültür (heritage) mirasını değerlendirecek insanlar. Kültür meselelerine kurmay subayının dalmasını mühim bulurum. Bu, ananemizin dirilmesi demektir. Çok faydalı görüyorum.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.