Düşünce tarihimizde belli kavramlar üzerine yapılan analiz çalışmalarından biri de incelemesini yapmış olduğumuz Ebu Hamid Muhammed el-Gazali’nin ‘el-Me’arifu’l-Akliyye (terc. Düşünme,Konuşma Ve Söz Üzerine )adlı eseridir. Bu eserinde İmam Gazali, aklın işlev ve türevleri olan bazı kavramları incelemekte ve o kavramlar arasındaki farkları tespit
Ben sağduyuya çok hayranım; ama bunun özünde, kendi kendisini eleştirmeye yönelik bir yeti olduğunu düşünüyorum.
Fakat sağduyucu gerçekliğin. özce doğruluğunu sonuna değin savunmaya hazır olduğum halde, sağduyucu bilgi kuramını öznellikçi bir gaf sayıyorum. Bu gaf Batı felsefesine egemen olmuştur.
Ben bunu kazıyıp silmeye ve onun yerine, özce oranlamaya dayalı bilginin nesnel bir kuramını getirmeye kalkışıyorum. Bu cüretli bir sav olabilir, ama onun için özür dileyecek değilim.
"Kişinin içindeki içerik azaldıkça başkalarının gözüne talihli görünme isteği artar, aptallık edip bu uğurda her şeyi yapar. Ötekilerde iyi bir kanı oluşturmak herkesin öncelikli uğraşıdır. Oysa bunun olanca yararsızlığı, şu gerçekle dile getirilmiştir: Hemen hemen bütün dillerde
kendini beğenmişlik, 'vanitas' özce 'boşluk', 'hiçlik' anlamına gelir. "
"Cisimler dünyası, o görünmeyen tinsel dünyadan üzerine bir parıltı vurursa ancak değer kazanır, güzel olur. Bu felsefesinin ana düşüncesi bu. Plotinos'un özgün bir başarısı olan estetiğin çıkış noktası bu anlayıştır. Bir cisim, diyor Plotinos," güzel" iken "çirkin" olabilir. Demek cisim özce güzel değildir, "güzelliği" cisim kendi dışından edinir; ancak "güzellik"ten pay alırsa" güzel" olabilir; maddeye giren tinsel varlık, başka bir deyişle: onu biçimlendiren idea cismi "güzel" yapar; idea'sının ereğine uyan bir "birlik" olursa cisim "güzel" olur. Bizim için bir şeyi güzel ya da çirkin yapan nedir? Güzel duygusunun temeli, ruhun güzeli görünce onunla kendisi arasında bir yakınlığın, bir uyumun olduğunu yaşamasıdır. Bir cismi önümüze yabancı ve aykırı bulursak ona "çirkin" deriz. Demek objeyi güzel yapan, ruh ile içten bir yakınlığı olması, bu yakınlığın sezilmesi ve bundan duyulan sevinçtir."
Özce değişken ve toz gibi kararsız olan insan tabiatı, sınırlanmanın hiçbir çeşidine dayanamaz, kendi kendini bağlarsa, çok geçmeden bağlarını çılgınca koparmaya başlar, önündeki seddi, bağları, hatta kendi kendisini parçalayıncaya kadar.
Sayfa 57 - Toplumsal Dönüşüm YayınlarıKitabı okudu
Özce değişken ve toz gibi kararsız olan insan tabiatı, sınırlamanın hiçbir çeşidine dayanamaz, kendi kendini bağlarsa, çok geçmeden bağlarını çılgınca koparmaya başlar, önündeki seti, bağları, hatta kendi kendisini parçalayıncaya kadar.