Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat
En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat
Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Küçük yaşlarda öğretilmesinin savunulduğu “hazzı erteleme”nin aksi durumdaki sonuçlarını 108 sayfalık kitapta dolu dolu görüyoruz.
Özellikle 0-6 yaşta şekillenen kişiliğimiz hazzı ertelemeyi , belli bir sınır içinde özgür olmayı, tüketimin de sınırlı olduğu, gerektiğinde “tasarruf “ a başvurmayı içselleştirdiğinde, çoğunlukla ve belki de sadece tüketmeye meyilli bireylerin ve toplumun artmasını engellemektedir. Çünkü bu kazanımlar sayesinde dünya daha yaşanabilir veeşitsizliklerin olmadığı toplumlar bütünlüğüne ulaşılabilir.
Örneğin ödev yapmayı sevmeyen öğrencileri ele alalım. İlkokula kadar bu kadar sistematik olmayan bir süreç geçirirler. 6 yaşında sistemli bir düzene adapte olmayı, sorumluluk almayı , sorumluluk için hazzı ertelemeyi yönetmeye çalışırlar. Düşününüz ki bu kazanımları elde edemeyen birey okul hayatında ödev yapmazken, yetişkinliğinde tüketime daha fazla tüketmeye alışkanlık kazanır. Nihayetinde geçici MUTLULUKLAR ile geçen bir ömür geçirmeye mahkum olur.
Kitap ilk 4 bölümüyle , politik, varoluş, etik ve psikolojik açıdan değerlendirme sunuyor. Kapitalist sistemin bireysel ve toplumsal davranışlarına etkisinin kritiğini örneklerle açıklıyor. Son bölümde de öneriler sunuluyor.
Kitabın en sarsıcı cümlesi genel bir kanaat oluşturmanıza yardımcıolacaktır :
“ BİR ŞEYE TUTUNABİLMEK İÇİN BİR DİĞERİNDEN FERAGAT ETMEK ŞARTTIR. “
Her dakika başı burnunu çeken sümüklü bir adam oturdu yanıma. Uçak havalandı. Umutlarımı geri kazandığım topraklara veda ederken yanımda oturan sümüklü adama baktım. Eski müdürümü anımsatıyordu bana. Rezil hayatının farkındaydı ama etrafındakilere lüks içinde yaşayan mutlu bir adam rolü yapmayı seviyordu hostesten bir kadeh şampanya isterken. Bana
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
Owen için her zaman en çok istedim şey, hatta Effie için de öyle, kendi tercih ettikleri hataları yapma konusunda özgür hissetmeleri ve asla, eğer mümkünse, diğer insanlar tarafından yönlendirilmemeleri.
_Empedokles_
_Nasıl ki ressamlar çeşitli boyaları uygun oranlarda karıştırıp sayısız şeylerin, örneğin ağaçların, kuşların hatta tanrıların resimlerini yaparlarsa, aynı şekilde doğa da dört öğeyi farklı miktarları karıştırıp varlıkları meydana getirir.
_Her şeyin kaynağı 4 element. Parlayan Ateş(Zeus), Hayat veren Hava(Hera), Toprak(Hades),
"Yeteri kadar kötü günler geçirdim, artık biraz hayatımı yaşamak, dışarı çıkmak, arkadaş edinmek ya da belki pazar günleri pizzacıya gidebileceğim özgür bir erkek bulmak istiyorum. Senin, seni bekleyen ve merak eden Matilde'n var."
"Hayır, şu anda hâlâ köfte kızartıyordur o."
"Evet, ama seni benim sevdiğim kadar seviyor. Onun yaptığını herkes yapmazdı, inan bana ve bunu hiç hafife alma. Benim kocam da beni böyle sevmişti, onun için kendimi biraz olsun zorlamadığım için bugün pişmanım. Senin benim kadar yalnız kalmayacağın kesin."
Don Mimì bu sözleri duyduğunda kendini küçülmüş ve hatalı hissetti. İIk kazandığı parayla ona aldığı mercan kolyeye bakıp gururlandı.
"Seni tekrar bulduğum için mutluyum Ninella. Ama bir kez daha görüşürsek ancak o zaman mutluluğum kalıcı olacak."
"Kim bilir... ama șimdi beni Polignano'ya götür."
Don Mimì son bir kez onun dudaklarına yaklaştı. Onu bir meleği öper gibi sadece nefesiyle öptü. Karayel bu arada onları seyretmekten vazgeçmişti. Arabaya binip evlerine döndüklerini görmek istemiyordu.
Ne var ki, cennet mekanının düzenlenişi bu "eşitliği" yadsıyacak niteliktedir; zaman zaman içinde yaşadığı toplumun sınırlarının ötesine geçebilen Muhammed'in düşüncesinin ütopyacı niteliği bu noktada, ister istemez, kendisinin de bir parçası olduğu ataerkil Arap toplumunun "erkek fantazileri" tarafından reel alana
❌❌❌❌Elbistan'da yardıma ihtiyacı olan varsa Akın ın telefonunu verin...
Bir tır dolusu yardım malzemesi ile oraya yardım için gitti.
Yorgan... Su... Isıtıcı... BOT... bebek bezi...
Konum atanın ayağına kadar getireceğim diyor...
30-40 kilometre farketmez getirceğim diyor...
+90 538 413 57 34
AKIN ÖZKAYA🖍️🖍️🖍️
Yayalım lütfen
Yiyecek