Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Özgür Köktürk
Özgür Köktürk
@ozgurkokturk
Düşbozuğu Kelimeler ve Ütopya kitaplarının yazarı...
1 Mayıs
1065 okur puanı
Kasım 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Ernest Hemingway, ihtiyar bir balıkçının yalnızlık, yaşlılık, deniz ve kılıçbalığı ile olan yorucu savaşını anlattığı bu kısa, yalın ve bir o kadar güzel öyküsünde okuru uzak denizlerde keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Kitabı okurken ihtiyar balıkçıya hem yoldaş oluyor, hem kendi kendine konuşmalarına, yakaladığı kılıçbalığı ile olan mücadelesine, köpekbalıklarının cirit attığı engin sulardaki çaresizliğine, cesaretine ve maceraperestliğine hayranlıkla tanık oluyorsunuz. Kitabın ilk sayfalarında kahramanımıza arkadaşlık eden küçük çocuğun da sahneyi terk etmesiyle birlikte hikâye tamamen balıkçının üzerine odaklanıyor. Bir gün içinde sıkılmadan bitirilebilecek, sade ve gereksiz uzatmalardan arındırılmış, okuması zevkli bir eser "Yaşlı Adam ve Deniz".
Bazı eserler, karakterler vardır. Roman karakteri olduğunu unutturup, ete kemiğe bürünerek çıkarlar karşınıza tüm gerçek suretleriyle. Anna Karenina, Emma Bovary, Raskolnikov, Jan Valjean böyledir. Oblomov da kendisiyle tanışmadan önce varlığını bilmediğiniz, fakat dünyanıza girdikten sonra asla unutamayacağınız bu ölümsüz şahsiyetler arasında
Bilinmeyen bir güç tarafından dış dünyaya tamamen kapatılan Chester's Mill kasabasında geçiyor hikâyemiz. Üstelik bütün kasaba havadan ve karadan kapatılarak tam bir karantina altına alınıyor bu güç tarafından. Sadece Amerika'dan değil, bütün dünyadan yalıtılmış bir şekilde. Kitap, ilk bakışta birbirinden bağımsız gibi duran kısa bölümlerden
Okur Takip Önerileri
Halide Edib'in Üç ana bölümden oluşan kitabı Harap Mabetler'de birbirinden bağımsız 18 hikâye mevcut. Yazarın daha çok edebî anlatımının ön plana çıktığı öykülerde çoğunlukla ölüm, yaşam, inanç, felsefe ve mitoloji ile ilgili konular kendini gösteriyor.
Mensur Şiirler başlıklı bölümde özellikle Harap Mabetler ile birlikte 7 kısa öykü bulunuyor. Kitabın en güzel ve kendini rahat okutan bölümü bu Mensur Şiirler kısmı. Hem hikayelerin yormayışı, hem de yazarın üslûbu dikkat çekiyor. Yazıldığı dönemi de göz önüne aldığınızda cesur bir yazarın cüretkâr fikirlerine tanıklık ederken buluyorsunuz kendinizi. 10 öyküden müteşekkil Hikâyeler bölümünde ise özellikle İmzasız Mektuplar isimli öykü çok sarsıcı bir kıskançlık dramını anlatıyor. Mitolojik unsurlarla yoğrulmuş Aşk Efsaneleri ise daha çok ağdalı bir dille yazılmış, konudan çok anlatımın öne çıktığı bir bölüm. Kitabın genelinde genç kız psikolojisi üzerinde yoğunlaşılarak süslü bir dil kullanılmış.
Dünyadaki tüm kadınların uykuya daldıktan sonra bir daha uyanamadığı ve garip bir kozanın içine hapsolduklarını düşünün. Buna eşiniz, kızınız, anneniz de dahil. Ve bu kozayı en küçük bir şekilde aşıp, onları uyandırmaya teşebbüs ettiğinizde, o sevdiğiniz kadınların yerinde çıldırmış bir şekilde önüne geleni öldüren bir ucubeyle karşılaştığınızı...
Aslında kadınlar bu uykuya daldıklarında, şimdikinden çok daha farklı, huzurlu ve erkeklerin bulunmadığı bir dünyaya seyahat etmektedirler. Rüya alemi gibi bir yerdir burası. Ancak ne bir rüya, ne de bir kâbustur yaşanılan. Tümüyle gerçek, tümüyle canlıdır her iki dünyada da yaşananlar.
