“Bir zamanlar, geçmişle geleceğin bir yayı andırdığını, her bir parçasının birbirine bağlı olduğunu ve her parçanın bir sonraki parçaya dair bir haber verdiğini okumuştum bir yerlerde. Belki gerçekten öyledir, ama benim hayatım birbiri ardına dizilmiş, özgürlükten uzak, kapalı halkaları andırıyordu. Birinden öbürüne geçmek için atlamam, sıçrayıp geçmem gerekiyordu. Asıl beni yıpratan da bu halkaların arasında beklemek, nereye, ne yöne sıçrayacağımı bilmemekti.”
Düşler ve tarih inilecek son istasyon
Burdayım işte güzel bir yanlıştayım şimdi
Beklemesini bilmiyor acelesi olan ve nedense
Çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki
O kadar azız ki mutluluk bile bizden çok
Şimdi de kendi kendime şu lüzumsuz suali soruyorum: Kolay elde edilmiş bir saadet mi, yoksa insanı yücelten ıstırap mı daha iyidir? Evet, hangisi daha iyi?
“Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir.”