ve sen kimsin ki insanlar sana gelsin de göğüslerini açsınlar ve gururlarının perdelerini parçalasınlar da içlerini çırılçıplak göstersinler, utanmadan gururlarını soysunlar?..
sen herşeyden önce verici ve vermek vasıtası olmak gerçekleştiğini anla.
çünkü hakikatte hayat, hayatın imdadına yetişir, sense, ey kendini verici sanan kimse, vericiliğin yalnız bir şahidisin.
ve siz ey alıcılar, ki hepiniz öylesiniz, minnet yükü altında kalmayınız ki hemn kendinize, hem vericiye bir boyunduruk geçirmiş olmayasanız.
vericinin vergisi vereni de, alanı da yükselten kanat olsun. yoksa borcunuzun yükünü fazla hissetmekle, hür yürekli toprağı ana ve tanrıyı baba tanıyan vericinin cömertliğinden şüphe etmiş olursunuz.
"Ben, uğruna bir savaş başlatılmaya değer biri değilim.” Doktorun gözleri parladı. Bir an için, oldukça genç ve neşeli göründü. “Aslında, tam olarak öylesiniz.”
Nasıl ki en zayıf halkası kadar zayıftır zincir, siz de öylesiniz, denildi size.
Bu, yalnızca yarısıdır gerçeğin. En güçlü halkanız kadar güçlüsünüz de aynı zamanda.
‘Yabancıları da sevmezdim ayrıca. Yabancı ülke temsilcilerini hiç. Bunlar bana,vatandaşlarımı kandırmak için gönderilmiş gibi gelirdi. Casus filan demek istemiyorum. Yabancı ülkelerde yaşama hasreti içinde kıvranan vatandaşlarımı azdırmak için gönderilmişlerdi sanki bunlar. Bakın,derlerdi;biz koyu ve ciddi elbiselerin giyildiği,sokaklarında büyük arabalarla gezilen bir ülkenin insanlarıyız. Özentili vatandaşlarım da içlerini çekerlerdi: ah ne kadar öylesiniz!’