Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bunları düşünüyor, boyuna yürüyordum; derken müthiş yoruldum. Saklanmak ister gibi, ormanın en sık yerini seçmiştim: Şimdi bir söğüt fidanlığı vardı önümde; yüzükoyun sürünüp tâ içerlere dalmak, rahat sakin orada oturmak istiyordum. Sanki hatırlatmışlardı bana, sanki bu âciz halimde kendisine bir yardımda bulunayım diye Tanrı çekmişti beni buraya.
Sayfa 64 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
“Yeşil Altın” adlı öyküden...
- Ula Hurşit. - Buyur baba... - Sen git de aşçıyı getir bana bakayım. - Başüstüne beybaba. Hurşit olduğu yerden şöyle bir çark ediyor, kapı ve uzaklaşan adımlar güvertede. Çok az zaman geçiyor, güvertede adımlar yaklaşıyor, kapı ve geminin aşçısı da içeride. - Beybaba, bayramlaşmak için geciktim biraz, önce dedim çorbayı ateşe koyayım da... - Bırak şimdi çorbayı... Bugün bayram değil mi? - Evet, bayram beybaba. - Hem de Şeker Bayramı. - Öyle, Şeker Bayramı. - Şekerin nasıl, bol mu? - İyidir, bu seferi çıkarır. - Bak, iyi dinle şimdi. Çocuklara kuvvetli bir tatlı yap istiyorum. Ama kıyacaksın şekere, öyle bir tatlı yap ki, bayram geldi diyelim. İki dudak birbirine yapışmalı şekerden, hani zor ayrılmalı. - Başüstüne, yapayım. - İşte dediğim gibi, bayramlık bir tatlı olsun, her zaman görülmemiş bir tatlı. Öyle bir tatlı yap ki, denizde geçen bayram bizi yetim bulmasın. Hurşit ağzını açmadan duramıyor. - Aşçıbaşı, çirahtadan daha tatli bir tatli...
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Edip Cansever
O çocuklar büyüyecek O çocuklar büyüyecek O çocuklar... Bilmezlikten gelme Ahmet Abi Umudu dürt Umutsuzluğu yatıştır Diyeceğim şu ki Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Sayfa 308Kitabı okudu
bana öyle geliyor ki yaşadığımız dünyaya iğrenmeden bakmanın tek yolu, insanların zaman zaman kaostan yarattığı güzelliklerden geçiyor. yaptıkları resimlerden, besteledikleri müziklerden, yazdıkları kitaplardan ve sürdürdükleri hayatlardan. bütün bunların arasında en zengin güzellik ise güzel yaşam. işte mükemmel sanat eseri.
Sayfa 181 - türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
“Bana öyle geliyor ki yaşadığımız dünyaya iğrenmeden bakmanın tek yolu, insanların zaman zaman kaostan yarattığı güzelliklerden geçiyor. Yaptıkları resimlerden, besteledikleri müziklerden, yazdıkları kitaplardan ve sürdürdükleri hayatlardan. Bütün bunların arasında en zengin güzellik ise güzel yaşam. İşte mükemmel sanat eseri.”
Sayfa 181 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 7.basım, 2020.Kitabı okudu
Bana öyle geliyor ki yaşadığımız dünyaya iğrenmeden bakmanın tek yolu, insanların zaman zaman kaostan yarattığı güzelliklerden geçiyor. Yaptıkları resimlerden, besteledikleri müziklerden, yazdıkları kitaplardan ve sürdürdükleri hayatlardan. Bütün bunların arasında en zengin güzellik ise güzel yaşam. Işte mükemmel sanat eseri.
Sayfa 181Kitabı okudu
Reklam
“...Bana öyle geliyor ki yaşadığımız dünyaya iğrenmeden bakmanın tek yolu, insanların zaman zaman kaostan yarattığı güzelliklerden geçiyor. Yaptıkları resimlerden, besteledikleri müziklerden, yazdıkları kitaplardan ve sürdürdükleri hayatlardan. Bütün bunların arasında en zengin güzellik ise güzel yaşam. İşte mükemmel sanat eseri.”
Sayfa 181
Her şeyi anlatabilirim, bir hikâyede sözler vardır sadece, oysa bu yaşamın ta kendisiydi, acı çekmekti, açlıktan ölmekti. Ha bu arada, ekine el koyulduğunda yiyeceğin fonlardan verileceğini açıklamışlardı aktivistlere. Yalandı. Aç insanlara tek bir tahıl tanesi bile vermediler. Ekine kim el koydu? Çoğu bölge yürütme komitesinden, parti bölge
- Bir düşün: İnsana onlarca, yüzlerce yıl merhamet, sağ­duyu ve mantık öğretip, onu bilinçlendirdim diyemezsin, her şeyin bir bedeli var. En önemlisi de bilinç. İnsanlar acı­masızlaşabilir, hassasiyetlerini yitirebilir, kan, gözyaşı ve acı görmeye alışabilirler, tıpkı kasaplar, ya da bazı doktorlar ya da askerler gibi; ama hakikati bir kere öğrendikten sonra ondan vazgeçmek nasıl mümkün olabilir? Benim fikrime göre bu imkansız. Çocukluktan beri bana hayvanlara eziyet etmememi, merhametli olmamı öğrettiler; okuduğum bü­tün kitaplar da bunu öğretti ve sizin kahrolası savaşınızdan zarar görenlere öyle acıyorum ki canım yanıyor. Ama işte zaman geçiyor ve tüm bu ölümlere, acılara ve kana alış­maya başlıyorum; gündelik hayatta da daha duyarsız, daha tepkisiz olduğumu ve yalnızca en kuvvetli itkilere cevap verebildiğimi hissediyorum, ama savaş gerçeğinin kendi­sine alışamıyorum, esasen akılsızca olan bu şeyi anlamayı ve açıklamayı aklım reddediyor. Bir milyon insan bir yerde toplanıp edimlerine haklılık kazandırmaya çalışarak birbi­rini öldürüyor ve hepsi eşit derecede hasta ve hepsi eşit de­recede mutsuz. Delilik değil de nedir bu?
612 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.