Bu garip durumdan etkilenmeyen ve olayların sorumlusu diyebileceğimiz, sırlarla dolu, değişik, ve şeytan mı yoksa melek mi olduğuna karar veremeyeceğiniz Evie Black isimli gizemli kadın kasaba erkeklerini ikiye böler. Kimi, Evie'nin öldürülmesiyle bu kâbusun son bulacağını ve eşlerinin ve kızlarının geri geleceğini düşünürken, kimi de onu kurtarmak için yoğun bir mücadele verir.
Kitap uzun ve kalın olmasına rağmen, bölümler arası geçişler kısa olduğundan okurken sizi yormuyor. Karakterlerin çok fazla olmasının (71 adet) kafa karışıklığına neden olmaması için, girişte hepsi tek tek tanıtılmış. Bazen sıkılarak, bazen merakla, bazen de gerilerek okunan bir kitap "Uyuyan Güzeller". King'in son romanı ama kesinlikle en iyisi değil. Sadık okuyucularının benimle de hemfikir olacağını düşünüyorum: King, kesinlikle tek başına yazmalı...
Stephen King dendiği zaman akla çoğunlukla korku ve gerilim romanları gelir. Hayal gücünün sınırlarını zorlayan, dehşet verici ve tüyler ürperten karakterlerle yoğrulmuş romanlardır bunlar. "Tom Gordon'a Aşık Olan Kız"da bunların hiçbiri yok. Ama 9 yaşındaki bir kız çocuğunun kaybolduğu ormanda tek başına; doğaya, korkularına, açlığa, susuzluğa ve çaresizliğe karşı verdiği mücadele var.
Küçük Trisha, babasından ayrılan annesi ve erkek kardeşi Pete ile birlikte bir hafta sonu gezintisindeyken, annesiyle kardeşi arasındaki bitmek bilmez kavgalardan usanarak geride kalır ve yoldan ayrılıp sonra da kestirme bir patikadan onlara yetişmek ister. Fakat gittiği yol Trisha'yı ormanın derinliklerine götürür ve küçük kahramanımız korku ve umutsuzluk dolu günler ve gecelerle başbaşa kalır. Ona bu çıkmazda arkadaşlık eden tek dayanağı yanındaki walkmaninden dinlediği Red Sox takımının beyzbol maçları ve hayranı olduğu oyuncu Tom Gordon'ın hayalidir. İnsanın hayatta kalma mücadelesi üzerine kaleme alınmış güzel bir kitap Tom Gordon'a Âşık Olan Kız. Klasik King romanlarından farklı olsa da King'in "Sadık Okuyucu"larının beğenerek okuyacağı hoş bir yapıt.
Stephen King'i hepimiz korku ve gerilim romanlarının meşhur yazarı olarak biliriz. Oysa bu sefer elimizde bir masal kitabı bulunuyor ve bütün masallar gibi "Evvel zaman içinde" diye başlıyor. Aslına bakarsak "Ejderhanın Gözleri", yazarın meşhur dev başyapıtı " Kara Kule" serisinin bir taslağı niteliğinde. Silahşor Roland ve kötülüğün simgesi Randall Flagg ile bu kitapta tanışıyoruz. Romanda geçen Naomi ise King'in kızından başkası değil.
Kitabın başka bir özelliği de King'in eseri kızının isteği üzerine yazmış olması. Daha önce kaleme aldığı korku romanlarına ilgi göstermeyen 13 yaşındaki kızı Naomi, yazardan kendisi için bir kitap yazmasını ister. King de ilk başta "Peçeteler" ismini verdiği bu yapıtı kaleme alır. Bizlere de keyifle okumak düşer.
Stephen King, 815 sayfalık bu dev yapıtında zamanda yolculuk, paralel evrenler ve bu fantastik yolculuğun oluşturabileceği kelebek etkisinin hangi boyutlarda ve ne derecede geleceği değiştirebileceği üzerine sıkı bir anafora sürüklüyor okuru. Geçmişi değiştirmeye teşebbüs etmek aslında gelecekte onulmaz yaralar açmaktır. Kennedy suikasti tarihte bir an sadece. Ve ne yaşanırsa yaşansın, ne olursa olsun; öyle olması gerektiği "gibi" olmasa da, gerektiği "için" olmuştur. Ayrıca Derry kasabası, Beverly ve Richie Tozier gibi göndermelerle de "O" romanına güzel bir selamlamada bulunmuş yazarımız. Ayn RAND'ın başyapıtı "Atlas Silkindi"den bahsetmesi de hoş bir sürpriz ayrıca. 2017 yılının son, 2018 yılının ilk kitabı olmuştu benim için "22/11/63". Güzel miydi diye sorarsanız, "kesinlikle" derim.
