İnsan yaşamında her bir zamansal, bölünemeyen andaki tecrübede yaşamımızın ve kişisel benliğimizin tamamı mevcuttur. Her bir yaşam-anı, ki nesnel zamanın bölünemeyen tek bir noktasına tekabül eder, içinde üç momenti de aynı anda içermektedir. Bu üç moment şunlardır: deneyimlenmiş geçmiş, şu an deneyimlenmekte olan mevcut şimdi, ve gelecek. Bu üç
Kur'ân-Kerim, din kelimesini geniş anlamlı bir terim olarak kullanmıştır. Bu terim'den, geniş kapsamlı bir hayat düzeni anlaşılmaldır. Bu öyle bir hayat nizamıdır ki, bunda insan, mutlak hakime itaat ve bağlılığını ilân eder; O'nun koyduğu kaide, kural ve kanunlara göre hayat sürer: O'na itaat ve sadakatından dolayı ödüllenmesini, şan ve şeref
Sayfa 258Kitabı okudu
Reklam
bazen öyle çok şey söylemek ister ki insan. Öyle çok murad eder ki anlatmayı, söylemeyi, konuşmayi ve hatta haykırmayı ister. Lakin yapamaz. Lisanı vardır, konuşmayı bilir, cümleleri, sözleri, hepsi tamdır. Ama gücü yetmez anlatmaya. Konuşmak, dinleyen ve anlayan biri varsa anlamlı. Yoksa insan lâl olsa, ebkem kalsa, dili tutulsa ne keder!
Bu, o aynı adamdı; fraklı, silindir şapkalı, hatta sırtında şimdi fark ettiği kısa pelerin olan adam. Uzun boyluydu, çok zayıftı. Kemikli bir yüzü, çukura kaçmış iri siyah gözleri vardı. Bu çok iri, belki de anlamlı siyah gözler yazık ki ona herhangi bir başkalık katmıyordu. Gene de adamın nereden geldiği bilinmeyen, anlaşılmayan tuhaf bir
Sayfa 12 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Gerçekten öyle karardı ki içim, dünya, bu güzelim yapı, Çorak bir kayalığa döndü gözümde. Hava, o canım başörtüsü dünyanın, şu cömert gökkubbeye bakın, bu yüce tavan altın parıltılarıyla bir şey değil benim için, pis, hastalıklı kokular birikintisinden başka bir şey değil. İnsan, ne yaman bir yapı insan! Akıl gücüyle ne soylu bir varlık! Düşünme yetenekleri ne sonsuz! Duruşu, kımıldanışı ne anlamlı, ne güzel! Melekçe davranışları, ne tanrıca kavrayışları var! Evrenin gözbebeği insan canlıların baştacı! Ama benim için nedir insan, bu özü toz yaratık? İnsanın tadı yok benim için, kadının da yok…
Günlük hayatımızda var olan her şey görsele indirgenirken, eğer paylaşıma müsait ise ya da bize öyle geliyorsa anlamlı oluyor. Aslında paylaşım değeri, paylaşılan durumdan daha değerli kılınıyor. Yenilen yemeklerin, ziyaretlerin, infakl!) eden ellerin ifşâ edilmesi bu değerin begeni sınırlarını zorlamaya başlıyor. Sınırlarımız zorlanıyor ve biz; sınırlarımızın bu dünyada yerinin olmadığını görsellerle gözümüzün içine sokan bir mecranın şiddetine maruz kalıyoruz. Hiç tanımadıgınız birinin elindeki telefonda size veya yakınınıza ait bir fotoğraf, çeken tarafından bilinçli olarak çekilmemiş olsa da, yer alabiliyor ve bir anda dünyanın her tarafına servis ediliyor. Paranoyak hâle getiriliyoruz ki bu bile başlı başına üretilen şiddetin bir sonucu olarak karşımızda duruyor.
Mahmut Sami ZiniKitabı okudu
Reklam
Son zamanlarda, bilmem neden, bütün sevincimi yitirdim, her gün yaptıklarımı yapmaz oldum. Gerçekten öyle karardı ki içim, dünya, bu güzelim yapı, çorak bir kayalığa döndü gözümde. Hava, o canım başörtüsü dünyanın, şu cömert gök kubbeye bakın, bu yüce tavan altın parıltılarıyla bir şey değil benim için, pis, hastalıklı kokular birikintisinden başka bir şey değil. İnsan, ne yaman bir yapı insan! Akıl gücüyle ne soylu bir varlık! Düşünme yetenekleri ne sonsuz! Duruşu, kımıldanışı ne anlamlı, ne güzel! Ne melekçe davranışları, ne Tanrıca kavrayışları var! Evrenin gözbebeği insan, canlıların baş tacı! Ama benim için nedir insan, bu özü toz yaratık? İnsanın tadı yok benim için, kadının da yok... Güldüğünüze göre inanmıyorsunuz bana. *Hamlet
1.000 öğeden 931 ile 940 arasındakiler gösteriliyor.