Stephen King'in "Ceset" ve "Hiddet" isimli iki uzun hikâye veya iki kısa romanından oluşan kitabı, özellikle yazarın ilk dönem eserlerinden olması nedeniyle benim için ayrı bir önem arz ediyor. Ceset isimli hikâyede 13 yaşındaki dört arkadaşın bir tren kazasında ölen Ray Brower isimli gencin cesedini aramaya çıkmaları ve bu yolculuktaki maceraları anlatılıyor. Tabii cesedi bulduktan sonra işlerin karışması ve gerilim dolu sayfalar bekliyor okuru.
İkinci hikâyemiz ise (bu arada bu öyküyü yazarımız Richard Bachman adıyla yazmış) özellikle ergen çocuk sahibi okurlar için ibret ve derslerle dolu. Haberlerde sıkça karşılaştığımız, liseli gençlerin ellerine geçirdiği ateşli silahlarla gerçekleştirdiği okul katliamlarından birisiyle karşılaşıyoruz. Ve King bir psikolog edasıyla öyle detaylı işliyor ki, kendinizi terapide hissediyorsunuz. Yazarımızın olmazsa olmazları çocuklar, ince espriler ve gerilim dolu bir yolculuğa çıkmak için "Ceset" çok yerinde bir seçim.
Bir otomobil ne kadar canlı ve ne derece ürkütücü olabilir? Buick 8, Stephen King'in ölümden döndüğü trafik kazasının öncesinde başladığı ve ertesinde şekillendirdiği, yazarın ister istemez "Christine" romanını aklınıza getiren fakat onun kadar iyi olamasa da tamamen farklı, merak, korku ve cesaretin harmanlandığı sürükleyici bir bilim-kurgu romanı.
Bir polis karakoluna esrarengiz bir şekilde getirilen ve gelir gelmez sır perdesini üzerine bir branda gibi seren 1954 model Buick Roadmaster'ın hikâyesi belki ilginizi çekmeyebilir. Ama anlatılanın sadece bir otomobil olmadığının farkına vardığınızda çoktan kitabın sayfaları arasında gezinmeye başlamışsınızdır zaten. Yazarımız, her polisin bakışıyla ayrı ayrı anlatarak olaylara her açıdan bakmamızı sağlıyor. Karakolun köpeği Mr. Dillon ile Yeşil Yol'daki Mr. Jingles arasında duygusal bir benzerlik bağı kurabilirsiniz. Ben kurdum.
Bir otomobilin bagajından fırlayan devasa balıklar, yarasalar, dört kanatlı kuşlar, kertenkeleler ve havayla temas eder etmez ilginç ve iğrenç bir şekilde eriyerek ölmeleri; bagajın aslında bagaj değil de farklı bir boyuta açılan kapı olduğu izlenimini veriyor. Son olarak kitapta bahsi geçen "unutulmuş" şarkıları mutlaka dinlemelisiniz.
Bazı yazarlar vardır, adı kendi ülkesinin sınırlarını aşıp dünyanın hemen hemen her kıtasında, her yerinde yaşayan. Bu isimler artık birer "dünya vatandaşı", "yeryüzü yazarı" olmuştur. Yaşar Kemal de hem ülkemizde hem de yurt dışında büyük bir coşkuyla okunan ve yıllar sonra da okunmaya devam edecek olan kalem ustalarından
Son zamanların en çok konuşulan, üzerinde tartışılan ve merak edilen kitaplarından biri "Büyük Sır Üstadı". Garip bir çekiciliği olan, elinizden bıraktığınızda içinizden bir dürtünün sürekli sizi okumanız için zorladığı, belleğinizin her yeni sayfada yeni bir bilgi öğrenmek için koşturduğu enteresan bir kitap. Evet elinizdeki bir roman, bir kurgu fakat kurgunun içine serpiştirilen ve ansiklopedilerde bile bulamayacağınız detaylı anlatımlarla süslenmiş bir roman. 1994 yılında Ruanda'da yapılan katliam, Hutular ile Tutsiler arasındaki olayların perde arkası, Afrika'nın orta yerinde gerçekleştirilen düzenli soykırımla Nazi vahşeti arasındaki bağlantı, Hitler'in okültizme ilgisinin yanı sıra kitleleri nasıl etkisi altına aldığının gizemli açıklamaları, S.S.'lerin şeytani güçlere kurbanları, tören ve ayinleri, buna paralel olarak Ortaçağ Avrupası'nda 1209 yılında gerçekleştirilen Kathar katliamı, fizik ve psikoloji arasındaki ortak paydalar, Einstein, Jung ve Freud'un buluşma noktalarından tutun satranç tahtasındaki taşların ve görevlerinin felsefi bir açılımına dek bilmediğiniz o kadar çok şey öğreneceksiniz ki; belleğinize bilgiler dolarken, siz olayların örgüsünde gezinerek her sayfada yeni bir bilgiye ulaşmanın hazzını tadacaksınız. Büyük Sır Üstadı, tarihin karanlık dehlizlerinde aydınlığın parlak ışığını arayan birbirinden ilginç ve renkli karakterlerle dolu harika bir kitap. Özellikle her bölümün başında yer alan filozof ve düşünürlerden yapılan alıntılar bile romanın dışına çıkıp bir beyin jimnastiği yapmanızı sağlıyor.
Küçük bir çocuğun yaşadığı travma, ilerideki yaşamını ve yaşamları nasıl etkisi altına alabilir? Aslında her suçlu bir kurbandır. Ve her kurban suça sunulmuş birer adaktır. Raydan Çıkanlar suç, şiddet ve gerilimin zirveye çıktığı, soluk soluğa okuyabileceğiniz harika bir örgüyle işlenmiş ve her sayfadan sonra merakla bir sonrakini çevireceğiniz, her satırının hakkını veren bir İskandinav polisiye romanı. Sevgilisinin kumar borcu nedeniyle Kuzey Avrupa'nın en tehlikeli ve en zalim suç çetelerinden birinin eline düşen ve bu borcu hem bedeni, hem de hayatıyla ödemek zorunda bırakılan Masja'nın dramı, çocukluğunda geçirdiği ağır travma nedeniyle kadınlara karşı ölümcül bir nefretle dolarak akıl almaz vahşetlere imza atan Sırtlan lakaplı psikopat bir cani ve sevdiği kadının nedensiz yere katledilmesiyle hayata küsen dedektif Ravn arasında geçen bu adrenalin dolu heyecan kasırgasına katılmak isterseniz, "Raydan Çıkanlar" tam aradığınız kitap...
15. yüzyılın sonlarında Hollanda'nın Rotterdam kentinde doğan ve daha sonra papaz olan Erasmus, kendini bilimsel araştırmalara vererek sade bir vatandaş olarak yaşamını sürdürür. Bilinen tek eseri olan Deliliğe Övgü'de, deliliğin ağzından okura öğütler vermekte ve deliliği bilgelik makamına yükselterek her türlü kuram ve kurumu deliliğin sert sözleriyle bazen parçalamakta, bazen düzene sokmaktadır. Özellikle dinî ve fikrî bağnazlığın önünde, yıkılması zor kalın bir set gibi duran düşünceleriyle günümüze de ışık tutan ders niteliğinde bir kitaptır elimizdeki eser. Yazıldığı dönemi de dikkate aldığımızda oldukça cesur ve cüretkâr bir dille yazılmış ve bilhassa engizisyonun en acımasız olduğu zamanlarda kiliseye karşı bir manifestodur aslında. Yaklaşık 500 yıl öncesinden gelen bir bilgeyle karşılıklı sohbet etmek isterseniz mutlaka okumalısınız Deliliğe Övgü'yü. Ufkumuzu genişletmek ve daha farklı açılardan yaşama bakabilmek adına...
Onsekiz yıl önce işlenen bir cinayete kurban giden bir genç kız, bir kız kardeş, üvey erkek kardeş ve yıllar sonra gelen bir romanla aydınlığa kavuşmayı bekleyen sırlar...
Kahramanımız Bellamy Lyston, on iki yaşındayken, fırtınalı bir günde ablasının vahşice katledilişine tanık olur. Geçirdiği ağır psikolojik travma neticesinde olay günüyle ilgili hafızasında boşluklar oluşur. Bellamy cinayetin aydınlatılması için ses getiren bir roman kaleme alır. Ancak yazdıklarıyla aile sırları da istemeden deşifre olmuştur. Ve gerçek katil ile yüzleşme pahasına adım adım ilerleyen bir gerilimin içinde bulur kendini. Sandra Brown'ın akıcı kalemiyle süslediği soluk soluğa bir macera ve gerilim romanı "Soğuk Öpücük".
